bugün

Seri artılanıyorum..
Çok heyecanlı *
Küçükken annem beni istememiş. O kadar kapkara ve küçük doğmuşum ki hemşire beni getirdiğinde bu bizim değil geri götürün bu bebeği demiş. Sonra tabi yenilgiyi kabul edip almışlar beni. sonra aydınlık, ay, güzellik anlamlarına gelen bir isim koymuşlar, çaresizce ve bana acıyarak. Ve evet şimdilerde babannemin bile beni aykızım diye sevdiği doğrudur. Halalarım boşuna çirkin ördek yavrusu diye sevmemişler beni bir bildikleri varmış elbet. Evet sevgili beni daha yeni doğduğumda hor gören ailem artık işler değişti. Ve evet beklenmedik bir biçimde aşırı beyazlamamın ve değişmemin beni bile hayrete düşürdüğü zamanlar olmuştur. Görüyorum ve arttırıyorum.
Beni terk ettikten sonra evinin önüne park edip karşılaşmak için bekledim.

Sonra karşılaşırsak ne diyeceğimi bilemediğim için kaçtım.
su almak için petrol ofisine uğradım,

10mt ileride yirmili yaşlarının sonunda esmer almancı kuzenlere benzeyen insanımsı telefonla konuşurken galiz küfürler ediyor,

arabadan inince bana da ters ters baktı, bela aramıyordum, önüme baktım, uzağından geçtim.

marketten suyu aldım, dışarı çıktım, küfür etmeye devam ediyor, sonra yürümeye, tahminen 65+ yaşındaki adam ile atışmaya başladı, eline sandalyeyi aldı sonra yere bıraktı, sonra birden yaşlı adama yumruk attı, adam yere yığıldı, yanındaki arkadaşı yerdeki adama tekme attı, o an çok kötü hissettim, petrol ofisindeki görevli arkadaşlar ahmak ahmak bakıp, olayı izlerken, içgüdüsel ayırmaya koştum,

ayırmaya çalışırken, omzuma 2-3 yumruk darbesi aldım,

ortam duruldu, amcanın yanına gidip, iyi misiniz diye sordum, iyiyim evlat dediğinde, gözlerim doldu, çünkü benim babamda bana hep 'evlat' diye hitap eder. o an evrendeki son adalet kırıntısını istiyordum.

omzumda hafif ağrı var lakin daha çok kalbim acıdı, niye biliyor musun? çünkü bu vandallar heryerde.

çünkü bu insanlar aile kavramını, büyük yaş almış insan kavramını bilmiyor, babaları ile birlikte fotoğrafları yok, yaşamlarının tamamı sosyal başarısızlık anıları, çocukluk travmaları ile küf tutmuş. geçmiş zamanın avuntusuyla, kendi çektikleri duvarla iç dünyalarında, bir saatin sınırında, kavga halindeler.

çünkü bu insanlar, insanlık libasından sıyrılmış, gerçek birer zavallılar.

yazınca biraz daha iyi hissettim fakat kötü konuşacağım, yazmak da istemiyorum artık.
Sarhosken aramiyim diye numaralarini sildigim insanlarvar.
Berbat bir pazar günüydü. 2 de uykumu alalamış ve hertarafım sırılsıklam şekilde uyandım. Altıma mı işedim acaba diye düşünmeden edemedim. Büyük bir keyfle kahvaltı hazırladım ancak kahvaltıdan gram zevk almadım. Dışarda da aradığım huzuru bulamadım. Şimdi akşam yemeği yiyorum bu saatten sonra da vaziyet değişmez gibi geliyor. Hayat çok saçma ve anlamsız. Günün sözü :
Uyku kabirde , huzur cennette ...
Ac bi bira ne gune duruyo balkon?
Ahmet kaya calmiyo mu senin telefon?

