bugün

Neden bugün whatsapptan aradın beni? Sonra yanlışlıkla oldu bir daha olmaz diyorsun. Canım yanıyor. hiç mi vicdan yok sende düşünmüyor değilim.
hayat bir gün bittiğinde geriye hiç bitmeyenler kalacak. vicdan azapları ve gönül hoşlukları gibi. öyleyse tükenmeye mahkum olan maddenin peşinden bu kadar koşmak niye?
Tanısı konulamayan bir hastalığım var. Tansiyon gibi hissettim holter normal çıktı. Kafamda basınç hissettim lomber ponksiyonda basınç normal çıktı :160. Mikrobik mi dediler elli çeşit Biyokimya testi yaptılar , onlarda da bir şey çıkmadım. Şöyle ki veremden tutun da kedi tırmığı , Lyme' a kadar. Gözlerimde kanamalar vardı. Çift taraflı papil ödem. Aylarca kollarım uyuşuk kaldı ve saçlarımı dahi tarayamadım. Altı ay bulanık gördüm.

Hala merak ediyorum. Ne oldu bana ? Hastalığım ne ? Ölecek miyim ? Karambole yaşıyorum.
Mutlu olmanı istiyorum ama onunla değil. Benimle de değil ama...
itiraf ediyorum; sekiz yaşındaki Fetullah kadar olamadım.

Kardeşimin ilkokul sınıfında Fetullah diye bir çocuk vardı. Sınıf panosuna herkesin mesaj bıraktığı bir gün, Fethullah'ın astığı mesajda; 'bütün kızlardan nefret ediyorum' yazıyordu.

ilk gördüğümde çok gülmüştüm. Şimdi fark ediyorum; bacak kadar çocuk hayatı benden önce çözmüş. Neredeyse otuz oldum ama hala şu çocuk kadar olamadım..
heralde bipolarim. su an mutluyum, dun gece yatmadan once gebermek istiyordum. bi saat sonra nolur kismet. ruhum paramparca olmus gibi hissediyorum. bi de korkuyorum nerdeyse acaba ne zaman uzulme evresine gecis yapicam diye.
ne istediğimi, ne yaptığımı bende bilmiyorum.
sigarayı bırakmam lazım. hemde acilen.
imkansız bir aşkın pençesindeyim ne yana baksam yanlış, ne yapsam zor. korkarım acılar içinde öleceğim.
ulan zaten mutsuzum zaten canım yanıyor belki mutlu olurum diye sabah telefona bakıyorum ruhsuz yine terslemiş yine cins bir şey yazmış. lan arkadaş öldüm öldüm vurma artık. birde çay içmek benim neyimeyse amına koduğumun çaydanlığı elimi yaktı geberiyorum lan. sanki 50 bardak içecem koca çaydanlıkla çay demliyorum. kafama sıçayım.
ulan iş günü sabah gözümü açamıyorum bıraksalar öğlene kadar uyuyacağım, tatil günü 8 de gözler fal taşı gibi uyuyamıyorum.
az önce mail ile göz ameliyatımı yapan doktoruna fena halde atar yaptım.
üzüntüden geberiyorum, nereye el atsam kuruyor. koca koca adamlar korkuyor, yalan soyluyorlar. en iyisi kafayi cekip bi guzel sarhos olmak. ben de icmeye basladim.
çalışmam lazım enerjim yok sadece yerimde sayıyorum .
bugün epey mobilya nakliyem var .fabrikadan bu saat itibarıyla gelmediler .kendileri bilir .onlar taşıyıp kuracak .
Mide ve kalp hastaligimdan oturu olmek uzereyim. Midem 80 yasindaki bir insanin midesinden daha kotu, delinmesine birkac ay kaldi zaten. Kalpte kapakcik acik..benim sonum genc yasta ölmek olacak. Okulumu bitirdigimi goremeyecek kimse ki bende asla mezuniyet ne bilemeyecegim. Hani issiz kalsam keske ama o gunleri gorebilseydim. Evlendigimi goremeyecek annem. Asla torunu olmayacak. Babamin belki 1 sene sonra haberi olur annem var diye yine gelmez cenazeme. Velhasil kelam, benim sonum ölmek. Ruhen ölünce bedenide curuyor insanin.
sevgili sözlük,

hiç sende buharlaşma isteği oldu mu? ben de günde on doz oluyor.

