bugün

buraya yeni üye oldum insanlar bir insanı linç etmeye yemin etmiş gibi sanki. herşeye tırnaklarını çıkarıyorlar yok yazısı kötü yok escort.
Galiba bugün biraz daha iyi hissediyorum kendimi, belki bu geçici bilmiyorum ya da böyle devam ederse sağlam çıkarım diye düşünüyorum. Bakalım ilerleyen günler bunu gösterecek…
radyo tv sinema öğrencilerine ve medya sektöründe çalışmayan herkese set işinin aslında hiç eğlenceli olmadığını ve aksine çok zor çok stresli olduğunu anlatmaktan imanım gevredi.
ama yine de ısrarla anlatıyorum çünkü acayip eğleniyoruz, çok para kazanıyoruz, her şey çok kolay sanıyorlar.
insanı en çok ailesi üzer mi? Yaşaması acı olduğu kadar tuhafta. Hiçbir zaman o bağı kuramadık. Birbirimize bir duygu besledik ama bu ne sevgi kadar kuvvetli ne de öfke kadar büyüktü. Hani sizi dışarıdan bir insan üzer de ailenize sığınırsınız ya ben o durumlarda hep yalnız başıma ağladım. Sanki ölene kadar birbirimize tahammül etmek zorundaymışız gibi hissediyoruz. Bunu herkes biliyor ama kimse dile getirmiyor.
Herkes bizim gayrimenkulleri konuşuyor, ama hepsinin toplam kira geliri, herhangi bir marketin güvenlik görevlisi maaşı kadar etmiyor. Ben fakirliğe razı oldum. Başka da bir şey ıstemem.
Evlilik hayalleri kurduğum, gelecek düşündüğüm insan, benim memleketime yerleştiği için babası inat edip sevdiğimi göndermiyor, beni nasıl çiğner kızım diyor, halbuki biz kimseyi çiğnemedik, her şey usulüne uygun olsun yanıma gelsin 5 6 ay sonra burda tanıştık deyip evlenmeyi düşünüyorduk, her şey sevdiğim kızın babasına benden bahsetmesiyle boka sardı, babasıyla telefonda konuştum bu iş burada biter sende önüne bak dedi bana, zoruma gitti tabi, sevdiğim de babasından korktuğu için onun ağzından konuştu istemiyorum dedi, bir daha yıkıldım..

Atandığı halde babası göndermeyecek onu, tercihleri dahi ben ona bırakmıştım, o yanıma gelmek istedi bende destek oldum hepsi bu, el ele verip yuvamızı kuracaktık, çok kötüyüm çok.. 2 ay bekleme süresi verdim kendime, bu süre içinde sevdiğim kız bana ulaşıp gel beni iste, ya da gel kaçır derse kabulüm artık, yok aramazsa zaten her şey bitti demektir.. ne yapayım ben dostlar..
Az önce tanımadığım bir insanın serzenişi beynimi aydınlattı. Şimşekler çaktıra çaktıra beynimi aydınlattı. Galiba çok aptalca davranmışım. Ama vazgeçecek miyim? Hayır tabi ki. Zaten bana da bu yakışır.
Bazen buranın insanlara öğretebileceklerinin haddi hesabı olmadığını düşünüyorum.
Nasılım, kararsızım sanırım.
Çok sevdim, çok direndim, çok mücadele ettim. Ama olmadı. Bitti. Şimdi başka bir adamda arıyorum ellerini.
şimdi fark ettim de
yaptığım seçimlerin yanlış olduğunu düşündüm, düşünürdüm.
fakat bir şey dikkatimi çekti
hep 2 şık arasında kalmışım da 2 şık da yanlış cevapmış.
şuan diyorum mesela acaba böyle yapsaydım nolurdu diye. Sanırım yine yanlış bir seçim olacaktı ve ben sürekli kötünün iyisi olan yanlış şeyi seçtim.
Her halükarda yanlış olacaktı yani. Elimden gelenin en iyisini yaptığımı söylememem ama, elimdeki kartlar da bunlardı.
kendimi ifade etme konusunda sorunlar yaşıyorum bazen. ifade ettiğim şeylerle düşündüklerimin hiç alakası olmayabiliyor. söylemek istediğimle, anlaşılan çok farklı oluyor.
Sevmediklerim yakamdan dusmez, sevdigim yuzume bakmaz.
ara sıra nickaltıma gidip yeni entry girilmiş mi diye bakıp mutsuz oluyorum.
Hayatımda şimdiye kadar hiç tesadüfe yer vermedim, ne yaptıysam bilinçli yaptım doğrularımı da yanlış olarak görünenleri de
Kimseyi bilerek kırmadım üzmedim, kısa vadede kızanda oldu küsende gidende ama ilerleyen zamanlarda herşeyin farkına vardılar, iş işten geçtikten sonra tabii
Hiçbir işimi yarım bırakmadım bugüne kadar, ya harikulade bi sonucu oldu ya kendi emeğimi hiçe sayıp yakıp yıkıp kül ettim
31 yaşındayım Kimseyle bi çıkar iliskisi kurmadım kimseden bi beklenti içine girmedim çünkü kimseye ihtiyacım yok, buralara kadar tırnaklarımla kazıya kazıya geldim bundan sonra da kimseye minnet etmeye niyetim yok
Yavaştan toparlanma sürecine girmeye çabalayacağım.