Cani cehenneme herseyin ani yasayin arkadaslar.sozum yok kimseye yasayacam diye..
sözlük sen biliyon ben 1 buçuktur yıldır birini seviyorum. seviyodum. daha önce de anlattıydım sana daha önce hayatımda hiç böyle bi şey hissetmedim filan diye. o kadar erasmusa gittim geldim, bak kaç aydır yoktum memlekette hala aklımda o vardı hep. oha gerizekalıya bak erasmusta gününü gün etmemiş çocuğu düşünmüş diyenler de oldu, ama edemezdim ben başkalarıyla günümü gün filan o varken. neyse artık bu sevgimi tatlı bi anı haline getirip, tabiri caizse kalbime gömmeye karar vermiştim şu son 1-2 hafta. hatta biriyle tanıştım, benden hoşlandığını biliyorum ağzından düşmüyo çünkü, ben de kendimi ilk defa zorladım bak. 1 buçuk yıl sonra ben de hayatıma devam etmek istedim, ömrümün sonuna onu mu bekleyecem lan. hayır, beklemeyecen steril dedim. tam dedim bunu, hatta arkadaşlarıma yeni tanıştığım çocuktan bile bahsettim. onlar bile çok sevindiler. durup dururken gelen ağlama krizlerimden benim kadar onlar da bıkmıştı sonuç olarak. neyse tam dedim bunu sözlük, tam dedim hayatıma devam edicem artık benimki aradı. bana neredeyse 1 yıl sonra ilk defa nasılsın dedi. benim nasıl olduğumu merak etmişti. ya da ben öyle sandım. inanamadım. hem onun hem benim en sevdiğimiz film çok benzerdir, oradan dem vurdu. filmler hakkında ne biliyosam hepsini o öğretmiştir bana. bugünkü film kültürümü o vermiştir bana yani. heyecanlı heyecanlı konuşuyorum. sevdiğim adamla en sevdiğim konuyu konuşuyorum. aylar sonra hem de, titriyorum mutluluktan. sen nasılsın dedim sonra. iyiyim ben de, 3 haftaya gidiyorum dedi. hayırdır nereye dedim. ispanyaya, film okucam sonunda dedi. 2 yıl boyunca. nasıl sevindim, gözlerim doldu mutluluktan. 6 yıldır çektiği mühendislikten kurtulmuştu, şimdi çok sevdiği bi ülkeye gidiyo. hem de sinema okumaya. harika dedim, sevincim sesimden belli olmuştur. teşekkürler, bakalım dedi. sonra sessizlik oldu. hoşçakal o zaman dedi. ben de ıı tamam görüşürüz diyip kapadım. sonra oturup 2 saat ağladım. hem mutluluktan, hem heyecandan, hem korkudan, hem belirsizlikten. sayamadığım bi sürü duyguyu o an yaşadım resmen. hani diyolar ya kafamda deli sorular diye. hakikaten kafamda deli sorular vardı. niye aradı, veda mı etti, buluşmak mı isticekti? neydi bu? neden böyle bi şey yaptı? neden? gecenin 3'ünde artık ağlamaktan ve üzülmek yorulduğum için uyudum sonra sözlük. sabah uyanır uyanmaz da telefonuma baktım acaba mesaj attı mı diye. yoktu bi şey. içim buruldu, gözlerim yine doldu. sinirden 4 sigara yaktım peşpeşe. sonra öyle. zaten hayatımı sikmişti zamanında, yeni yeni her şeyi yola koyarken sadece 5 dakikalığına gelip tekrar yıktı her şeyi ve şimdi yine yok.yapılmasın böyle şeyler sözlük.

edit: 4 saattir şu muhteşem filmde 20dkda bir çalan muhteşem dalida'nın bang bang ini dinliyorum. harika. https://www.youtube.com/watch?v=69U41WklpbI
Psikolojik bir rahatsızlığım için mükemmel bir doktor buldum fakat çok istedi be sözlük.
Bir cumle var bu aralar en sevdigim "derdime sulari katip katip,iciyorum". Tamda böyle. Bogazima dizilirken o acilar sadece katiyorum. Herseyi ust uste katiyorum. Ama icinden cikamiyorum. Guzel kelime oyunlari yapamam ben. Ellerim titrer bazen. Ben o sarkinin devami gibiyim bu aralar. Korkuyorum. Herseyden,herkesden,kendimden,yollardan,gözlerden ve en onemlisi sizlerden.

