bugün

“Keşke bir tanrıya inansaydım, insan bazen affedilmek istiyor.”
Bir zamanlar bu sözlüğün en en en çömeziyken yaşı benden daha küçük kullanıcılar görüyor bu gözler. içim acımadı değil, ben bile yaşlandım be.
ver bana moderatörlüğü, bak hepsini nasıl sallandırıyorum...
dışardan bana bakıp imrenen insanlara acıyorum. her hayalimin eninde sonunda para yüzünden yok olması da canımı acıtıyor. sürekli çalışıp didinmekten de yoruldum. bu aralar istemsiz akan gözyaşlarım da sinirimi bozmaya başladı. sanırım benim uzunca bir süre dinlenip, kafamı toplamaya ihtiyacım var.
o eli bi indir.
Bazen sadece allakome larone makarina koğl tu papal le soy makarina allakome larone makarina eeeeeey makarina.
Kayboldum.
Yaşlandıkça duygusal bir top oldum resmen. Eski vurdum duymaz hallerimi çok özledim. Üniversite okurken aklım bir karış havada gidiyordum okuduğum şehre. Şimdi aileden, sevdiklerimden ayrılmak baya sarsıyor beni.
solidworks'e sardım bu aralar.
içtim. çok içtim. hem de tek başıma. hiç yapmazdım böyle..
bilemiyorum.
sonra geldim burda salak salak takılıyorum.
değişik..
o değil de bi kaç haftadır şapşal bi sokak kedisiyle arkadaşlık ediyorum.
siyah. simsiyah bi şey. çirkin bi şey.. görseniz korkar kaçarsınız. ya da uğursuz lan bu 3 adım geri gideyim dersiniz. o derece.. öyle bi şey.. beni görünce gerçekten mutlu olduğuna inandığım. koşarak bana gelip, sırnaşmaya başlıyor. elimi yalıyor, gözlerimin içine bakıyor.. naber kanki der gibi.. bazen tırnaklıyor ipne..
taa sokak başında beni görüp o köpekleri siklemeden gelmesi yok mu beni acayip mutlu ediyor. iş çıkışımı bekliyor sanki. her zaman aynı saatte, aynı yerde..
seviyorum seni lan kara muradım, kara lahanam..
Editus: fotosunu merak edenler olmuş.

görsel
10 gün oldu. Hatta 11. Çok fazla.
içedönük sezgi müthiş bir şey. kırk satırlık şeyi tek cümlede anlatabiliyorsun.
Geçen gün dayıların, yengelerin de bulunduğu büyük bir aile meclisinde yeni toplum yapısı, yeni gençlik ve bu gençliğin değerleri hakkında yapılan muhabbet içerisinde annem " Oğullarım istediği her şeyi yapabilir Yeter ki mutlu olsunlar." Dedi. Gözlerim güldü bir anda!

Meymenetsiz, suratsız ve çirkef olan yengem "ne yani! gay olsalar kabul mü edeceksin? Dedikten sonra bir sezsizlik ki alanda kutup rüzgarları dolanmış gibi bir soğukluk meydana geldi.

Aile üyelerimin yanında bu kadar heyecanlandığımı hiç hatırlamıyorum. Düşünce mantığım <hayat benim hayatım> Tarzında olsa da o maneviyat eksikliğini hissetmek zorunda değilim gibi düşündüm. "Kimse benim Yatak odama karışamazdı." ama bir yerde bunun kabul görüyor olması beni heyecanlandıran asıl noktaydı.

Ve annemin ağzından dökülen O cümleler sonunda kahroldum. Yeniden karanlık bir odaya hapsedilmişim gibi hissettiğim için gözlerimi kaçırdım ve bir daha o anı dahi düşünmek istemedim.

"Ne olursa olsun; oğlum, benim oğlum. Nasıl reddebilirim ki? Ama çok üzülürüm. istemem böyle bir şeyi!" Ve sonra gözümün içine bakmasıyla acının tasvirini bir defa daha yaptım. <incinmek kalbe lav akması gibi bir şey> O lav kuruyana dek nefes de alamıyor insan!

Kadınları sevemediğim için özür dilerim. Kalbimdeki tek kadın sen olduğun için üzgünüm!
feci halde uykusuz kaldığım bir gecenin sonunda huzurluyum.

Huzurun mutluluktan çok daha değerli bir his olduğunun tekrar farkına vardım.
Müdürümün çayına tükürdüm, pişman değilim yine olsa yine yaparım.
Yüz tane maskenin arkasından gözlerini tanırım.
Yeryüzündeki bütün elleri bir masanın üstüne koysalar ellerini de bulurum. Eşsiz detaylar unutulmaz.
Eğer tek bir atışın olsaydı ya da tek bir fırsatın, istediğin her şeyi bir anda kapabilmek için... Onu yakalar mıydın yoksa kayıp gitmesine izin mi verirdin?

Yakalamak isterdim ama izin vermediler, bu gölde mutluluk tutamazsın dediler ve o kadar zaman sabırla bekleyip sonunda yakaladığım mutluluğu, elimin içinden alıp geri yerine attılar. sadece bakmakla yetindim, dibe doğru hızla gidip gözden kaybolurken.
Içimde çok karanlık bir adam uyuyor... an gelip ışıkların tamamen sönmesinden korkuyorum.
kbb doktoruna gidenler bilir, güzel geniş bir koltuğa oturtup, ince çubuk kamera ile kulak içi, burun içi ve boğaz her yere bakar. koltuğun karşısındaki tv de sizde tüm ayrıntıları görürsünüz.

işte o koltuk bana çok seksi geliyor, etek giymiş bir kadının bacak arasına o kamera ile bakmak çok tahrik edici...
güzel bir fantezi , acaba kiralayan doktor var mıdır ?
Dün gece harika bir kadınla Porsche Cayennede, bu gece döşü kıllı iki adamla 94 model şahinle yolculuk yapıyorum. Bazı zamanlarda Hayatı ciddi anlamda uçlarda yaşıyorum.
Ailemi banka olarak görmek canımı sıkıyor. Her anlamda yani, hem ekonomik özgürlüğüm olmadığı için bağlı olmak eziklik yaşatıyor, hem de onları uzun zamandır bundan ibaret görmem kötü bir şey sanırım. Para inanılmaz bir güç formu, aşığım şu güç sahibi olmaya. Her formuna, her cinsine. Bu kadar açgözlülük hem kötü hem iyi sanırım.
Böyle bazen hiç bir baltaya sap olamayacakmışım gibi geliyor ve de hep yalnızlığımda boğulacakmış gibi. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Depresyona giriyorum herhalde.
iş yerinde canım isterse çalışıyorum.
Sinirli, ters adamdır gibi söylemler artık hoşuma gitmemeye başlıyor.
Sosyal hayatta gerek akraba gerekse arkadaş çevremde bu şekilde anılmak bana kendimi ruh hastasıymışım gibi hissettiriyor ve bundan nefret ediyorum.
Öyle sık dua eden bir tip değilim ama bu aralar sürekli "sen aklımı almadan canımı al yarabbim" derken buluyorum kendimi.
Kafamın içi hayvanat bahçesi gibi.
Herşey var.
kendimi arıyorken, olmaktan korktuğum yerdeyim.