ben daha doğmadan önce ismim düşünülüp bir kenara yazılmış. annemin en sevdiği isimmiş, eğer kızım olursa kesin bu ismi vereceğim demiş. yıllar geçti annem ismimin anlamını öğrenemedi, elim klavye tutmaya başlayınca google da aratıp öğrenmiştim. çölde kaybolanlara yol gösteren yıldızmış, aynı zamanda yıldız topluluğuna verilen isimmiş. bu kadar güzel bir anlamı olunca insan sevinmiyor değil ama reyonlarda püskevitlerin üzerinde görünce de hayal kırıklığı yaşıyorum bir nebze *
Biraz uzun ama anlatayım. Halam, evlenmiş ve eniştemin gorevi nedeniyle mus a gitmişler. o sıra annem bana hamileymiş. Babaannem halamı cok özluyomus. Bu arda biraz komik olcak ama halamın adı ozlem. Neyse sonra ben dogmusum. babaannem anneme ozlem koyalım demis. Annemde tamam deyince adım ozlem olmus. Saygılar.. Edit: zorunuza giden ne hayırdır. Ne bu eksiler?
abim 3.sınıftayken çocukluk aşkı bir kız varmış. beni de tip olarak ona benzetince onun ismini koycam diye tutturmuş. annemler de kabul etmiş. böylesine de saçma bi hikayedir efenim.
bir ay isimsiz kaldıktan sonra dört yaşındaki salak kuzenimin anasınıfındaki salak bir arkadaşının ismini önermesi ve bizimkilerinde çok mantıklı bulup kabul etmesi sonucu konuldu ismim. ilk çocuğun doğacak. bir dur bir düşün. erkek olursa şu, kız olur şu koyayım falan diye karar ver ne bileyim. böyle mantıksız iş mi olur?
mahallenin hocası benim adaşım yok demiş bizimkilerde niye adaşınız olmasın diye hocaya jest yapmışlar. Hiç özen göstermemişler zaten istenmeyen evlattım ben.
80'lerin sonunda galatasaray'da ve daha sonra da fenerbahçe'de oynayan ünlü bir sol beki çok sevdiği için dayım bu adı verelim demiş, annem ve babam da neden olmasın demiş.
Çok enteresan bir hikayem vardır bu konuda sizler ile paylaşmak isterim.
Şimdi şöyle oluyor yıl 1951 efsane şairimiz Nazım Hikmet RAN bugünkü rusya'ya o zaman ki sovyetler birliğine kaçmak için Trabzon'a gelmiş Bolu'dan gelen Nazım'ın tek amacı bir tekne ile beraber Karadeniz üzerinden Sovyetlere geçebilmekti. Neyse hoca bunu için Sürmene'de bir arkadaşı ile buluşur çok iyi tanımadığı bir arkadaşıymış bu. Arkadaşının adı eğer yanlış hatırlamıyorsam Yusuf olması gerekiyor ki değilse de ben hatırladığım gibi Yusuf diyeceğim rahmetliye.
Neyse Yusuf emice ile beraber benim adaş planlar yaptıktan sonra küçük bir balıkçı teknesi ile denizde yol almaya başlamışlar. Amaçları karadan fazla uzaklaşmadan Yusuf emicenin Batumdaki bir tanıdığına ulaşıp adaşın Sovyetler topraklarına ayak basmasını sağlamaktı nitekim de başarmışlar. Yusuf emiceden rivayet edilir ki o gün sanki Karadeniz Nazım gitmesin diye daha bir hırçın daha bir öfke doluymuş. Bir ara bizim Yusuf emmi korkmuş başaramayacaklar diye ama Nazım'ın gözlerine bakınca bütün korkusu yok olmuş ve çok etkilenmiş.
Artık Nazım'ın o kararlılığını gören Yusuf emminin hayatında gördüğü feyz aldığı ve hiç unutamayacağı tek insan olmuş Nazım. Tabi yıl 1991 olaydan tam kırk yıl sonra Yusuf emminin hikayesini oğlu dillendirirken bizim baba bunu duyar sonra gidip detaylı bir şekilde öğrenmek için Yusuf emminin oğlu ile konuşur ve o gün karar verir bir oğlum daha olursa adını Nazım koyacağım bende fazla bekletmeden teşrif etmişim dünyaya ve ismim Nazım oluvermiş.
Vesselam hikaye güzel ve doğru lakin ismimin Nazım olmasının nedeni bu değil çok sıradan bir hikaye olan dedemin adı olduğu için Nazım olmuş.