Cok zaman almadi benim kendimi toplamam. Bi anda kendimi gune bakan tarlalarinda buldum,kosarken. Ayagim takildi kalkamadim, kalkmak istemedim. Sahilin sesini dinledim ben ilk kez. ilk kez yuzume bu kadar sevimli vurdu dalgalar. ilk kez sarap ictim. Aklimda sen yoktun. Soz verdim kendime, olmayacak kimse.
Aşka inanmama rağmen insanların vıcık vıcık yazılarına katlamıyorum bunu nedenini kendime sorunca kaçamak olarak şu cevabı alıyorum : - insan birisini insanlar bize baksın bize özensinler diye sevmemeli her yerde biz konuşulalım diye sevmenin ne manası var ki? Eğer aşk kelimesi ağıza alınıyorsa hakkı verilmeli yada üstündeki tozu bile silmeden yavaşça yerine bırakmalı.
Müslüman yazarcıklara selam olsun sözlük.

Nefret ediyorum sizden.*
Benden, bizden uzak bir şehirde,
Seni hatırladım ,
Aklımın karanlık, ücra bir köşesinde,
Ellerimin yetişip de dokunamadığı yerlerde,
Sana benzeyen yüzler gördüm günlerce,
Gülüşlerini izledim ve anımsadım..
Seni seviyordum,
Günler geceler ilerliyordu,
Büyüyordum, büyüyorduk birlikte,
Ve ben seni seviyordum,
Sen bilmiyordun..
Şehirler, caddeler, otobüs durakları;
Hepsi değişiyordu, değişirken geceler..
Sen aynıydın, ben aynı seviyordum seni,
Sesini duyunca kalbim bir başka atıyor,
Ve yanındayken zaman bir farklı akıyordu,
Bir yokuş çıkıyorduk sürekli,
Ellerimiz kirli,
Yorgunduk belki, ama mutluyduk,
Sonra,
Sonra değiştin sen,
Herhangi biri oldun,
Yine aynı gülüyordun,
Yine aynı salınıyordu saçların dünya'ya,
Ve bana inat..
Yine de ben aynı sevdim seni,
Sen bilmiyordun..
selfie kamerası birden açıldığında "kim lan bu sıfatına sıçtığım" diyorum. sonra "haaa benmişim." deyip hayata lanet ediyorum.

(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
Sen yoksun inan birtek sen lazimken.

Ara sıra sarkilarda gecen cok iyi sözler farkediyorum.

Ferhat göçer bir sarki yapmis yıllarım gitti. Ortaligin amina koymuş.

Tüm giden orospu cocuklarina göndermiş. Tüm hayalleri yari yolda birakan karaktersizlere göndermiş.

Tüm kalanlarin icini dökmüş.
Elveda sözlük, bu son çaylaklığım bardağın son damlasıydı artık gitme vaktim geldi.
Doğuştan görme engelli bir kuzenim var. Dünya Tatlısı bir insandır. Devlet memuru aynı zamanda. Eğitimli, akıllıdır da.
Dün kendinden 4 yaş küçük kız Kardeşinin KINA gecesinde oturmuşuz yan yana (etrafı seyrediyoruz demek çok isterdim ama ben seyrediyorum, o dinliyor) bana insanların ne giydiğini ve ne renk giyindiğini soruyor. Dayım gelmiş mi diyor diğer kuzenleri soruyor. Insanın içi çok buruk oluyor yanında. Dönüp de saçlarım güzel olmuş mu diye sordu. Sanırım stresten Saçları da çok dökülmüş pek Saçı da kalmamış. Çok güzel olmuş ezgi abla. Kına gecesinin en güzel kızı sensiN dedim.

