lise yıllarında çok hoşlandığım kız teklifimi kabul etmemişti bilindik ergen depresyonuna girmiştim. günlerce dinlenen duman '' her şeyi yak '' adlı parçanın da etkisiyle bir anda dolapta duran ''minoset'' adlı ağrı kesiciden 2 adet almak süretiyle intihar ettim.
aradan daha 30 saniye geçmeden yapılan hareketin dehşeti ile salon da televizyon seyretmekte olan peder bey in yanına gidip;
-baba ben intihar ettim!
+ne zaman?
-az önce, 2 tane ilaç içtim.
+ne içtin?
-minoset. baba galiba ölüyorum başım dönmeye başladı. anneme söyle '' onu çok sevi...''
+bi bok olmaz.git uyu
-!'^!%'&'^
ışığı görmek için çok bekledim. ışık mışık görünmedi. sabah kalktım. bi bok olmamıştı. kızı da zamanla unuttum gitti.
yanılmıyorsam 1994 yılbaşı gecesiydi. henüz 13 yaşında bir tıfıldım yani ! o zamanlar çok istediğim bir oyuncak ya da benzeri bir zımbırtı vardı. o kadar önemli bir bok değilmiş ki ne olduğunu hatırlamıyorum bile. baba yok, anne devlet memuru. maddiyat haliyle kısıtlı. ama ben o zımbırtıyı deli gibi istiyorum. annem de söz vermiş, yılbaşında hediye olarak alacak. sabırsızlıkla beklediğim bir yılbaşı gecesi yani.
yılbaşı akşamı, meyve, kola, meyve suyu ve çerezden oluşan ekipmanla tv seyrediyoruz. annem çıkarıp hediyelerimizi veriyor. paketi açınca bakıyorum ki, "edmondo de amicis" adlı yazarın "çocuk kalbi" adlı kitabı. beynimden vurulmuşa dönüyorum, çocuk kalbim fena kırılmış. kimseye bir şey de diyemiyorum.
eski bir ütümüz vardı çalışmayan. onun kablosunu kesip, bir kablosunu bir parmağıma, diğer kablosunu diğer parmağıma dolayıp takıyorum fişe. tabi geride "bana x'i bile almadınız, ölmek istiyorum, elveda" tarzında bir de veda mektubum var. lakin prize fişi takar takmaz öyle bir patlama oldu ki, havada uçtuğumu dahi sonradan farkettim. artık nasıl olduysa, ölmedim. elimde yanık bir fiş, parmağımda ufak bir kızarıklık, göğsümde kırık bir kalp öylece kalakaldım.
yılbaşı gecesi evimizde elektrik de yok artık. sadece bizde değil, aynı bloktaki 4 dairenin elektriği de yok. o yılbaşı gecesini biz de dahil 4 aileye elektriksiz yaşattım.
işin üzücü tarafı, kimsenin haberi olmadı bu teşebbüsümden. ki, o 4 dairede yaşayanlardan herhangi birine bu teşebbüsten bahsetmek, ayrı bir intihar teşebbüsü olurdu. o yıllarda yılbaşı gecesi elektrik olmaması, tv olmaması demek birebir zulüm demekti. ve bu zulmü yaşatanı yaşatmak caiz değildi.
ne günlerdi be. iyiki çarpılmamışım !
gerçekten değer verdiğim ve hayatımdaki bi çok şeyi onun için yönlendirdiğim ve değiştirdiğim kız arkadaşımdan skimdirik bi sebeple ayrılmamızdan sonra yaklaşık 1 ay boyunca yediğim yemekleri 1 günün 3 öğününe eşit kıldım. 2. ayında 1 haftanın 3 öğününe..
öss'den 2 ay önce yaşadığım bu ayrılık, bazılarınca en önemli olduğu düşünülen o iki ayda ben 10 dan fazla kilo vermiş, uyku düzenini bafileyip evin ücra bir köşesine koymuş, kendini şiire ve denemeye gömmüş, gün ışığı görmeyen, zorunda kalmadığı sürece odasından çıkmayan, telefonlarını kapalı tutan, insanlara kendiyle ilgili büyük yalanlar söyleyen, mide krampı nöbetleri geçiren birine dönüştüm. onun dışında gözlerimin altında asla geçmeyeceğinin farkına vardığım morluklar oluştu. kalbimde titremesine engel olamadığım kapakcıkların ve etrafımdan uzaklaştıramadığım dostcukların da farkına vardım. onsuz geçirdiğim 3 ay boyunca geleceğini hayalindekinden biraz uzakta çizmiş biri olarak hayata tüm kuvvetimle tutundum.
sonra geldi abi, yine gitti. e siktirsin gitsin afedersin.
intihara kalkışan biri... eğer ilgi çekmek istemiyorsa, gerçekten bunalmışsa zaten bunu dile getirmeyi sevmez, abi intihar ettim tadında yaşamaz hayatı. ha anlatıyorsa şayet, bilin ki en çok bileğini kesmiştir. kesik de damarı zaten teğet geçmiştir.
yurtta oda arkadaşının bir kutu* gripin içerek gerçekleştirdiği girişimde kalan teşebbüs. tırsıp anlatmıştır sonra da tıp fakültesi hastanesine götürüp sokmuşuzdur hortumu. ulan ben bi tanesini yutana kadar morarıyorum sen nasıl içtin o kadar şeyi.
öss zamanı sinirleri gevşeyen ve babası ile kavga eden arkadaşım gece biraları teker teker götürmüş, üstüne de 10 15 tane hap içmiş. ee yaş daha 18 ve eleman biraya yeni başlamış, haliyle dayanamadı ve kustu. bira , menemen ve haplar da beraberinde dışarı...
adam bitkin anlatırken biz gülmemek için zor tuttuk kendimizi.