bugün

yaklaşık 7 dakika önce kuzenlerle dolu olan odada çok pis osurdum. "kim osurdu" sorusuna da "kokuyu ilk alan osurmuştur" cevabını verdim.
evde kimse yok ve korkuyorum. neden bilmiyorum ama çocuksu bir korku. televizyonda da canlı bir tek popstar alaturka var. onu izliyorum.
ailemden gizli okyanus asiri bir ulkede evlendim. ama bir ara turkce bilmeyen kocam beni polis emeklesi babamdan isteyecek. oy oy oy!

1.5 yil sonra gelen nerden nereye editi: her sey yolunda babam sagolsun cikartip vurmadi bizi oyle ki bebek bile bekliyoruz.
biraz önce sokakta bir arabanın alarmı öttü ve akabinde ' gereksiz yere öten oto alarmı ' başlığı ile karşı karşıya geldim.
artık beni daha iyi anladığını hissediyorum sözlük.
istasyon ve araçlarda olabilecek hırsızlık olaylarına karşı dikkatli olmak istiyorum.
inenlere öncelik tanımak istiyorum.
dengesiz bir insanım ben be sözlük...
sırf itiraf yazmak olmak için de yazmıyorum bunu...
ne biliyim, konuşamıyorum bunu kimseyle, yazıp rahatlamak istedim sadece...
dengesiz ve saçma bir insanım ben ve çoğu kez yaptığım şeylere anlam veremiyorum...
sevgilimin beni sevdiğini bildiğim halde gereksiz kuruntular yapıyor ve onu üzüyorum ve onu üzdükçe bende üzülüyorum, ne biliyim, çok şey mi istiyorum acaba, ben onu seviyorum ve onun da beni sorgulamadan sadece sevmesini istiyorum, gereksiz oyunlar oynamadan, tamamen dürüst ve safça...bilmiyorum...
yazdım... rahatladım...
buradan murat adlı arkadaşım benim bu yazdığımı okuyacaksa; kendisine özrümü bildireyim en başta.murat, senin doğumgünün vardı hatırlar mısın? 5 mayısta. hani ben gelememiştim, daha doğrusu iğrenç bir bahne öte sürmüştüm. ben senin doğum gününü 4 mayıs diye biliyordum demiştim ya(mazerete bak!). 5 mayıs olduğunu eşşekler gibi biliyordum. o gün kızla buluşacaktım murat. bu yüzden sattım seni. tabi kızla buluştum diyemedim. bu yalanı attım. kusura bakma artık. bir daha ki sefere söz ordayım, hediyen bile hazır!
tüm samimiyetimle içimi döktüğüm, sırlarımı paylaştığım insanların ufak bir tartışma yaşandığında 'yalan söylüyorsun' demesi beni çok üzüyor. yemin etmem bile işe yaramıyor. o zaman sorgulamaya başlıyorum eski günleri 'acaba o benim kadar samimi değilmiydi ki bana inanmıyor?' diye.
sözlük rüyamda cem garipoğlunu gördüm. itiraf ediyorum uyanınca çok korktum.

kendisi ameliyat olarak yüzünü değiştirmiş ve balıkesire yerleşmiş. *. polisler, fbı, jandarma, herkes bunu ararken bu benim çalıştığım markete alışverişe geliyor. onu bir tek ben tanıyorum. diğer çalışanlara gösteriyorum ancak onlar onun olmadığını söylüyorlar. şahıs yanıma yaklaşarak kolumu sıkıyor ve eğer birine söylersen seni öldürürm diyor. sonra araya birşeyler giriyor ve bu kişi msn *den başlıyor beni tehdit etmeye. sürekli sakın kimseye söyleme, beni gördüğünü kimseye anlatma yoksa sonun çok kötü olur diyor. birgün yine ben marketteyken yanıma geliyor. ben hindistan cevizi satıyormuşum. bu yanıma gelerek tüm hindistan cevizlerini sağa sola saçıp gidioyr. arkasından bağırıyorum polislere yakalayın o c.g diye ancak polisler markette olay çıkardığım için alıp beni götürüyorlar.

