diğer sınıf arkadaşlarının alay etmelerine sebebiyet veren aşktır. utangaç olan çocuğumuz yakından ilgilendiği, muhabbet ettiği kıza aşık olduğunu saklamaktadır. fakat bunu bir şekilde sezen sınıfın tembel cingöz öğrencisi hemen feveranı basar.
aliii duyguyu seviyoooo
aliii duyguyu seviyoooo
hemen kovalamaca başlar, üzerine fazla gidilen aşığımızın ağlaması işten bile değildir...
ilkokul 3.sınıftan sonra karamürsel'den istanbula geldim. 4. sınıfta Aylin isminde bi kız vardı sarışın mavi gözlü, zaten sınıftaki herkes anlamıstı benim ona olan ilgimi ama cocukluk iste platonik aşktan öteye gitmedi, 5. sınıfta da okuldan ayrılınca başlamadan biten bir aşk olarak kaldı bende.
Adı Okandı sözlük, masmavi gözleri vardı ve çok tatlıydı. 1. Sınıftan beri gözüm kimseyi görmüyodu 7. Sınıfa başka bir okulda başlamıştım o da gelmişti ve yine aynı sınıfa düşmüştük. Hiç unutmam resim atölyesinde aşkını ilan edip; Çıkar mısın benimle dedi ve ardından sanki evlenme teklif etmiş gibi düşünüp yarın söyleyebilirsin demişti. Ertesi gün hiçbir açıklama yapmadan direkt hayır dedim ve büyüsünü bozdum. Teklif falan etmemeliydi öylece sevmeliydim onu sözlük kendimce derslerde çaktırmadan onu izleyerek için için kıskanarak.
Sözlük seri eksi oy veren ibneyi duymuştum da başıma gelmemişti sağol.
-aa seçil hatırladın mı beni?
+hmm sürekli burnunu karıştıran sünepe değil misin sen?
-yok ben sana sürekli pandik atıp kaçıyodum şimdi hatırladın mı?
+böhüheheyy.
her ne kadar "burak"a daha çok ilgi duysa da, 3 yılımı yemiş ilkokul aşkımdır. o'nunla ilgili hatırladığım en iyi anı rotring kalemimi onunla bir günlüğüne değişmemdir. onun da pembe rotring çakması bi kalemi vardı. ****
* hayatımdaki en acıklı hikaye. baş kahraman. o zamanlardan psikolojimde alter ego oluşturan. durum ya da kimse.
yine ilkokul beşinci sınıf. okula adım attığım ilk andan itibaren, gözüme kestirdiğim sınıf arkadaşımla son paslaşmalarım. zira mezun olacağız. son şansım bu ve vakit nakit.
öğlen teneffüsünde yemekhanede yediğimiz berbat yemeğin tadı damağımızda sınıfımıza çıkıyoruz arkadaşlarımla. sınıf fena karışmış ama. sevdiğim çocuk e, kankası b ve yancıları uzaktan bakıp bakıp gülüyorlar. sırama doğru ilerlerken "ne gülüyorsunuz be?!" diye soruyorum. o "be" olmazsa olmaz zaten. pis pis gülerken "yok bir şey" diyorlar.
oturuyorum sırama. derse hazırlanabilmek babında dönemin modası ayakkabı biçimindeki kalemliğimi çantamdan çıkarttığım an e. ve b. üzerime atılıp kalemliğimi alıyor ve kaçıyorlar. anlam veremiyorum. peşlerinden koşuyorum ama yakalayamıyorum.
arka sıramda oturan o.'nun kalemiyle geçiriyorum dersi. teneffüste yanıma gelip "sana, karşı koyamayacağın bir teklifim var" dercesine bakıyor. "ne bakıyorsun?" diye soruyorum. "mezuniyette benimle dans edersen kalemliğini getiririm sana" diyor. salak. sanki o olmasa ben kalemliğimi alamayacağım. ama uğraşasım yok hiç. tamam, diyorum, git getir.
dediği gibi, kalemliğimi getiriyor. içerisinde tuhaf bir not: "sabah kahvaltı yapamıyorum çünkü seni düşünüyorum. öğlen yemek yiyemiyorum çünkü seni düşünüyorum. akşam yemek yiyemiyorum çünkü seni düşünüyorum. geceleri uyuyamıyorum, çünkü açım."
canlarım benim, çok romantik ve çok yaratıcılar. ama hangisinin yazdığını da merak etmiyor değilim hani. gidiyorum yanlarına ve soruyorum: "e., b., hanginiz yazdı bunu?" ses yok. mal mal gülmekle yetiniyorlar.
bir sonraki ders bir not düşüyor sırama, "ben yazdım. b."
aylar geçiyor. mezuniyetteyiz. o. ile dans etmiyorum tabii ki. b. yanıma geliyor sap sap otururken. şöyle bir diyalog yaşıyoruz
- sana bir şey itiraf edeyim mi?
- et.
- yazıyı ben yazmadım.
- e mi yazdı?
- evet.
- neden o zaman söylemedin?
- ben seni seviyorum çünkü.
- eşşooleşşek!
- !?!?!?!?!?!?
şaşırıyorum. ama o lafı etmek zorunda hissediyorum kendimi. çünkü b., yıllardır beklediğim anın içine etti. daha açılmadan kapattı kısmetimi. hatta tüm köprülerimi benden habersiz yaktı yıktı.
gidip e.'ye soruyorum. gülüyor. "gel dans edelim" diyor. hayatımda ilk kez bir erkekle dans ediyorum. son olacağından habersiz. en azından şimdilik. 11 sene olmuş ulan. her neyse.
şimdi bu kıssadan çıkartabileceğimiz hisseler nelerdir?
1. en iyi küçük kızın bile bir kaşarlık evresi vardır. (o.'yu "seninle dans edeceğim" diyerek kandırıp emellerime alet etmem, resmen kullanmam.)
2. iki dostun aynı karşı cinsi sevmesi her yaşta geçerli bir mevzudur. (küçüksek dost paylaşımıdır bu, büyüksek şerefsizlik. ama gönül ferman dinlemez.)
3. çıkarcılık yüzyıllardan gelen bir şeydir. 11 yaşındasın, al gülüm ver gülüm (o.'nun kalemliğimi getirmek için ahlaksız teklifte bulunması)
4. kimseye inanma kimseye güvenme.
5. hiçbir şeyi erteleme.
tanımı yapılan kişiyle üniversitede aynı sınıfa düşmek, bir kaç ay içinde ne kadar gerzek olduğunu fark etmek, soğumak, sonra eften pütfen bir nedenle tartışıp konuşmamak, rahatlamak, bu takıntıdan kurtulmak, oh demek.
en temiz ask'tir.kesinlikle menfaat olmaz.saf'tir, berrak'dir.
benimde vardi ilkokul askim; okulun en yakisiklisi idi. ta ki facebook'da görene kadar.**
herkes kendisine verilen fişleri anlamadan kelime kelime keserken zor da olsa ali ata bak diyen bir kız vardı. yıllar sonra gördüm ki bir bok yapamamış öss'ye hazırlanıyor ama ben hala garip şeyler hissediyorum. demek ki akıl işi değil bu aşk.