"Öyle diyorsun da, benim yaşıtlarımın çocuğu oldu beni neden kimse beğenmiyor" diye sordu bana. Ben ne zaman evleneceğim?

Yutkundum. Kısmet bu işler dedim, acele etme.

Aklımı yemek üzereyim sözlük, ezgi nin hayallerine nasıl sahip çıkacağız. Ona Önümüzdeki ay ben de evleniyorum nasıl diyeceğim?
Aslında gözlüksüz bayağı yakışıklıyım da neden hep gözlük? 9-10 yıldır burnumun üzerinde. Gözlük sağolsun dünyanın en garip burnunu yaptı bana...

iyisi mi lens alayım ben lens.
yazarın biri gece gece entrylerime like kombosu yapmıştır. Buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
aynı lisede okuduğumuz bir arkadaşımı gördüm bugün , zaten hep görüyorum aslında arkadaşım da değil laf gelişi öyle işte.
o kadar çok erkekle sevgili oldu ki dışardan baksan asla yakıştırmazsın böyle şeyleri ama yaptı. birkaçıyla eski sevgilisini kıskandırmak için bile bir şeyler yaşadı. güzel sayılabilecek de bir kız ve de çok kibirli bir görüntüsü var. çok kapalı da bir ailesi var kendisi de öyle görünüyor zaten. kesinlikle basit de görünen biri değil kaliteli de bir duruşu var ama bugün onu görünce düşündüm ki büyük olasılıkla çok sevdiği ve iyi bir aileye sahip biriyle evlenecek , hayatı şimdikinden çok daha iyi olacak . ama bu kızın yemediği halt yok. işte ben böyle insanlardan nefret ediyorum.
bugün sahilde yürüyüş yaparken bir teyzenin etrafında insanlar doluşmuştu. merak ettim bakayım dedim kadın resmen can çekişiyor. etrafı almış bir telaş. su bulun. ambulans çağırın vesaire herkes bağırışıyor. kadın yarım saat öksürdükten sonra kendine geldi. buraya kadar herşey içler acısı. tabi üzüldüm bende o haline. neyse kadın sonra kendine geldi ve hiç bir şey olmamış gibi devam etti çekirdek çitlemeye. herkes dağıldı. allah resmen acil şifa verdi. *

sonra öğrendik ki çekirdek çitlerken kadının boğazına çekirdek kaçmış. az daha kadın gidecekti. düşünsenize ölüm sebebi çekirdek. *

(bkz: çekirdek)
Bazen Babama bakıyorum da... Adam halinden bıkmış ama yaşama sevinci var adamın. Kanserden sağ kolunu kaybetti ama kesik kolla hareket çekiyor adam. 35 yıllık kamyon şoförü olduğundan mütevellit, adam tek kolla tır sürüyor...

Bunu okuyan yazar, kim olursan ol ve o anne babana sevgini göster. Çünkü geç kalabiliyor insan...
yine yazıyorum. belki de son kez.

bugün yine insanların ne için yaşadıklarını öğrenemedim. soruyorum abiye, sevdiği ile evlenememiş. soruyorum anneme, istediği bir hayatı yaşayamamış. babama soruyorum haliyle, istediği işte çalışamamış. yetmiyor herkese soruyorum, kimse istediklerini yapamamış.