off be sözlük aceyip korktum. aceba bunlar bir işaret mi

balıkesir
hindistan cevizleri
market

???
sanırım az önce sözlükteki ilk ayarımı aldım. üzgünüm sözlük. o entryi birine sinirlendiğimden yazmıştım. ühühü çok kötü oldum. *
sigarasız bir hayat sürmem mümkün değil. bırakırsam ya komada gibi tepkisiz olucam ya da saldırgan biri. ortası yok bunun. zaten hayatımda hiçbir şeyin ortasında olamadım. hep uçlarda. bir şey ya var ya da yok. ortada olan, iki tarafa da gülücük atan insanlara hep imreniyorum. onlar yavşak sayılsalar da mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar ne güzel işte. tüm ihtiyaçlarını iki taraftan da karşılıyorlar. off asla böyle olamayacağım.

sigara. kesinlikle.
itiraf ediyorum lan az önce: 'şimdi hayvan gibi bi entry giricem lan' diyip t-shirtü bihter'in üstüne doğru giden bir kıvanç tatlıtığ havasında çıkartıp bir de sigara yaktım. neden böyle bi arayış içine girdim bilmiyorum ama beşinci sigaramı içiyorum şuan bi sik yok hala..
itiraf ediyorum sozluk, sabah buzdolabilinin kapagini acik unuttum ve bunu bir kac saat once farkettim. hemen, turbo sogutma dugmesine basip -24 dereceye ayarladim ve alarmini susturdum. su an -12 derecede ve olagan calisma isisinin 6 derece uzerinde. neyse ki ailem henuz eve donmedi, umarim donene kadar -18 e ulasir.
başkalarının hayatına müdahale eden insanlara çok kızıyorum.
dolapta kalan son birayı aşırdım. sabah 1 haftanın sonrasında benimle muhattap olunabilir. *
çok kötü birşey yaptım ve etrafımdakilere+ sevgilime çok kötü bi ibnelik yaptım..sevgilimin en yakın arkadaşı hakkında söylediklerini sevgilime sinirlenip en yakın arkadaşına anlattım.artık bir sevgilim yok ve arkadaşlarım bana artık hiç güvenmiyor ve çoğu benle konuşmuyor..çocukluk yıllarıma dönmüş gibiyim çünkü tam bi çocukluk oldu bu.
hiç umrumda değil gibi görünüyorum ama aslında depresyondayım sürekli ağlıyorum ve üzülüyorum be sözlük. onları aslında seviyorum..aslında o'na hala aşığım ama olmuyor be sözlük grur denen bişey var.
kimlik çatışması yaşıyorum. candan erçetin' den ben kimim parçasını fon müziği olarak koyuyor ve başlıyorum çalmaya..

önce bir kız arkadaşım the o.c den tanınan adam brody' e benzetti:

+ fenil sen seth cohen* a benziyosun.
- nerem benziyo kız?
+ ya hem fiziksel olarak hem de hareketlerin. uzun boylusun saç rengin koyu, hafif ince ama yapılısın. bilmiyorum hareketlerin de benziyo işte konuşmaların falan..
- sağol esincim bilmiyodum.**

sonra başka bi gün başka bi kızarkadaşım:

+ aşguuuuumm.
- efendim canım.
+ ya seni kime benzetiyorum biliyo musun?
- nerden bileyim bitanem söyle bakalım kime?
+ superman.
- yok devenin ayağı.* nerem benziyo kız? rüyanda uçarken mi gördün beni?
+ hayır gözlük kullanıyosun ya? işte o zaman tam süzme böyle bi şeye benzemiyosun.
- pek hayırlı bi yere gitmiyo bunun sonu.
+ dur ama bi ya. gözlük çıkıyo sonra karizma geliyo filan ses tonun da kalın.
- gözlüğüm varken de kalın.*
+ ne biliyim öyle işte.