bizim bir kız arkadaşımız var herkese sevgili bulmaya çalışıyor, ben hariç. ben hiç bir zaman o planların içinde yokum. dışlanan eleman.
sana yook denilen kişi. ya manyak mısın onun bulacağı sümüklü elemandan ne olacak diyorsunuz haklısınız. bencede.
ama noluyoruz ya? kıl oldum şimdi.

diğer sevgiliye laik görünen kız ardaşlar 3 kişiyi aynı anda idare edebilen kızlar. kapasite var hatunlarda. kız akşam gelmiş bir tanesine iş yerinden bir eleman yapmaya çalışıyor.
bizim kızda sen burda otur ben bir tanesiyle konuşup gelicem diyor. konuşup geliyor. muhabbet aynı kız onu sana yapalım bak öyle çocuk böyle çocuk.
görüşelim diyor öbürüde ne kadar maaş alıyor?bak bu 5 alıyor. ne diyorsun kızım bu 6 alıyor range roverı var. aaa olur olur hafta sonu görüşelim.

o anda bende bir mide bulantısı. bir baş ağrısı. allahım sen kurtar beni buradan diye yalvarışlar içimden.

ama otur konuş onlar en namuslu en naif en duygusal en en en. sen allah belamı versin ben iğrenç insanım dersin.
namuslular hanım kızlarımız bende cazgır. zaten her boku yapıyorsunuz yasal seks yapmak için evlenmeyin demem kabahat. bak bak.

bana koyan benim gerçek karakterimi kimliğimi duruşumu görmemeleri. değer verildiğini hissedersin ya o yok işte.
bende bütün akşam sustum. arada bir durttüler kıız konuşsana ne susuyorsun diye. yorgunum uykum var dedim.

şimdi bu kızlar aptal değil, hepsinin işi gücü var mühendis, ihracat bilmem nesi vs vs dışardan baktığında vay be dersin.
ama içleri bu kadar boş nasıl olabiliyor? maaş 6 abi çıkalım. bu ne? evi arabası var ooo tamam. mantık bu kadar ön planda.
adamı görmedin ki daha. ağzı koyuyor nereden biliyorsun. despot belki seni eve kapatacak belki. bunlardan korkulur gece seni evde bırakır üst komşuya çıkar.
korktum ben ya.

işin ilginç yanı bunlar boş kalmıyor. patır patırda evleniyorlar. biri evleniyor nisanda. neden biliyor musunuz? çocuk mühendis ve 5 bin maaş alıyor diyor.
geleceği varmış. bok gibi sıkıcı bir ilişkileri var. kız deli dolu eğlensin çıldırsın çocuk sakin maço. adamın yanında süt dökmüş kedi gibi.
kafaladım evleniyoruz diyor. amacına ulaşmış. doğuracağın o çocuklara da saygın o zaman.

asıl aptal olan benim. yalnızım. oyun moyun yok neyse oyum dan dan.
hala temiz ve saf sevgiye inanıyorum. polyana işte. aval aval dururum böyle.

bu kadar konuşmadan sonrada ben anormal miyim diyorsun??? aficim malsın mal.

bunları bir kız olarak kendi hemcinslerinden iğrenmiş biri olarak yazıyorum.
gizli bunu aldım, gizli sigara içtim, gizli haydaa. boynuzlu melek bunlar.

erkeklerin başını nasıl döndürüyorlar. ben lak lak konuşuyorum bir de bunlar öyle değil adamın önünde 360 derece farklı bir gülmeler, alttan almalar,
yemek yapmalar, çay tazelemeler. manyak mısın sen masanı toplamazdın. ne ara emine beder gibi yemek yapmaya başladın.

