bugün

Sohbet edecek atkadaşım kalmadı.
itiraf edecek bişeyim olsa keşke.
perşembeye finaller başlıyor ve ben bu sefer gerçekten hiçbir şey bilmiyorum. kaç haftadır okula da gitmiyorum zaten bildiklerimi de unutttum.
O bana o gözle bakmıyor. Sanırım bakmayacak da. Ben de ondan hoşlanmaktan vazgeçiyorum. Hiç öyle deli gibi hoşlanıp, sonra zorlayıp aşık olacak bir tip değilim. Aşk acısı çekecek bir tip hiç hiç değilim. O yüzden daha yolun başındayken herkes kendi yoluna.
iki gün sonra da buluşuyoruz, iyi ki bir şey çaktırmamışım da arkadaşlığımız yanmadı en azından.
4 senemi tek bir kisiye adadım. 4sene sonrasında ayrıldım. ben ayrıldıktan 3ay sonra başka biriyle nisanlandi. nisanlandiktan sonra bana mesaj atmaya devam etti ve ben her mesajına cevap verdim. 3gun önce seni çok seviyorum ve bir gün mutlaka bulasacagiz düşler kadınım yazmış. bugün nikahı olmuş şans eseri öğrendim. inanmadım profiline baktim. Ellerim titredi ne yapacağımı bilemedim yaklaşık 5 dakika mal mal telefona baktım. eşinin alnından öperken resim atmış facebookuna, aciklamayada helalim yazmış. sonra ayağa kalktım yavaş yavaş mutfağa gittim bir sigara yaktim. bu saatten sonra sevenin ağzına sicsinlar dedim. sigaram bitti aynanın karşına geçtim. içimden küfür etmek geliyordu ama edemiyordum. küfürler bile boşa gidecekti biliyorum. seytan diyor bana attığı mesajların hepsini gönder kıza. sonra amaan onunla mi ugrasicam ne bok yerlerse yesinler diyorum. ve ben bugün anladım sonsuz aşkın olmadığını. en yakın zamanda bir bebek bekliyorum sizden. icimin yağları erimedi daha.
Sözlük sana itiraf ediyorum; unnamed olarak.

Dün yani 26 Mayıs doğum günümdü. 26 yaşıma girdim. Şu büyüklerimizin dediği "18den sonrası Çorap söküğü gibi gelir" lafından mıdır ? Bilmem.. Birden çeyrek Asrı bir Adımda nasıl geçtiğim geldi aklıma..

Dışarıdan bakıldığında mizacım sert, içimde maalesef çok duygusalım. Lanet olasıca duygusallık Yüzünden çok şey kaybettim ama bir çok şey de kazandım.

Belki tam olarak bir itiraf sayılmayabilir ama üniversite dönemi ve sonrası ilk iş dönemlerinde edindiğim dostlukları hep kriterler dahilinde değerlendirdim. Kesinlikle insanlara Yukarıdan bakmadım, hepsini can dostum bildim. Ancak bu doğum günü gösterdi ki bu dönem sonrasında hiç beklemediğim insanlardan, Şekil şemalden uzak, o kadar samimi duygular gördümki hayatımda ilk kez kendimi insanlar için bu kadar değerli hissettim.
yakında bütün kezbanlar serisini çıkarıp hollywooda girmeye çalışacam ehehehe.
Sarp kayalıklara vurmuş balıklar,denlzin üzerini kaplamış bir kızıllık.Felaket çok yaklaştı bu topraklara.Her gün yaktığımız onca günahkarın kanları ve düşünceleriyle deniz boyanıyor.Kızıl olan her şeyi yok edin,kızıl öfkeyi,kızıl yıldızın kızıl savunucularını,yeni doğmuş bir bebeği.Zira öyle tahmin ediyoruz ki bir Musa çıkacak ortaya,yıkacak düzenimizi.Bir miladı daha kaldıracak gücümüz yok ve dehlizlerde her hamile kadını işkencelerle yok etmek zorundayız.iyilik,kısa süre önce son şansını kaybetti.Güçlü olmak için karanlık tarafta bulunmalısınız.Unutmayın,siyah her zaman kırmızıyı yutar.Kararmış göğün yansıması yeryüzünü,kararmış gözler çocukluğu.
aşık olmak, sevmek bizim gibi insanlara lüks sanırım. peki kör talih ne zaman döneceksin sen?
Az önce bıçak yalarken dilimi kestim.
elimde 900 küsür adet alçak gerilim panosu olan bir sitenin projesi var ve benim bunun keşfini yapmam gerekiyor. saat 2 ve bugün saat 9'da şirkette olmam gerekiyor. ve acayip bi soğuk algınlığı hastalığına yakalanmış vaziyetteyim. kafam gözüm oram buram şiddetli bir şekilde ağrıyor. şeytan diyor ver istifanı siktir ol git. amk müdür de bayram etsin. ama o piç müdür için ebem zikilene kadar çalışıp kendimi patrona ispatlamaya çalışacağım galiba. bu nasıl bir karardır, bu nasıl bir şirkettir, ben nasıl mühendisim anlamadım gitti amk. sonum hayrolsun sözlük. duanı beklerim. *
ne istediğimi, amacımın, işlevimin ne olduğunu bilmiyorum. çevremdekiler tek tek kendine bir yol çizerken, ben sadece sürükleniyomuşum gibi hissediyorum. yeni bi şehre taşındım, belki kendime bir amaç, bir motivasyon kaynağı bulurum diye. bulamadım. bulur muyum emin değilim. insanlar bu şekilde nasıl yaşıyor diye sorgulamadan edemiyorum. resmen duygusal ergen tribindeyim, 20'lerimin ortasında olmama rağmen. belirsizlik denen lanet şey beynimde olmasın istiyorum. başka ne istediğim konusunda en ufak bir fikrim yok. itiraf etmek zor ama sanırım şu an mutlu değilim.
moralim bozukken ümit besen'den nikah masasını açıp "sana bir demet gül veremez miyiimmmm?" diye eşlik edip eğlenen bir insanım kendi kendime. beni niye üzüyonuz kitapsızlar?
Anlamlar çıkarmayı çok seviyorum belki ama bir insanı online olmamın bile rahatsız etmesi fikri korkunç rahatsız edici.Çok düz bir insanım beni kızdıracak,üzecek,kıracak şeyler çok belli.Ve bir insanın beni yeterince tanıması için çok uzun zamana ihtiyaç yok bir kaç ay fazlasıyla yetiyor. Bu rahatsızlığa bir son veriyorum kendimce.Döndüğümde her şey daha farklı olur umarım.
selam arkadaşlar. -pat diye giricem konuya unutmuşuz yazmayı- neyse lise 3 de uludağ sözlükle tanıştım. yaklaşık 2 sene kadar aktif bir üyeyken ne olduysa oldu, sözlük ortamından soğuyup tiksinmeye başlayıp yazmayı bıraktım. aradan üç sene geçti, aklıma bir şiir takıldı önce. sözlükte yazarken favorilerime eklediğim bir şiirdi bu, hatırlayamadığım için az önce tekrar giriş yaptım. ilk başta nedenini anlayamadığım bir şekilde sözlüğe giriş yapma isteği ciddi bir şekilde midemi bulandırdı. işimi gördükten sonra çıkış da yapmak istemedim ama bir bakayım neler yazmışım zamanında dedim.

