bugün

37 yaşımdayım ve bu yaşıma kadar kah oynadım, kah tribünde kah tv'de izledim türk futbolunu an itibariyle bir galatasaraylı olarak futbolun her türlü içinde olmaktan uzak kalmayı ruh sağlığım açısından uygun buluyorum.

elveda futbol.
neden hep senin hoşlandığın senden hoşlanmaz ve senden hoslanandan sen hoslanmazsin? bir yerde yanlislik var sanirim.
Evet suan yalnizim kimse yok hayatimda boyle iyimiyim kendimi mi kandiriyorum bilmiyorum. Acimla buyuyorum.
Cok garip lan. Insan gercekten haret ediyor.
bana aşık olma der. sen o kıza abayi yakmişin da haberin yok koçum.

ne olacak aşik olursam deyin acik yureklilikle, ya bende sana olursam der mal.
kendimi hayalet gibi hissediyorum. sevdiğim insanlar beni bu hale getirdi. özgüvenim yerle bir oldu.
bundan 5 yıl önce,

-- ankarada teyzemleri ziyarete gittik ailecek. kuzenlerle şehir merkezine avm é gidelim diye yola çıktık.

-- otobüsü binmemle dolu olduğunu görmem bir oldu. meğerse normalmiş bu durum. hatay gibi yerde otobüslerde her zaman oturacak yer olur halbuki.

-- ayakta gitmeye başladık. saat öğlen 12. cam kenarına yapışık bir şekilde gidiyorum önümde kuzenim var. Birden bir çığlık koptu.

-- "sapık dikkat etsene" diye. bağıran kişi 40 yaşlarında, hafif şişman, dip boyası gelmiş sarı boyalı saçlara sahip hanım teyzeydi.

-- ben kime bağırıyor diye arkamı dönmemle tüm otobüsün bana baktığını görmem bir oldu.

-- yüzüme bakarken bile sapık diye saydırıyordu. ben o gündür düşünürüm arkamı döndüğüm kişiye nasıl bir sapıklık yapmış olabilirim diye.

-- otobüs zaten hıncahınc dolu. ben arkadaki kişiye fazla yaklaşmayayım diye mesafeyi korurken bunu söylemesi de cabası.

-- hanım teyze artık bir şeylerin hasretini çekmekten arkamda bile onu halusine ettiyse demek sapık diye bağırdı.

-- orda utancımdan kıpkırmızı oldum. teyze sapıklık yapsam senin gibi yaşlı kadınla işim ne, senin pörsümüş vucudun hiç ilgimi çekmiyor, kocan sana değer vermiyor diye burada ilgi çekmeye çalışman hiç hoş değil.

diye söyleyemedim tabi. hiç birşey olmamış gibi önüme döndüm.