Bir insan ne kadar hata yapabilir, nasıl dibe vurabilir, ne kadar kaybedebilir dersleri verdim adeta.
Üniversitede ders kıvamına geldi.

Artık kendimi çoğu şeyden geri çekme zamanı geldi.
Aklımı, fikrimi temizleme vakti geldi.

Her çöküşün ardında güzel bir yükseliş var.
Bundan 5 sene önce olduğu gibi.
New York California’dan 3 saat ileride ancak bu California’yı yavaş yapmaz.

Kimi 22 yaşında mezun olur ama sağlam bir iş bulmak için 5 sene bekler.

Kimi 25 yaşında ceo olup 50 yaşında ölürken kimi 50 yaşında ceo olur 90’ı görür.

Kimi evlenirken kimi bekar kalır.Obama 55 yaşında emekli oldu trump 70 yaşında görevine başladı.

Bu dünyadaki herkes “kendi zamanına” göre yaşar.Etraftaki bazı insanlar senden bir adım ileride gözükebilir, bazıları ise senin yerinde gözükebilir.Ancak herkes kendi yarışında, kendi zamanında.Onlara kıskançlık da besleme taklit de etme. Onlar kendi zamanında sen kendi zamanında yaşayacaksın. Hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir. Yani sakin ol.Geç kalmadın.Erken de değil.Tam zamanında yaşıyorsun.

Bazen düşünüp durduğumuz zamanlar için biçilmiş kaftandır bu alıntı
Türk kahvesi içtikten sonra o telveyi dişlerime sürüp ev halkina gostermek en buyuk hobim *
Dışarıdan ne kadar güçlü dursamda en ufak bir sözde aglayabilme özelligimden nefret ediyorum. Beni çok yoruyor bu durum. Güçsüz sanılmak istemiyorum. Olaylara verdiğim tepkiler de değişiyor bu yüzden.
kır cenazesi istiyorum....
Alışkanlıklarımdan vazgeçmek istiyorum: ama konfor alanımı terkedemiyorum. Bok gibi bir ikilem.
Yazdığı kitaplarla büyüdüğümüz bir hocamız asistanı olmamı uygun gördü. Hiç şüphesiz ki büyük onur. Hiç öyle ağırdan falan satmadım. “Sizinle çalışmayı her zaman isterim zaten” dedim. Gideyim kitaplarını da imzalatayım bari. Ne zamandır duruyor şurada. Eved.
uyuyamiyorum, bunun tek sebebi benim.
ilk ciddi ilişkimdi. yazlıktayız o zamanlar. o ailesiyle altınoluk’ta, ben ailemle ayvalık’ta. öğle saatleri. gittim bunu aldım evlerinden, getirdim bizimkilerin yanına, yemek yiyeceğiz. ama kalabalığız. halamlar, hala kızı ve eşi, hala oğlu, amca, yenge falan. neyse sülalemle tanıştırdım, yemek, muhabbet derken akşam oldu. geri evine bıraktım. tekrar ayvalık’a dönüyorum.

