bugün

kendisine gelen - ki bence çok şık- şala bakıp amaan işte öyle bi hediye nice hanzo müşteriler var bişi getirmiyorlar diyen geri zekalı çalışma arkadaşımı camdan aşağı atmak istiyorum. aq sanki portföyündeki bütün müşteriler yıl dönüyo diye sana hediye getirmek zorunda. sanki babanın parasını kredi diye veriyosun.. sen faizden masraftan sigortadan bilmemneyden geçir geçir sonra bi de hanzo de. hanzo sensin bütün hanzolar da o latin kalçana girsin.ohhh rahatladım.
esasında ben bişey bilmiyorum hepsini kopya çekiyorum.
nazlı ya benimsin ya da ben kara toprağın yeni gübresiyim!..
itiraf ediyorum;
ben bir recep ivedik fanıyım.
ohhhhhhhhhhh be,dünya varmis.
bu başlığı bir alternatif olarak görüyorum. ne zaman içimdekileri dışarı atmak istesem bu başlığa yazıyorum.

son birkaç gündür bir gariplik hissediyorum. bazı şeyler kafamı meşgul etmekte. ilerde bu dertlerime gülme ihtimalim olduğunu düşünüyorum. "o zaman niye yaşıyorum lan ben bunları!?" diyerek kızıyorum kendime. sonra ilerde gülmek için sebep çıkacağını düşünüyorum. "yaşayalım bakalım..." diyorum.

yaz aylarını çok özlüyorum lan. yaz gecelerini... kış mevsimi küçüklüğümden beri sevemediğim bir mevsimdir. ama yaz mevsimi öyle mi azizim?.. değil valla. hele yaz geceleri yok mu... bayılıyorum yaz gecelerine.

dışarda bir sürü insan var. hiçbiriyle konuşmak istemiyorum. ama öyle bir yazmak istiyorum ki... işte yine sözlük yazarlarının itirafları başlığı geliyor aklıma. o başlığa yazıyorum.

neyse.
vakti zamanında hoşlandığım kız iş çıkışı otobüs durağına gelene kadar binebileceğim 3 tane otobüse binmeyip kızın durağa gelmesini beklemişliğim vardır.
sürekli adı geçen cool adam kim bilmiyorum.hiçte merak etmedim.
şuanda tatile giden oda arkadaşımın nutelasını plastik bir kaşıkla bitirdim.Görünce çok pis kızacak biliyorum.
ayakkabılarımı çıkarırken bağcıklarını çözmüyorum sözlük. sonradan bin bir küfür ederek giymek için çözüp öyle bağlıyorum. hazırı olanı tüketme isteğim ve aceleci oluşumdan kaynaklanıyor evet ama kötü be sözlük o botları çözüp çözüp bağlamak.
ayak tirnaklarimi yiyorum. koltuk alti killarimla kazak örmek en büyük hayalim. dislerimin arasini zaten onlarla temizliyorum.

saygilar.
o kadar güzel biriydi ki sözlük anlatamam. arkadaslarla gittiğimiz bir partide dikkatimi çekmişti. ev arkadasımın bir arkadası olmasına rağmen ilk defa görmüştüm. ağırlığımdan ödün vermedim hiç ayıp etmeyeyim diye. işin garibi o gece bizde kalacaklardı, ilk günden açılmak olmaz diye ağırdan aldım iki hafta boyunca irtibatı sürdürüp teklif ettim. hemde iki hafta önce bir kıza şu şekilde teklif edeceksin deseler, bana hadi lan ordan dedirtecek bi organizasyon ile yaptım bu işi. çiçek böcek olayına bile girdim, yetmedi mumlar yaktırdım teklif ederken. en romantik şarkılaran çaldırdım arka fonda. bunların hepsi beklemediği bi anda benim hiç görmediğim, girmediğim odasında olmuştu. kabul etmişti... o kadar sevinmiştim ki o anda, tarif edilecek gibi bir sevinç değildi bu. ama ilk buluşmamızda garip bir hisse kapıldım. sanki onun haricinde ki tüm kızlara ihanet etmişim gibi hissediyordum. eğlencesine ya da laf olsun diye söylediğim birşey değil bu, ciddi ciddi suçluluk duygusu yaşıyordum. neyse ki ayrıldı çok uzun sürdürmeden ilişkiyi, hatta çok fazla birşey paylaşmadan. suçluluğun yerini özür dilemiş bir çocuğun mahcubiyeti aldı şimdi içimde.
ibrahim tatlısesnin yalnızım adlı parçası beni feci halde etkiliyor.
sebebini ben de bilmiyorum sözlük.
ama celb ediyor beni sebepsiz, nedensiz, anlamıyorum.