yine bi gün bölümden arkadaş:

+ hacı naber ya?
- iyilik kanka bildiğin gibi nolsun. seni sormalı?
+ ya hacı sen var ya?
- varım evet he kanka söyle?*
+ fena harry potter' a benziyorsun.
- oğlum türkiye' de zilyon tane gözlük takan adam var. git birine bulaş ben niye benziyorum la?*
+ oğlum gözlüklüsün beyazsın ya.
- hadi saçmalamayı bırak sınav başlıcak birazdan a3 lazımsa alalım da çıkalım bir an evvel. yer kapcaz daa olum..

basket oynarken gittiğimiz yerin çocuklarından biri yaklaşıp:
+ abi.
- efendim abicim.
+ abi bişi sölicem sana.
- topunuzu attım az önce niye geliyosun yine ama. daha sonra gelin abicim hadi.
+ abi sen filmlerdeki yabancılara benziyosun.
- yabancılara benziyorum. tamam abicim hadi bu maç bitsin seninle de oynıcam biraz.**
başka bi gün bölümden başka bir arkadaş:

+ ..kanka onu bunu bırak da şu örümcekadam' ın filminde oynayan eleman var ya.
- tobey maguire? noldu olum ona?
+ bilmiyom adını neyse ne. ona benziyosun sen.
- el insaf lan. adam kısa boylu, renkli gözlü ve amerikalı. nerem benziyo ona?*
+ olum tipin benziyo işte. yüz hatların oval filan tenin beyaz bi de.
- fazla film izleme bu aralar. ekremleştin iyice.*
dıdısının dıdısının dıdısı:

+ senin oğlan film artizlerine benziyo kız fatoş. plajda bi soyundu da bi de boylu poslu dimdik maaşallah. aslan gibi delikanlı. **
- eksik olmayın nesrin hanım. ya akşamki kına için kuaföre..

başka bir arkadaş:

+ kanka sen ingilizlere benziyosun?
- oğlum bsg. kaşım kara gözüm kara. nerem benziyo lan?
+ benziyosun işte.*
- valla lan. şu the bank job daki kumral adam var ya..

taksici amca:

+ hello sir. where is destination?
- ne sörü amca sür ya. türküm ben ayıp ediyon.
+ ne biliyim evladım kafa mı kaldı sabahtan beri? neresiydi?
- dörtlevent..

bunlar aklıma gelenler. temin ediyorum ki çok daha fazlasını çok daha çeşitli kişilerden duydum. tanıdığım - tanımadığım insanlardan..bazıları kekeleyip ''yaa seni birine benzetiyorum fenil ama çıkaramadım şu an aklıma gelince söylicem'' diyorlar sadece. kafayı yiyecektim bi ara. ben o muyum bu muydum ona mı benziyorum? işin kolayı artık takmıyorum. derler ya insan insana benzer. ben çok insana benzetiliyorum diye çok insana mı benziyorum?

bence değil ama demek ki farklı görüyorlar ki çeşitli benzetmelere tabii tutuyorlar. anlaması zor evet ama bu şekilde anlam yüklemesi daha kolay.
diyalog yazamıyorum. yazabilenlerin bana işin sırrını anlatmasını istiyorum ama hiç iyi diyalog yazarı da görmedim bu sözlükte. düşünüyorum; acaba bunu yaparken kendi kendilerine mi konuşuyorlar? hani şizofrenler gibi. çok tuhaf.
sözlük 16 yaşında olduğumu sanıyordum ama gün itibariyle tam olarak 15.24 yaşındaymışım ben.

kendi imkanlarıyla tenis oynamaya çalışan* ve hiçbir turnuvayı kaçırmayan bir tenis aşığıyım. şimdi kardeşim transformers'ın başından kalkmıyor. ben iyi bilirim. eurosport'ta az maçını izlemedim agassi'nin. az sormadım babama "niye filelerin yanında hep mercedes şeyi var?" veya "niye kel bu adam?" diye. benim küçüklüğümde novak djokovic gibi adamlar da yoktu. tam ergenlik triplerimin ortasında rastlamış olduğumdan olsa gerek, "nerden çıktı lan bu pezo?" diye düşünmüştüm onun hakkında. şimdi çok severim novakçığımı.