saat 9 civarı. Arabada sigara içmiyoruz diye çektim kenara, denizle yol dipdibe zaten. indim bir sigara yaktım. hassss. yıllar önce sadece yazlıkta görüştüğüm alamancı çocukluk aşkımı yürürken gördüm. asiye ( gerçek adı değil bu ) dedim. Kafasını çevirdi. yanına gittim hemen. o da beni tanıdı. 1 saat kadar muhabbet ettik. 11 yıldır hiç gelmemişler yazlığa. Bir sigorta şirketinde çalışıyormuş düsseldorf’ta. en son gördüğümde 15 li yaşlardaydık ve artık ikimiz de 25 i geçmiştik. sadece biraz daha konuşabilmek için evine doğru yayan yürümeye karar verdik. ne olduğunu anlayamadan koluma girdi. ama o da ne. karşıdan hala kızı ve müstakbel eşi geliyor. hala kızı öyle bir bakıyor ki utanmasa gelip tokatlayacak beni, enişte de öyle bir sırıtıyor ki. birbirimizi tanımıyormuş gibi geçtik gittik.
Tam evlerinin önüne geldik. Üstümü değiştireyim, istersen çıkalım bir şeyler içeriz dedi. olur dedim. Türkçesi de böyle kırık kırık. Giyindi geldi bu, tekrar deniz kıyısından arabaya doğru yürüdük. Bende şort tişört, kız full makyaj kıyafet. arabayı hemen bizim evin yanına çekip içeri girdim, ben de bir şeyler giydim çıktım. Önce oturduk birer tost ayran yaptık bir cafede. Saat 23:30 civarı discoya girdik. Hatun clubber olmuş. Zaten küpelerinden anlamıştım kulak kepçesi full küpe. Biraz alkol ( ne birazı yarınlar yokmuş gibi içtik ), ordan kumsal, şezlong üstü derken olanlar oldu. 3 gün takıldık bu şekilde. Sonra döndüler almanya’ya. Zaten geleli 1 hafta olmuş.

Bizim hatun altınoluk’ta neden gelmiyorsun buraya diye delirdi ama olsundu. Ailen bir şey mi dedi benim hakkımda dedi dedi durdu *
3 sene çalıştığım iş yerinden salgın başlangıcında ayrıldım. şirketin salgını ciddiye almaması ve benim son derece düşük maaşım etkili oldu. 1.5 ay sonra bugün bir iş görüşmesine gittim. eski şirketimi andıran koşulları nispeten iyi bir firmaydı. ama nedense beni inanılmaz gerdi ve mutsuz etti, sanırım beni çağırmalarından korkuyorum. beni kararsız bırakmalarından bir tercih yapmaya zorlamalarından korkuyorum. işsizlik ve iş bulamama korkularım ile aynı stresi tekrar yaşayacağım bir başka firmada çalışmak arasında gidip gelmekten korkuyorum. keşke herkes sevdiği işi yapabilse sevgili sözlük.
Karantina basladigindan beri sadece iki kere cizim yaptim ve bu beni cok tuhaf yapiyor. Bir türlü elim varmiyor kalem tutmaya. icimde sıfır istek. Diyorum tamam şu an yapabilirim hep bir şey engel oluyor. Umarim en kisa zamanda yine eski ben olurum.