yav o halde neden yaşıyorsunuz? ben istediklerimi yapabileceğim bir hayata başlayıp istemediğim şeylerin olduğu bir ömrü yürütüyorum.
mesela en sevdiğim oyuncak depremde kayboldu. ama bana aitti.
mesela sıra arkadaşım 5. sınıfta yerini değiştirdi. ama 4 yıl benimle oturdu.
mesela en sevdiğim evimizi sattık. ama 7 yıl orada yaşadım.
mesela sevgilimi kaybettim. ama üç yıl boyunca beni sevdi.
bunun gibi türlü türlü ivmesi sabit bir grafik gibi hayatım düşüşe geçiyor.

ben bugün katilim ile yüzleştim. hala daha neden yaşadığımı tekrar sordum kendime ve dedim ki:
"madem beni o öldürecek, neden ona engel olup buna müdahale ederek onun istediği bir şeye engel olayım ki? yani, ben, koskoca ben 4 yıldır onu tanıyıp seviyorum, ne zaman istemediği bir şey yaptım ki? gelsin öldürsün madem. ama erken gelsin. hızlıca gelsin. bir merminin hızı kadar olmasa da bir kılıç kadar keskin gelsin."

ben bugün katilim ile yüzleştim. benim mezarımı kazdı. kendime dedim ki:
"bu beni öldürecek kesin. madem beni o öldürecek, neden onun alacağı en büyük zevkten mahrum bırakayım ki? yani, ben, koskoca ben 4 yıldır onu tanıyıp mutlu ediyorum, ne zaman mutlu etmedim ki? gelsin öldürsün madem. ama erken gelsin. mutlulukları alıp da gelsin. bir gülüşündeki kahkahalar kadar olmasa da göz yaşı kadar acı verici gelsin."

dedim size değil mi? ben bugün katilim ile yüzleştim. "hiç umut yok" dedi. kendime dedim ki:
"madem hiç umut yok, neden umutlarımızı, kahkahalarımızı, geleceğimizi çekçekli bir bavula sığdırıp sana doğru koşayım ki? yani, ben, koskoca ben 4 yıldır topladığım tüm umutlarımı, sevişlerimi, sevişmelerimi, aşkımı, geçmişimi ve geleceğimi neden sana getirip tek tek önüne sereyim ki? bırakayım bir garda, 2-3 gün dursun, şüpheli desinler, havaya uçursunlar"

ben bugün kendime dedim ki:
"hayatın akışına bırakmak deyimi neden var? hayat zaten sonu şelale olan bir uçurum değil mi? neden kendimizi o akışa bırakıp, o uçurumdan düşmemizi diğer insanlara izleterek onlara mükemmel bir tatil anısı bırakıyoruz ki?"

ben bugün size diyorum ki:
"neden hala bir umudunuz var? siz gocuğunuzu hoşlandığınız kızın gocuğunun üstüne adamlarken, hanginizin yanında o kız var? lan bana söylesenize 100 alırım dediğiniz hangi sınavdan kalmadınız bugüne kadar? ikiyüzlüsünüz. mutluluğu yaşıyormuş gibi gösterip insanları kendinize özendirecek kadar ikiyüzlüsünüz. kendi duygularınızı yaşayamayacak kadar güçsüz asalak bireylersiniz hepiniz. içiniz kan ağlarken yaşayamadığınız mutlulukları bir tiyatrocu kadar güzel oynuyorsunuz."

kabahatliyiz hepimiz. ben sevdiğimi kaybederken elimi uzatamayacak kadar, sevdiğim ben elimi uzatsam o eli itecek kadar. herkes kabahatli bu ilişkide. ben, sen, o, biz, siz, onlar, yüzler hatta binler. tanıdık ne kadar yüz varsa, bir parça ondan bir şey taşıyan herkes suçlu. büyük gözlü insanlar, saçı kızıl kadınlar, gamzesi olan çocuklar, beyaz tenli ruslar, hastanede yatan hastalar, dumanı ince dudağından süzerek sigara içenler suçlu. ondan bir parça taşıyan herkesi öldürmediğim sürece onun bir katili olamam. ama onun bütününe sahip olan ben öldükten sonra, onun parçaları dağılsa kime ne laf düşer?