bu da böyle bir anımdır.
bu sabah bi sözlük erkeği ile kahvaltıya gideceğim. fotoğraf koymamı isteyenler nickaltı'mda belirtsin isteğini...
buradan çok sevdiğim bir arkadaşıma pinhani - hele bi gel şarkısını armağan ediyorum.
12 yi bekleyip entry girenlere ayar oluyorum, bende 12 de giriyorum ki ne kadar ayar olduğum anlaşılsın.
Kendimi sözlükte yazarken hayal ederdim. Hayaldi gerçek oldu.
heidiye üzülüyorum gece gece.harbi bazen ciddi ciddi şu masalları niye yazmışlar diye düşünüyorum. Çocukları üzmeye çizgi film mi yapılır yahu. Küçük ekmek görünce gözlerim dolar simdi benim oyyy oy. Bide geçen sene ismail abinin balık çıkmasından bu kadar etkilenmiştim. Ciddi ciddi arada düşünmeye başladım başka şeylere olan üzüntümü bilinç altımda bunlarlamı bastırıyorum ki onuda bilmiyorum.aman ya neyse.
ülkemizde cook çok guzel kızlarda var.
gelecekte bir çocuğum olacağı fikri ve hissiyatı daha çok zaman sonra olacak olmasına rağmen şimdiden beni çok heyecanlandırıyor... doğru mu yapıyorum bilmiyorum ama soyumun devamlılığının daha sağlıklı ve kaliteli ilerlemesi için kendime fazlasıyla dikkat ediyorum. çünkü sonuç itibariyle bir zaman sonra evleneceğim ve dünyaya yeni bir insan getirmek için uygun tohumları karşı cinsten birinin rahmine bırakacağım. ve de benim olan, benden olan, parçam olan yeni bir insan, bir birey gelecek dünyaya. hem de her şeyiyle sevdiğim, aşık olduğum birine duyduğum derin hissiyatın doruk noktasında gerçekleşecek bu. derler ya, 'aşkımızın meyvesi' diye... yani onunla arandaki bir bağ olacak aynı zamanda...hem aşkınızı güçlendirecek, hem de onun daha iyi olması için çaba göstereceksiniz.
yani bu doğanın kanunu ama şöyle bi düşününce enteresan bir şey esasen. nasıl yani, o insanı sen mi yapacaksın? yani sevdiğin insanın içinde senden olan bir canlı varlık çıkacak. bu bir mucize!
işte bu insanın her bakımdan mükemmel olmasını bekliyorum ben. yani tam bir mükemmeliyet olmasa da sağlıklı ve iyi olsun istiyorum. bu yüzden şimdiden her bakımdan kendime çok dikkat ediyorum. iyi ve sağlıklı beslenmeye, kendimi optimum düzeyde tutmaya çalışıyorum. düzenli spor yapıyorum ve aşırı titiz bir beslenme düzenim var. adeta bir asker disipliniyle hareket ediyorum. uykudan spora, zihinsel aktivitelerden izlediğim filme kadar... kitap okuyup zeka egzersizleri bile yapıp kendimi optimum düzeye getirmek için çabalıyorum. bunu büyük ölçüde yakaladım sanırım. lakin bazen de paranoyaklaşıyor muyum diye de düşünüyorum. bu durum bazen geriyor ve yoruyor beni.
sanki bundan önceki nesiller kendilerine çok mu dikkat etmişler ki, doğan varlıklar iyi durumda... herkesin illaki iyi kötü yanları var. sonuçta insanlar bir yerlere geliyor işte. evet, genetik faktörler de çok önemli olmalı. tabi genetiğimi değiştiremeyebilirim ama sonuçta benim iyi olmam çocuğuma da yansıyacaktır diye düşünüyorum.
hem olsun, ben üzerime düşeni yapayım. gerisi ona kalmış. bir de, bunun için benimle aynı hassasiyette birini bulmam da zor olmalı. umarım karşıma çıkar. yani, kendisine özen gösteren, sağlıklı beslenip spor yapan, ruhsal ve fiziki yönden optimal bir düzeyi yakalamış şahıs. aynı zamanda diğer yönlerden de uyuşabileceğimiz biri. çünkü çocuğum gerçekten bir aşk birleşmesi sonucu dünyaya gelmeli.
gerçi böyle düşünüyorum ama bir yandan da bu olayda egoistliğimin de payı olabilir gibime geliyor. yeni şimdiye kadar kendimi bu kadar önemsememim egoist olmakla ilintili olduğunu düşünürdüm fakat bilinçaltımda yatan farklı bir şey olmalı. bunu yeni fark ettim ki aslında yalnızca kendim yüzünden değil, biricik kızım için yapıyorum bunları. canım kızım, seni çok özlüyorum. biliyorum, hissediyorum; bir gün buluşacağız. söz veriyorum sana, iyi bir baba olacağım.
Evet ayak fetişi sayılmaz lakin esnek sayılacak garip bir takıntı oluştu evettt.
Bir tek Doğum günümde +1 olmadığım kalmıştı onuda oldum sözlük. Resmen kendi doğum günümde başkasının doğum gününe gittim. Haliyle olayın sıcağıyla moralim bozuldu. Ama sorun değil mutlu olacak kadar sarhoşum annemlerde kaç saate kadar beklemiş pasta yedik. * önemli olan en yakın dost ve aile be sözlük vallahi gerisi boş.
bu aralar giyim tarzımı biraz daha değiştirdim. zaten kötü değildi ama daha iyi oldu diyebilirim. değişen tarzım sayesinde daha da fazla dikkat çekmeye başladım. hoş oldu ya. değişiklik iyidir.
yine asla mutlu olamayacağımı düşündüğüm zamanlardayım. bırakın küçücük dünyamda, ufacık mutluluklarla yaşayayım. ama bunu engelleyen bir şey var. beni mutlu etmeyen, benim beynimden gelen bir ses. eğer onu yenemezsem büyük hayallerin peşinden koşarken çok mutsuz biri olarak öleceğim. artık anormal ruh hallerimden bıktım sözlük. neysem oyum ulan, fazlası değil. bunu anlamam gerek. önce kendim, önce ben.
kuzenim benden hoşlandığını söyledi.
bunaldim uyuyamıyorum da ..
Çok soğuk ve gömlekle oturuyorum heyecandan ne yemek yemeyi ne de ceket giymeyi akıl edebildim.
Mesajlaşmak, mesaj atmak mesajla ilgili her şey beni o kadar boğdu ki artık. Sevdiğim kızla dahi konuşasım gelmiyor bazı bazı.

Mesajlar sanki hep bir maskeymiş gibi. Sırası gelene takınıp gösterilen aynı maskeler, farklı eskilerden kalma aynı izleri taşıyor her zaman. Aynı "seni seviyorum"lar, aynı "özledim"ler. Herkese söylenmiş şeylerin bana tekrar tekrar söylenmesinin hiçbir anlamı yok. kendisine özel hissettirecek hiç birşeyi kalmadı söylenenlerin.

Hiç bir his vermiyor insana yazılanlar, ya da bana, hiç bir şey hissedemiyorum. Gözden ırak olan gönüldende ırak olur muş ya o hal aynı.

içten bir tebessümü binlerce smiley'e değişebilirim.

Demek ki

Evvel ki gibi ferhat'ın mektupları gibi söylenenlerde değilmiş aşk, yapılanlardaymış, "an"lardaymış, yaşanmışlıklardaymış.. Birlikte vakit geçirdikçe aşkmış aşk.
Komşu kızı kalp hırsızı misali. Onunla birlikte odamizda yaptığımız odevlerimden hep zevk aldım.
uçarken tork azaltıp önde dönen palin şekillerini izlemeye bayılıyorum. evet, şu yaşıma geldim var bu. hani şu teknesi olup köpük izleyen zengin piçi gibi. jet uçuran şekilsizler mahrumdur bundan. şöyle bir görüntüsü var:

görsel
Umduğumdan güzeldi tekrarı olur mu bir daha o cesareti toplamak zor.