okumaz olaydım okumaz. ben ne salak bir ergenmişim öyle o mide boşuna bulanmamış. sözlüğü beynimin çöplüğü yapmışım da bilinçaltımın zehrini akıtmışım buralara meğer. potansiyel sapık, zevzek, ukala, gerzek neyim varsa apaçık önüme serildi hepsi.

kısacası genç arkadaşlarım siz siz olun sözlükte ergenliğin tadını çıkarın ama bokunu çıkarmayın. sonra dönüp bakınca vallahi çocukluğunuzdan iğreniyorsunuz.

benden söylemesi.
6 ay once bir soz verdim kendime.

Simdi o sozu tutmak icin elimden geleni yapiyorum.

butun cabam bilmedigim, tanimadigim, acaba var mi oyle biri, olacak mi ? Dedigim biri icin.
"Alem sermayenin dibine karabatak gibi gotuyle dalmış, biz hamur işleri takılan martı gibiyiz." - aynen.
insanlardan o kadar cok nefret ediyorum ki artık onlarla konusmak bile zor geliyor. Sacma sapan muhabbetlerine katlanamiyorum. Abartili gülüsleri filan baya iğrenç geliyor.
herkesten sakladığım bir sevdiğim var.
iki yeğende hasta oldu.ateş var.sıçtık.
efendim bende bir ses var kız sesi gibi.

sürekli kafa sesim ile yaşıyorum.

bazen telefonda konuşurken çok sıkıntı yaşıyorum.

+ alo.
- alo buyrun.
+ kiminle görüşüyorum.
- eren ben.
+ şey eren hanım!!! kemal bey ile görüşecektim.
- burası insan kaynakları dahilisi 1062.
+ peki eren hanım teşekkür ederim.

zönk!

bozuntuya versen göt olduğunun resmidir.
beynimin içinde bir ihtiyar heyetinin yaşadığına inanıyorum.

hepsi farklı bir ses çıkarıyor; cümlelerim kopuk, kafam karışık, kulaklarımdan gürültüleri taşıyor.
artık hayatıma hiç kimseyi almayacağım. yalnız başıma öleceğim...
Aşık olmamam konusunda kesinlikle hemfikir olduğumuz birine aşık oldum. Daha önce de ağzım yanmıştı halbuki ama arsız tövbe tutmuyor işte.
Hic turbanli sevgilim olmadigi icin sanirim bilincaltimda buna karsi bir ilgi oldugunu kesfettim. Aynisini kivircik sacli kizlar icin de kesfetmistim. bir seyi ne kadar baski altinda tutarsak o kadar cazip kiliyoruz. Freud'un onunde saygiyla egiliyorum. Her ne kadar kendi dunyama aykiri gelse de sanirim denemek isterim.