ben ölmedim. 2 ağustos'u 3'üne devirirken yine yaşıyorum. yani en azından nefes alabiliyorum. artık ne kimseyle konuşabiliyorum, ayaklarım adım atıyor, ne ellerim titremeden duruyor. ben artık öldüğümü bile bile, yaşadığımı iddia ediyorum.

geçenlerde dediğim gibi "başkasını severse kıyameti" aslında bir kıyamet değil bizi evsiz, parasız, çulsuz bir hayat bırakacak olan bir fırtına. esas kıyamet "hiç yaşanmamış gibi kıyameti" iken, başkasını severse anca bir fırtına olur çatımı uçuran.

hiç yaşanmamış gibi yaşayabilir misiniz? ben yaşayacakmışım. yani aslında yaşamış gibi yapacağım. öyle bir yaşanmamış gibi yaşayacağım ki insanlar beni mutlu sanacağı günler olacak, yüzüm gülüyor sanacaklar, hayatımı yaşıyor sanacaklar. iki yüzlü olacağım ben de. içim kan ağlarken eğleniyormuş gibi görünüp düşman çatlatacağım ama aslında içimde o düşmana olan sevgimi, ömürlük gerçeklerimi yaşayacağım. ben yine o düşmana aşık kalacağım, ben yine o düşmanı özleyeceğim, yine onu sevip sadece onun kollarında ölmeyi yeğleyeceğim.

______________________________________________________________________

sana şiirler yazacağım demiştim kadın.
sana kalbimin derinlerinden birkaç türkü söyleyeceğim.
gönlümü verdiğim o düşman sendin kadın,
ruhumun derinliklerini keşfedip ona ilk öpücüğü atan sendin.
öpüşünden anladım kadın. yine dudağımı acıttın.
artık entry girmiyorum nedense
zaten o eski havası da kalmadı sözlüğün
her şey de eskiyor be
insanoğlu ışte, sıkılıyor
yeni şeyler falan
e kimse de kalmamış zaten eksi yazarlardan, öyle arada bi denk geliyorum
çoğu troll yazıyor zaten, ama komikli oluyor seviyorum
şimdiki sözlük gece bile bok gibi la.
eskiden sabahları falan komik komik başlıklar olurdu, günaydın sözlük, günaydın derdi bir başkası
başlık açarak birbirine cevap verenler vardı falan filan
her şey değişiyor anam, tutamıyoruz
neyse, zall kazanıyor herhal
iyi geceler .
Mahallemdeki erkek grubundan neredeyse herkesle birbirinden habersiz bi ilişkim oldu sonradan tabi hepsi anlatınca ortaya çıkmış ama benim hiç kötü bi niyetim yoktu hemen yollu falan demeyin küçüktüm çoğunda ama biri vardı mavi gözlü siyah saçlı çapkın deli bişey 5 yaş büyüktü ve çocukluk aşkımdı hep karşılaşır ve bakışırdık o da benim için güzel kız ama çocuk demisti de çok üzülmüstüm şimdi ben 18 yaşımdayım o 23 artık çok bir engelimiz kalmamıştı bana yazdı çok sevinmiştim buluşmaya başladık ama 2 yıllık ilişkisi vardı bu yüzden hep gizli buluştuk ya onda ya bizde kimse yokken her gün buluşuyorduk kıza üzülüyordum sonra kız öğrendi ve şu an bodrumda ikisi tatildeler 2 aydır ama her gece beni arıyor ve keşke onun yerine sen yanımda olsan diyordu bu arada kardeşi umutcan beni görmüş ve ne tesadüfse yazmaya başladı o da sarışınyeşil gözlü felan iyiydi ama tipim değildi sırf abisinden haber alabilmek için konuşup görüşmeye başladım ama çocuk aşık olmuş evin yolunu bildiğimi öğrenince anladı her şeyi .