başım ağrıyor bak başım.

rakipler belden aşağı oynuyor biz evde kaldık. oh oh yandan.

içimdeki beni görecek o adam seni bekliyorum. belki dünyanın en güzel kızı değilim, emine beder hiç değilim ama seni aç bırakmam. sana yalan söylemem.
ben sadece seni severim..
2 sene önce yaz gelirken 450 tl ye bisiklet aldım kilo vereyim diye. harbiden de 97 kilodan 89 lara düştüm. daha sonra bisikletim çalındı ve tekrar kilo almaya başladım. bu sefer bisiklet almayayım çalınacak paramı çöpe atmış olacağım diye bir yıllığına spora yazıldım 1300 tl ye. her gün giderim hayali kuruyordum haftada 2 defa gitsem seviniyorum. kilo desen aldı başını gitti.
hiç çalışmak istemiyorum. bütün gün evde yatmak istiyorum.
hiç düşünmedim.
çok soğukkanlıydım.
son kez aldığını hissederek aldığın kokuydu ağzının ve burnun üzerine yavaşça dayadığım eterli mendil.
ciğerlerine doldu kokusu...
hep zayıftı zaten bünyen, hemen başladı damarlarında dolaşmaya uykunun sıcak nefesi.
parmak uçların karıncalanmaya başladı. bilincin kapanmak üzereyken yaşlı gözlerinle bana son bakışın...
derin uykudan önceki son görüntüler retinanda kaybolan.
derin uykundan önceki son ürpertin...
son hissettiğin şey olacaktı ensende hissettiğin nefesim.
teninde dolaşan ellerim...

soğukkanlıydım.
hem de hiç olmadığım kadar.
"kessen kanım akmaz" derler ya; onun gibi işte.

son acınla başbaşasın şimdi.
günahlarının cezasını ödeyen bir meleğin seramonisiydi belki de piç gülüşümün arkasında perdelenen oyundaki.

ne demiş wilde;
merhametli kişi bıçak kullanır; çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

çeliğin soğuğu bedeninde yayılıyor dalga dalga...
bir kuşun tüyü gibi hafifçe geziniyor beyaz teninde.

yavaşça yarıyor pürüzsüz tenini...

soğukkanlıyım.

açık kırmızı bir örtü yayılmaya başlıyor cildinde.
günahsız bir bebeğinkinden daha kırmızı ve parlak hayat suyun.
nefes borundan alıyorsun vücudunun ihtiyacı olan oksijeni...
kanla karışık bir hırıltı boğazında.

keşke uyansan... bir kere açabilsen gözünü keşke.
kendi vücudunu uzaktan izleme fırsatı sunuyorum sana.
ah bir açsan gözünü sen de benim kadar zevk alacaksın...
Egomu sikeyim.
--spoiler--

Bülbülleri har ağlatır
Aşıkları yar ağlatır

--spoiler--

Varsın yar ağlatsın, başkası ağlatacağına.
Yine kahvemi aldım oturuyorum ama deniz kenarında değil ve içtiğim türk kahvesi değil filtre kahve. Bu sefer konuyu değiştirip işten bahsedeyim.

Bilen bilir 6 ay kadar iş arama sürecim oldu. En son bölge müdürlüğü yaptığım firmadan istifa edip ayrılıp 6 ay kadar iş aradım. Ve bula bula bir tanıdık vasıtasıyla şuan ki işim olan seramik satış sorumluluğunu buldum. Tanıdık dediğimde bayinin asıl sahibi olan bölgenin en büyük inşaat firması sahibi.

