bugün

sözlük dinle beni, sar beni, sarmala ben, sev beni. çok ihtiyacım var sözlük. insanlar * beni anlamıyor galiba ya.şevkat istiyorum, biri bana sarılsın istiyorum. annemi istiyorum sözlük.
- kırmızı arabalari kulanan sarisin hatunlara bitiyorum. hele bide dikatli dikatli yola bakip ta o ciddiyet...
- disardan bakildigimda siradanmis gibi gozukmek hosuma gidiyor.
- insanlari sasırtmayi seviyorum.
- yolda giderken sanki sahil kiyisi yada coldeymis gıbı etrafimda kimse yokmus gıbı yuruyorum.
- yeni tanistigim bir kizdan cok tatlisin lafini duydugumda içimden dedigim hadi l.n ordan lafini yuzune soleyemiyorum.
- hayatimda hiç birakmicagim 3 sey var; sevgilim, galatasaray ve rock.
- sozluge geyik yapmak için giriyorum.
- sozluk sana cok baglandım acik olan bilgisayarimda msn e baglanmadan sana baglaniyorum burayi seviyormuyum neyim anlamiyorum.
- sacmaliyorum.
son zamanlarda yufka yürekli bir insana dönüştüm. sözlükte sürekli artı oy veriyorum. hiç eksi vermiyorum. onun yerine "allahından bul" diyorum.
gözlerim dalınca beni sarsan, güya kendime getirten misafir meraklısı insanlara bir kafa koyasım var sözlük! hiçbiri dalıp giden gözlerimin oraya bakmadıklarını an-la-mı-yor!
silent hill gibi psikolojik gerilim temalı oyunları oynayamıyorum. sadece bununla da kalmıyorum oynayan birini de izleyemiyorum.

bir başka örnek oyun için;
(bkz: clock tower)
tombik doner getiren kuryenin 5 ytl abicim demesiyle ona bir gommek istedim itiraf ediyorum.
- az önce bi otobüste gördüm kendimi: aval aval yukarıya bakıyodum. gerçekten de öyleyim galiba yaşarken. hep yanlış bi yere dalıp giden aval bi adam.

- soldan-sağa üçüncüyle başlarım hep, ya da beşinciyle.. hep zeki biri olduğumu düşünmeme rağmen bulmacaya başlayıp sıradan takır takır çözememem soruları: şaka gibi!

- a4 tech marka kameraya bayılıyorum. bizim evde de vardı ve gerçekten kaliteli. şuanda yazdığım cafede de onu görmek haklı bi gurur yaşattı bana*

- Klavyeme hala nasıl bira dökülmedi anlayamıyorum. Soktumun gerçekliğiyle tüm bağlarım kopmuş. Bilgisayar ortamındaki tek sağlıklı ilişkim de mayın tarlasıyla sınırlı* Hatalarımdan ders almıyorum.. Ve hatta mayın tarlasında bile. 'Bu oyunu yeniden başlatmak ister misiniz?' sorusuna 'Hayır'ı yapıştırıyorum düşünmeden* inadına yanmak galiba daha iyi.

- Otobüs yolculuklarında, sıkışmaktan tırsıyorum. Çoğu zaman hiç bişi içmeden tamamlıyorum yolculukları. Piyangodan biri çıkar da otobüsü benzin istasyonuna sokarsa bunu kar biliyorum, mutlaka tuvalete gidiyorum. Bu durum beni bildiğin mutlu ediyo. bi çok şey beni mutlu edemezken, böyle küçük bişi mutlu ediyor beni. Ve küçük şeylerden mutlu olan insanlardan nefret ediyorum.

- insan psikolojisi ve savunma mekanizmalarına şaşırıyorum. Bence Allah, en çok bu durumlarla ilgilendi, bizi yaratırken. Bu kadar yetersiz insanlar, kendilerini bu denli nimetten saydıkça ve buna yürekten inandıkça Allaha inanasım geliyo. Orda mısın? Helal aga..
`word 2003'ün, Allah kelimesini otomatik olarak büyük harfle başlatmasını, paragraf itibariyle keşfediyorum. Microsoft, sana ne benim inancımdan? Ama size de helal Bill Gates ve mühendisler. Ama yine de çuvalladılar: 3 satır üstteki 'helal aga' cümlesinde aga, Allah yerine kullanılmıştı* ama küçük harf. Geri aldım övgümü!

- insanların da 5000 bakımlarının olması gerektiğine inanıyorum. Mekânlar değişiyor, içimdeki huzursuzluk inatla baki, mevcudiyeti konusunda. Ben de mevcudiyetini, kendime armağan edip, öğünüyorum..