ne bileyim. şimdi acayip garip geliyor bana biliyor musun? us open 2009. andre agassi yok. steffi graf veya pete sampras, martina hingis de yok. işin kötüsü... artık bu turnuvada jelena jankovic bile yok. ana ivanovic, elena dementieva, maria sharapova, andy roddick, tommy haas...

yok, gitmiş. evet güzel şey tenis. ama benden 4 yaş büyük, aynı ortamda bulunsam "naber lan?" diyeceğim insanların böylesine önemli yerlere gelebilmiş olmaları beni çok üzüyor sözlük. derdim kendimle, onlar yükselsinler; ne güzel... ben aylardır mailime cevap alamadığım tenis hocalarına, tenis kurslarına kızıyorum. bu kadar mı değerliydi ülkenizde?

kendimi aptal hissediyorum sözlük.
üç gün boyunca yokum sözlük.
toros dağlarına safari yapmaya gidiyorum.
sağ salim dönecem inşallah.
ölürsem kabrime gelmeyin, düşünmeniz yeterli; gönüller bir olsun yeter.
(bkz: kib)
girdiğim sitelerde, farklı farklı üyelik şifrelerim var, ve bunların hepsi aklımda. en önemli şifre ise aklımdan çıkmış. otomasyon şifremi hatırlamıyorum ve birkaç gün sonra ders kaydı yapacam. o şifrenin yenisini almak da kolay değil. neden bu kadar sorumsuzum, anlamıyorum.
etrafımda çok sayıda ucuzcu insan var sözlük. bu insanların tek gayelerinin ortalıkta gezinip, ne kadar ucuza yaşadıklarını anlatarak insanlara kendilerini enayi hissetirmek olduğunu düşünüyorum. hatta zaman zaman aklıma, ahşap derme çatma barakalarda yaşayıp, "ohoooo, çok kira veriyomuşsunuz, bizimki ucuz valla" diyebilecekleri aklıma geliyor. hani gidip şimdi desem "oğlum ayda 15 tl, kira + yakıt süper lüks ev buldum", ucuzcunun gelip "harbi mi? oha çok pahalıymış biz 1 tl ye bulduk" diyebileceğinden şüphe ediyorum. bu insanları anlayamıyorum sözlük. ama beni yanlış anlama. ekonomik durumları sınırlı insanlar değiller. dar gelirli insanlar olsalar yadırgamam, zaten dar gelirli insan ucuzcu gösterişi yapmaz. bahsettiğim ucuzcular bir dizüstü bilgisayar için 1700 tl nakit parayı anında cebinden çıkarıp verebilen insanlar.

böyleyken böyle sözlük, tespitlerimi aktarayım dedim. gitmeden de ucuzcuya sesleniyorum; sevmiyorum lan seni, seni ve o gerizekalı, hayatı bilen kurnaz adam tavırlarını. olaydaki tezatlık ise senin çevrendeki insanların yüzde doksanından daha fazla para harcıyor olman.

iftara da 8 buçuk saat var. peeeeh. neyse sözlükçüm, öptüm gözlerinden, kal sağlıcakla.
her ne kadar özlemedim, sevmiyorum, o beni aslında hiç sevmedi desem de kendi kendimi telkin etmeye çalışsam da çocuk gibi o kadar çok özledim ki içim yanıyor, paramparça oluyorum düşündükçe .özledim, çok ama çok özledim bizi.
(bkz: sevgiliyle kavga ederken aniden dudağa yapışmak)

sırf bunu yapabilmek için en kısa zamanda sevgilimle kavga edeceğim sözlük. bildiğin kavga çıkaracağım ve sonrası.. *
çok güzel lan.