yaşayan ölülerdir yüreği aşk tutmayanlar. aşka yelken açtığı her seferinden ağları boş döner, yanlış aşkın kurbanları. tıpkı hayata dair ilk adımlarındaki sakarlıklarına annesi tarafından en ağır cezayı almış olan bir çocuk ürkekliğinde yürürler hayatın içine. çünkü ruh öldürücüsü en savunmasız anında sırtına sokmuştur küflü hançeri. o yara iyileşse de hançerin küfü kanını bozmuştur, aşka inancını öldürmüştür. ama tüm ölümcül yara alan kurbanlar gibi o da kurtulacağını düşlemektedir. çıkarların boyverdiği şu dünyada aşk yok sevdalar yalan şimdi. ölümcül yaralar kapanıp, kurbanlar kurtulursa aşk yeniden eski sevdalara dönüşebilir mi?
çıkarların hüküm sürdüğü devirlerde aşkın cellatları diğer kadınların koynunda şimdi.
tek seferde gelmezdi ölüm, gelmedi de. yavaş yavaş vurdular katiller darbelerini. ve bırakıp arkada gittiler bir şey olmamış gibi. yaşayan bir ölü olmak için çok erkendi oysaki, hayat güzelken hem de. bu nedenle katillerini kendi öldürmeli insan. onlardan gelen her darbeyi bir tecrübe olarak saklamalı kalbinde. unutmak en büyük hata belki de unutmamalı, buna göre yaşamalı.