- Ankarayı sevmiyorum ama alıştım buraya. Nerde bi insan varsa ki sevmediği birine ya da bir şeye alışsın; bence o şerefsizin, götün biridir. ibne gibi puşt gibi bişidir.

- Birinden bi kere samimiyetsiz bi davranış gördüğümde ya da ihtiyacım varken yalnız bırakıldığımda çok bozuluyorum. Dönüşü nerdeyse imkansız, o kadar diyim ben sana. Kinci miyim neyim lan? O halde bana gelsin: kinci pezevenk!

- keyif verici maddelerdeki, keyfi veren maddeleri çözmek için kullandım hepsini. suç biraz da türk dil kurumuna aitti. bence!

- ulan bi oyun oynayalım dedik(popmundo) onda bile depresyona girip hastaneye kaldırıldım ya ben daha bişi demiyorum kendime..

- nuri bilge ceylanın isminde bi yanlışlık var hafız! o ne öyle nuri bilge ceylan! yok yok böylesi daha iyi: nure bilgi ceylan! hep böyle diyesim geliyo adama! sanki gece gündüz birlikteyiz de aq! laf işte. 'nureee! bi çay koy da içelim hacı ya!'

- yetersiz insanlarla muhattap olmaktan sıkılırım. katlanmaktan, tahammül etmekten tiksinirim. hayat zorluyo insanı. bu konuda resmen diretiyo allahsız. 'madem inatçısın solcuları birleştir de göreyim' diyesim geliyo hayata, gani müjde tiksinçliğiyle.

- etrafımdakileri devamlı üzdüğümü, onlara acı verdiğimi, hayatlarına lanet bulaştırdığımı düşünürüm. düşünüp düşünüp bunu saplantı haline getirdim. ya kendimi çok önemsiyorum ya da hakkaten ben de bi bokluk var.

- küçükken sık sık gösterilen şimdiyse herkesin unuttuğu bi film vardı: 'üç meksikalı'. bunlar normalde artizdi ama bi meksika köyüne gidip sakarca kahramanlıklar yaparak köyün umudu olurlardı. o filme bayılırdım ve biticek sonra bi daha kim bilir ne zaman izleyebilicem diye üzülürdüm, filmden bi bok anlamazdım.*
- seccadelerdeki minareleri allah sanıp fısıldaşırdım onlarla. bulutların üzerine atlayıp yürüyebileceğime inanırdım..

- bi kutuya tıkıştırdım hayatı; pandora koydular adını.. içinden hep kötülük çıkıyo..

- karıncalardan nefret ediyorum ve çalışkan olduklarına inanmıyorum. hani abi bu cins çok çalışkandı? hani şu sanatçı arkadaş şarkı söylerken, yatarken bunlar çalışıyordu? eee nerdeler? kışın tek karınca göreniniz var mı? ya ben göremiyorum ya da bunlar yatışa geçti. bi mevsim çalışıp, diğerlerinde yatana çalışkan mı derler stokçu mu?

not: bu yazıyı sonun kadar okuduysan sen de boş beleş bi adamsın. bence bi uzmandan yardım al en kısa zamanda!
itiraf ediyorum sözlük, biraz önce buraya bir itirafımı yazacakken unuttum. şimdi hatırlayamıyorum. kahrolası unutkanlık ömrümü yedin!
şimdi hatırladığım itirafı yazmanın vaktidir. evet 10 küsur yaşındaki yeğenimin facebook ekleme talebini görünce utandım kendimden, ve facebook hesabımı kapattım. şimdi ona harcayacağım vaktimi sözlükle sevişerek harcıyorum. başlık başlık dolaşıyoruz. çok mutlu değiliz belki ama elbet alışacağız birbirimize...
bunu yazarken çok zorlanıyorum ama artık itiraf edip Allah'ın bildiğin kuldan saklamamk gerekir diye düşünüyorum. itirafa gelince bir yerlerde arkadaş arasında duyduğum muhabbette dünyanın en iyi yapımıdır lan o! şeklindeki övgüden sonra "russian institute" indirmeye çalıştım bir gece. ama indiremedim. yarıda kesildi ben de bıraktım öylece yarım dosyayı. ev arkadaşlarım görüp dalga geçtiler. bunu yaptığıma mı, yarım bıraktığıma mı üzülüyorum orası da tartışılır.*
itiraf ediyorum ki bugün 19 mart 2009 galatasaray hamburger sv maci için galatasaray yenilir diyen arkadaşıma kafa göz daldım. it şimdi pişman, akıllandı, yola geldi.
bu aralar herşeye küfredesim var. çok kızgınım ve çok kırgınım sözlük. yaşadıklarımı bana yaşattıranlara karşı öfkeliyim. bu aralar herkese siktirin gidin diyesim var sözlük. en azından içimden diyorum.
bugün girdiğim sınavda yanımdaki arkadaştan asistanın gözünün içine baka baka tüm soruları aldım. aynen kendi kağıdıma yazdım. pişman değilim yine olsa yine yaparım.
eğitim hayatımın 17 inci yılındayım. not ezberlemekten bıktım. 1 haftada unuttuğum şeyleri ezberlemekten sıkıldığım için artık işi oluruna bıraktım.
uzun zamandır ıslatamadım, saçımı.

