bugün

entry mi sildim. mutlu etmek için ve mutlu olmak için.

unutmayın insan vazgeçtikleriyle insandır.
unutuldum.
unutuldum kurutulmuş güller gibi.
Geceler en azından mavi olsaydı diyorum bazen. Böyle masmavi bir gece... içi açılır insanın. Kendim için değil severim ben siyahı. Gece kendi rengini seçebilse yine siyah mı olurdu? Gecenin saklayacak neyi var ki siyah olsun?
sonra diyorum ki elimdeki pembe simli tozlari balkondan asagiya serpiyim gun batiminda. Havada ucussunlar tane tane hayallerim. Onlar ucup giderken izleyeyim arkalarindan. Herbirinde apayri kalp kirikliklari, soylenmemis sozler, aglayan bi cift goz; gozden akan her yas...
Çok güzel gülüyor be sözlük. Hani bir insana gülümsemek bu kadar yakışır deseler inanmazdım . Gözlerinin mavisinde güneş saçıyor sanki ve gözlerime dediğinde yakan bu güneş hiç batmasın be sözlük...
Hayatta inanmam yanılgısına hoşgeldiniz güvendiğiniz kişinin bencillik numarasını biliyorsanız tuşlayınız. Yapmaz o gibi bir yalana inandıysanız lütfen bekleyiniz. Operatörümüz sizi daimi umut kırıklıkları bölümüne alacaktır.

Ve biliyoruz ki hiç bi zaman affetmeyiz sadece ağzına sıçabilmek için doğru zamanı kullanırız.

Umarım o doğru zaman bize yarından da yakındır.
an itibari ile seri artı oy veren melekle karşı karşıyayım tüm entrylerimi beğeniyor kimsen çık lan ortaya.
Ben şımarık diilim. Hayat acımasız.
ipten kazıktan kurtulma adamlarla aynı yerde yazıyoruz
allah sonumuzu hayreylesin.
Çoğu yazarın acıtasyon, veyahut psikolojik yardım başlığı sandığı başlık.
10 ay önce rahmetli olan annemi bu zamana kadar rüyamda görmemiştim. Hayır yani babam defalarca gördü, ablam kaç kere gördü, 10 bin nüfuslu akrabam var, her gün biri görüp telefonla anlattı bana annemi gördüğünü. Bi ben...

Kaç gece uyumadan önce dua ettiğimi bilirim onu rüyamda göreyim diye ve kaç sabah göremediğime yanarak uyandım.

ilk defa gördüm rüyamda. ilk defa..

Koltukta oturuyordu ve koştum sarıldım sıkı sıkı. Sanki aylardır bir yere gitmiş de yoldan gelmiş gibi hissediyordum rüyamda. ''Anneemmmm'' diyerek nasıl sarıldım sımsıkı, o tombiş yanaklarından nasıl da öptüm. Sarıldıkça daha sıkı sarıldım, kadıncağızın kan dolaşımı duracaktı neredeyse. Sürekli olarak ''annemmm çok özledim seni'' dedim durdum, sarıldıkça sarıldım öptüm. Hiç cevap vermedi, hiç konuşmadı.

Ve sonra uyandım. Karanlıkta rüya olduğunu anladığım an gözlerimden yaşlar döküldü. Tekrar uyumaya çalıştım hemen, belki yakalarım diye, belki rüya devam eder diye.

Olmadı, kahretsin ki uyumayı beceremedim. Kalktım oturdum karanlıkta. ''Ne kadar gerçekçiydi öyle'' diye düşündüm ve onu görmenin bana aslında ne kadar iyi geldiğini.

Kaç yaşına gelmiş adamım, ben bile bu kadar etkileniyorsam annesini kaybeden çocuklar ve gençler kim bilir neler hissediyor, boyunları nasıl bükük kalıyor.
ne zaman olduğunu tam olarak kestiremediğim bir gün sevgilisi olan bir kadını kaçıracağım. kendisini kaçıran erkeklerden hoşlanan bir kadın isen sıkıntı çıkmayacağını düşünüyorum.

zaman tükeniyor kadın, üzgünüm.
CANIM SIKILDI ULAN. iŞE GiTMEK BiLE EVDE BOŞ OTURMAKTAN iYi CiDDEN.
bazen odada yalnızken odadaki eşyalara hikayeler anlatıyorum. sonra beraber hangırdayarak gülüyoruz.
dolar değil 4, 14 lira bile olsa akp ye oy vereceğim. istikrar sürmeli bence, ben mesela şehirlerarası kaymak gibi yollarda gidiyorum, önceden gidiş gelişti hep. bir de bindiğimiz otobüsler hep lüx, hepimiz i phone kullanıyoruz son model ekonomi çok iyi bence siz ekonomist geçinenlere itibar etmeyin, onlar dolar lobisinin adamları çünkü..
Lisedeydim o dönemler, sevdiğim çocuk ile gizli gizli buluşurduk.
Oturduğumuz yer küçük bir yerdi, şurda bakışsan az ötede öpüşüyorlardi diye adını duyacak cinsten.

O kadar gizli buluşurDuk ki bir gün ayrı ayrı yürüyerek mezarlığa gitmeye karar verdik.

Şevket amca yatiyordu birinde, kasabaya pazar kurulmadığı günler dışında her öğle yemeğini orada geçirmeye başladık.

Bazen çiçek getiriyor, bazen dualar ediyor, bazen hayatın anlamsizligi üzerine çok biliyormuş gibi felsefe yapıyorduk.

Artık kış gelene kadar orada bulusacagimizi biliyorduk. Bekçi çıktı geldi bir gün yanımıza " çocuklar her gün burada n'yapıyorsunuz" diye. Ne yapabilirdik ki mezarlıkta? "Dedemizi ziyarete geliyoruz" demekten Başka. Öyle demeliydik, uzun soluklu görüşeceğimiz en güvenli yerdi.