Konumuz çalıştığım insanların beyin yerine saman yada bilye kullanmasıyla ilgili. işe girerken biraz tepeden inme gibi büyük patronun "ne gerekiyorsa yapın" demesi ile olduğu için çalışma arkadaşlarım(!) en başta çok mesafeliydi. Seramik konusunda hiç bir bilgim olmadığı için sudan çıkmış balık gibi bakındım bir süre. Dedim arkadaşlar birlikte çalışacaksak bu işi bana öğretin. Seramik nedir? Granit nedir? Özellikleri nelerdir? Falan diye bastırıyorum. Tabi ki öğretmemek için ellerinden geleni yaptılar sağ olsunlar. Sorduğum soruları ters cevaplayıp kestirip atmalar, duymamazlıktan gelmeler filan... Hee bunların yanında bir de benden toplu iş satışı beklenmesi cabası. Kendime laf getirir miyim ? Hayır! Benden önceki satış sorumlusu 1 sene boyunca bir batarya bile satamamışken ( ayrıca firmanın işini başka bir yere satıp rüşvet almış) ben 2. Ayda ilk toplu satışımı yaptım. Sonra zaten ikinci de oldu üçüncüde. Yardım almadan kendi başıma yaptığım halde ne bi tebrik ne bi teşekkür hiç bişey yok. Hayır zaten benim cebime girende bişey yok! Müdür denen insan(!) kâr ortağı olduğu için onun cebine giren giriyor. Biz öyle mal gibi bakıyoruz.

Şimdi daha önce satış ekiplerini yönetmiş biri olarak satış işinin motivasyonla olduğunu çok iyi bilirim. Adam 20 yıldır bu işi yapıyorum ben diye caka satarken onun savsaklığı yüzünden büyük bir iş kaçırdık! Bu kadar beyinden yoksun kendisi! Şimdi de benim 3 aydır peşinde koştuğum projeyi batırmak üzere. insan bayisi olduğu markanın neyi yapıp neyi yapmadığını nasıl bilmez? Beni nasıl yanlış yönlendirir? Bir kere yanlış yönlendirdi iyi kıvırıp toparladım. Fakat şu anda onun bilgisizliği ve cahilliği yüzünden takip ettiğim projenin vitrifiye ve batarya grubunun işlerini başka bir firmaya kaptırmak üzereyim. 2-3 gün içinde belli olucak ama kaybetme ihtimali bile beni çıldırtıyor! Sen nasıl bir malsın?! Sen nasıl bir insansın? Nasıl bilmezsin? Nasıl ya nasıl? Ben kıçımı yırtıyorum yüzsüzlüğün dinine vurup proje müdürünü ve mimarını kendi tarafıma çekmişken sen fabrikaya nasıl haber vermezsin?

Şimdi de mobbingin dibine vuruyor. Ödeme alamadığı müşterilere yollayıp ödeme aldırmaya çalışıyor. Mağazada oturduğum an baskı yapmaya çalışıyor.

Siftahsız geçen 3 günün ardından sabah 8:33 te bir müşterim gelip nakit olarak 1.500 tl lik malzeme (mağaza zaten 8:30 da açılıyor) adam hala söyleniyor. Whatsapp tan ürün fotoğrafı yollayıp büyük bir firmanın bayilerine standart olarak kullanacağı yer seramikleri işini bağlıyorum.. Yine söyleniyor..Ulan şu büyük proje satışı işini halledeyim daha da satış yapmayacağım! Tüm gün şantiye geziyorum diyip çıkıp dolaşıp döneceğim!

En sevmediğim şey yapılan işin ve maaşın hakkını vermemektir. Fakat buna cidden müstahak!

iş bu entry sinir ile yazılmış olup yazım hataları için uyarıda bulunulursa sevinirim.
Bence bazi bolum hocalari mal simdi okudugum bolum oyle cok onemli degil yani insan hayatini etkilemiyor yapsanda olur yapmasanda sadece sinavlar icin onemli ama hocalar diger bolumlerden daha cok ders isliyor en fazla yarim saat bos gidiyor yani daha pek derse girmedim ama eski hocalarimiz derse bir saat gec gelir yarim saat erken cikardi anlatmak istedigim sey hangisi daha onemli bence su universite hocalarini da teftis etsinler.
insanların ne bahaneleri biter nede yalanları, bir şeyi yapmamak için bahanelerin arkasına sığınan insanlardan uzak durun zira sizi masum sevginizle yıkabilirler.