(bkz: o eski halimden eser yok şimdi)
şu dünyada insan olacağıma sokak köşesinde elektrik direği olsaydım kendimi daha çok işe yarar hissederdim. insanın elinden hiç mi bir iş gelmez? patates çuvalı gibiyim lan. böyle gereksiz ergen triplerine falan giriyorum bazen. he bir de lan demeyi çok seviyorum lan. valla.
internetin dns ayarı bozuldu ve ben yapamadım diye sinirden gidip kasanın arkasından çıkıp modeme bağlanan kabloyu makasla kestim biraz önce. allahtan iki bilgisayar var yoksa bu itirafı yapamazdım şuanda.
hayatımın en büyük hayal kırıklığını nasıl dünyaya geldiğimi öğrenince yaşadım. yedi-sekiz yaşlarında olmalıydım. hatta dokuz falan da olabilir. saff! dediğinizi duyar gibiyim ama ne yapayım, o konularda ofsayttım. neyse bir arkadaşım tarafından bana nasıl dünyaya geldiğim anlatılınca benim için en temiz, en önemli insanlar olan annemle babam gözümden düştü, dünyam karardı, onlar nasıl böyle ayıp bir şey yaparlardı? çocukluk aklı işte. olayın şokunda kaldım uzun süre. oysa ben kötü kadınların ya da sapık erkeklerin seviştiğini zannediyordum. anneyle baba evlenirdi, onlar ne zaman çocuk isterse tanrı, kadının karnına çocuğu koyardı. farkındayım işin bilimsel bir yönü yok ama saflık işte naparsın... şimdi her şeyin farkındayım tabi. annemi de babamı da kendimi de çok seviyorum.
(bkz: serada büyümek)
üstad dedi ki :

birine aşık olduğunuz, onu sevdiğinizde onda görmüş ve sevmiş olduğunuz değerler sizde de olan değerlerdir.
siz onda kendinizin güzel tarafınızı gördüğünüz için sever yada aşık olursunuz ona dedi.
Sözlükteki, hatta sadece sözlükteki değil, her ortamda, her yerdeki pkk sempatizanlarını ya da militanlarını sikip sikip öldürmek istiyorum sözlük. Sikerek mi yoksa başka bir yöntemle mi öldürmek istiyorum çok emin değilim. Ucuz bir provakasyon olsun, karmam artsın diye de yazmıyorum. Gerçekten istiyorum bunu. Midesizlik evet. Haklısın. istiyorum sözlük. Elimde değil. Affet beni.
hiç sözlük okuyan yok çevremde. ben de arada dayanamayıp alıntıdır demeden burdaki esprileri yapıyorum.

(bkz: pişman değilim yine olsa yine yaparım)
banyo sonrası saçımı tararken hep aynı şarkıyı dinliyorum. bazen şarkıyı bir kaç defa dinlediğim oluyor. bunca zamandır, sayısını bilmediğim kadar çok dinlediğim bu şarkıyı ezberleyemedim hala. asıl itiraf bu ya, şarkıyı ezberlemek istemiyorum. sanki ezberlesem sevdiğim bu şarkıdan vazgeçeceğim ve başka bir şarkı arayışına girecekmişim gibi geliyor. obsesifliğim bu konuda da hayli tutarlı.
hayat da böyle değil mi zaten? hani sevdiğiniz ve vazgeçmek istemediğiniz şeyler için yapmayacağınız iş yoktur, ya da yapabilecekken sırf ondan mahrum kalmamak için kendinizi boşluğa bırakışınız. bunlar oluyor, bazen hiç olmuyor. ama hepsi, bilinçli ve istekli. bunu biliyorsanız ve farkındaysanız kafi.
itiraf ediyorum hergün onlarca sevmediğim insana sahte gülücük atmak zorunda kalıyorum.
itiraf ediyorum '' sözlükte abim olduğu için rahat, rahat entry giremiyorum '' .*
bu başlığa bir itirafta bulunmak istiyorum ama aklıma bişey gelmiyor.
2009 yılına girilen yılbaşı gecesi, dorockta kırmızı elbise siyah tayt ve kırmızı topuklu ayakkabılarıyla "bu kim lan?" bakışlarına maruz kalan kız bendim. hatta itiraf ediyorum gecenin ilerleyen saatlerinde noel baba şapkası da taktım.
* hala bir öküze aşığım. :(
sözlük yazarlarının bazen kendilerine bile itiraf edemedikleri şeyleri, gelip burda açıklayarak sözlüğü bir can, bir dost bilmeleridir.
misal ben itiraf etmeliyim ki;
bu ülkede yaşamaktan çok sıkıldım. evet memleketim ama hep başka, hep bir başka' olan memleketim. seni biraz özlesem iyi olacak galiba....
yarın paraşütümü de alıp gidecem buralardan.

edit: sakla bu sırrımı olur mu ? olur.