Sonra Çiçek ekmeyi öğrendik, bi de çam ağacı derken büyüdüğünde çocuklarımıza gosteririz büyüsü ile pembe panjurlari indiriyorduk.

Yıllar geçti aradan, şimdi oraya gömmüşler eski sevdigimi, haberi tez geldi.
Genç karısını ve muhteşem ailesini öylece bırakmış. Gitmiş.

Şimdi bunca kilometre öteden kalkıp o çam ağacı nasıl anlatılırki.
ayakkabımı çalan orospu evladı, umarım sakat kalırsın.
"Kayıp bir bavul gibiyim hava alanında ya da boş bir yüzme havuzu sonbaharda." Teoman ne güzel söylemiş, böyle sözler çok etkiliyor beni.
Geri plana itilmişlik, tercih edilmemişlik, umursanmaya muhtaç kalınmışlık falan.
Evde yalnızım, pencere kenarında sigara içiyordum biraz önce. Perdeleri de kenara çektim sigara kokusu sinmesin diye. Malum annem bilmiyor, öğrenmesin üzülür. Neyse çok sigara içtiğim de yok zaten, belki haftada bir paket. O sebeple başımı döndürüyor şu meret, kafamda milyonlarca düşünce parlıyor. intihar mı etsem diyorum, yoksa kafamı buzluğa mı soksam. Saçma sapan şeyler işte, bu yüzden de her nefeste biraz nefret de ediyorum kendimden..
bugün benim doğum günüm. sağ olsunlar, beni çok seven arkadaşlarım whatsapp ve facebook üzerinden kutladılar. eskiden kutlamıyorlardı ve çok üzülüyordum. böyle olunca havalara uçtum tabii.
Tüm gün yataktan çıkmadım. Dışarı çıktığım an bacaklarımda ağrı hissetmeye başladım. Sanki deli gibi yürümüşüm de öyle ağrımış gibi. Belki de derdim ağır geliyor, bu kadar yorgun hissettiğime göre taşıdığım yük çok ağır.
Hayatta en cok korktuğum sey kaybetmek.
Bir eşyamı,bir iddiayı,kendimi,en çokta sevdiğim birini.
moralim bozuk, 3 yaşında ki yeğenim bir şişe ilaç içmiş, şimdi yoğun bakımda.
hayati tehlikesi yokmuş ama ablam perişan.
Minibüste 50-55 yaşlarında incecik bir adam vardı. Elinde gazetesi.. okuyacak bir şey buldum diye sevinip yanına oturdum hemen. Meğer at yarışı mıdır nedir, onun gazetesiymiş. Yine de izledim adamı.

Hesap yapar gibi kendi kendine kısık şekilde konuşması, cebinde ki dünya tatlısı kalemi çıkarması ve açması, sonra hesapladığı rakamı yazması (5 ve 3, ardından birden sekize kadar bir sıralama) öyle sakin ve özenliydi ki... mayıştırdı beni.

Arada sakal ve bıyıklarını kaşıması, hala onu izliyor muyum diye sözde kaçamak bana bakması ve istemsiz tebessüm etmesi fazla içtendi.

Bir ara saatine baktı, bana sorar gibi söylendi "Neden ilerlemiyor trafik"

Sonra cebinden kağıt çıkardı. Yazdığı rakamlara bakıp hızlıca birtakım yerleri işaretledi. Cebine geri koydu. Son kez bana baktı, tebessüm etti. işine geri döndü.

Ve ben mayıştım, az kalsın uyuyordum. Adamın hareketleri uykumu getirdi. Arkada da bebek oyuncaklarında ki şu sakinleştirici melodi.. O ne ayaktı bilmiyorum ama minibüste çalıyordu işte. Çok tatlı bir histi sözlük. Sonsuza kadar orada o histe kalmak istedim. O adam hep bunu yapsın, ben onu hep izleyeyim istedim.

Sonuç yok. itirafta değil bu ama en uygun başlık gibi geldi. Oluyor arada böyle. Bir şey yokmuş gibi devam edin sevgili yazarlar..
Bazen hayallere öyle dalıyorum ki dış dünyadan soyutlanıyorum, ya gülüyorum ya sinirleniyorum özellikle ortamdan sıkıldığım zamanda bu oluyor. Bu anlık gelen gülmeler beni bazen zor durumlara düşürüyor ne yapacam bilmiyorum. Bu hayal gücünün etkisinden kurtulmam lazım.
Öncelikle bu bir itiraf değil. Buradan konuşursam daha büyük bir okuyucu kitlesine ulaşabileceğimi düşünüyorum. Zırvalamak için gelmedim.

Birini hiç tanımadığı halde derdini dinlemeye talip olan, akılcı yorumlarda bulunan yazarların olduğu bir platform burası. Bugün bir çok yazar arkadaşla konuşma imkanım oldu, beni dinlediler sağolsunlar, hepsinden Allah razı olsun. Ne oldu diye sorup dinlemeye talip olmaları kıymetli bir şey, önemsenmeyecek bir şey değil esasen. Çoğu zaman Kimse kimsenin derdini dinlemiyor artık. tanıdığın arkadaşın bile gün geliyor hiç bir sebep yokken seninle muhabbetini kesebiliyor. O arkadaşlarınız sizin derdinizi sormazken burada bir çok insan size ne oldu, ne sıkıntın var diyip duyarlılık gösteriyor. Tekrar teşekkür ediyorum buradan kendilerine. Bazen tanıdığın el, el ise tanıdık oluyormuş. Onu gösterdi bir nevi.
güncel Önemli Başlıklar