400 lira gelince doğalgaz faturası..
Galatasaray maçlarına ne zaman cenabet gittiysem kaybediyoruz ama ne zaman abdest alıp maç içinde dua ettiysem kazanıyoruz.

bu gün cenabet olmamama rağmen tam 2 kere abdest aldım. sanırım kazanmayı çok istiyorum.
gorunce,sesını duyunca.......hala anlamadıgım seyler hıssedebılıyorum.unutamıyorum,nefret etmek ıstemıyorum...
sözlüğe üye olurken yaşını yükseltmek ve ayrıca yapılacak olan zirvelere katılmamak için doğu tarafındaki illeri yazmak.
şuan ağlıyorum. (bkz: 19 mart 2009 galatasaray hamburger sv maçı)
aşk romanlarından nefret ediyorum, sıkılıyorum okurken, afakanlar basıyor, ahmet ümit okurken bile daha çok doluyor gözlerim.
aklım 3 gündür acayip karışık. bunu neden daha önce farkedemediğim için kendimi küfürler savuruyorum. sorun ne mi? dinle hele bi,

bu nasa var ya, hubble teleskobu falan. bize onlarca fotoğraf gösteriyor; işte bu patlama sayesinde oluşan gaz bulutunun dünyamıza uzaklığı ikibin ışık yılı, x123zeyna22amazon kod adlı 1 milyon ışık yılı uzaklıktaki yıldızın yörüngesindeki değişimler toz fırtınalarına yol açtı, bla, bıdı, bıdı, bla.

tamam hacım buraya kadar herşey güzel bize harika olaylar anlatıyorsunuz, evren, gezegenler bunlar müthiş konular.

peki ışık yılı nedir, 300 000 km/saat ile bır yılda kat edilebilen mesafe. peki bu fotoğraftır, görüntülemedir, bunlar ne olayı; ışık ve optik.

o zaman biz bu gezegenlerde olan olayları o gezegene olan uzaklığımız kadar geriden mi takip ediyoruz? yani 2000 ışık yılı uzaklıkta olan bir yıldızda oluşan patlamanın görüntüsünün bize varması - ışık, ışık hızında hareket ettiğinden- 2000 ışık yılı sürmesi gerekmez mi? neden siz bunlar dün olmuş gibi anlatıyorsunuz? yeter be üstat, el insaf yani.

evet abi bu adamlar kafamı çok karıştırıyor. pılımı pırtımı çekiyorum bu işlerden.

edit: aramızda nasa çalışanları var.
performansımı kaybettim sözlük ve yazmak istediğim katılmak istediğim halde bazen saatlerce sözlükte kalıyor; sadece okuyorum. neden rahat rahat yazamıyorum sözlük?
üniversite ücüncü sinifta markete sigara almaya gitmistim ve marketle aramda gecen dialogu itiraf ediyorum:

(ben-) (market+)

- kisa marlboro verebilir misiniz?

+ tabiki buyurun (20 milyon uzatilir) bozuk yokmuydu?

- yok.

+ bizde de yok, sigara veremeyecegim kusura bakmayiniz.

- ya o zaman kisa 2000 verin.

+ git lan surdan.

edit: itiraf ediyorum: bakkal ,sütcü,terzi ve ben aramizda igrenc bir iliski yasiyoruz.
bugün farkettim de, biri bana "seni özledim" demeyeli uzun zaman geçmiş. telefonda konuşan birinden duydum sokakta, seni özledim diyodu karşıdakine, duygulandım be sözlük... *
salim 'in alo şarkısını dinlemekten sıkılmıyorum.
yine yalan söyledim.
bir de kafamda kurguladığım şeyleri, hayal ettiklerimi uyuyup uyandıktan sonra gerçekmiş zannediyorum. *****
güncel Önemli Başlıklar