genelde zengin aileye sahip ve düşük gelirli aileye sahip çocukların arasındaki zıtlıktan ve hatta yer yer çatışmadan kaynaklanan anılardır. bünyede açtıkları yaralardan dolayı 'unutulmayan' olurlar. insana ortaokul yıllarında komünist manifesto okutturur bu baba parasıyla hava atan vicdansızlar.
yerdeki çöpleri toplayıp açık camlardan içeri atıyorduk. biri bizi ifşa etmiş. okulun matematik hocasından çok fena bi azar işitmiştim. onu hiç unutamam.
bir anım daha aklıma geldi. birinci sınıfta yemekhanede yemek yedikten sonra tabldotta çorbam kalmıştı. önümde benden yaşça büyük saçı upuzun ve örgülü bir kızın saçı benim tabldotu yukarı kaldırmamla çorbanın içine girdi. ben de ordan uzaklaştım.
ilkokul 3,4 olmalı, babam polis, evde boşta bi yerde mermiler görmüştüm, gidip aldım bir tanesini okula götürdüm, çocuklara gösteriyorum artistlik yapıyorum nasıl bir şey olduğunu inceliyoruz falan, sonra nasıl olduysa biri ötmüş, hoca geldi mermiyi istedi, ben şok, direk hüngür hüngür ağlamaya başladım annem babam okula mermi getirdiğimi duyarsa ben biterim diye düşünüyordum, hoca ver dedi illa, nası bi kafaysa hocaya 3. ya da 4. sınıfta vermeyeceğim diyebiliyormuşum o an öyle bir korku, vermeyeceğim deyip duruyordum, aldı en sonunda ben tüm ders moral bozuk kafamda binbir şey düşünerek okulu bitirdim, eve geldim annemlere de hiçbir şey anlatamadım, kendimi terörist gibi hissediyordum, sonra yakın bi zamanda veli toplantısı olduğunun haberini aldım altıma sıçtım korkudan falan, neyse fazla uzatmayacağım. finalde hiçbir şey olmadı, annem okula mermi götürmüşsün terörist köpek falan diye beni dövecek sanmıştım konuşması bile yapılmamıştı. öyle yani. çocuk olmak salak olmaya sebebiyet veriyor tabi.
ilköğretim 5.sınıftayım. dersler bitti kantininin önünde bir arkadaşı bekliyorum. o sırada yaşları benden küçük olan 2 velet birbirine "ronaldo ne şut çekti dün izledin mi gördüğün en güzel goldü" falan diye bir şeyler diyorlar. O sırada çocuklara sordum:
Hangi maçta dün maç yoktu nerede izlediniz?
Abi okulda bir maç vardı, ronaldo çok uzaktan vurdu top müthiş bir falso aldı ve çataldan girdi dedi.
o sırada anladım. Çocukların sırtımda ronaldo formasıyla beden eğitimi dersinde attığım golden bahsettiklerini ve sanki ronaldoydum, bir kibir ve bir mağrurluk çöktü üstüme o anda.
Not: Ronaldo diye bahsi geçen futbolcu: Brezilyalı Ronaldo.
Arzu diye bir kız vardı dördüncü sınıftayken. Upuzun boyu(1.45cm) Bembeyaz teni ve kahverengi gözleriyle sınıfın en taş hatunuydu.(pedofili değilim, o zamanlar öyleydi)
Kendisini sevmeme rağmen bir türlü açılamamıştım. çocuk aklı ya, çözümü sırasına uhu dökmekte bulmuşum. Eteği yapıştıktan sonraki bakışı, hayvan diye bağırışı hâlâ aklımdadır. Bu da böyle bi anım işte.
dersten sıkılınca, öğretmenimi karnım ağrıyor diye bir güzel oyuna getirip, eve dönmüştüm. mesleğinde daha taze olan bayan hocamın** o an düştüğü telaş, zehirlendiğimden korktuğu dakikalar dün gibi gözümün önünde. (2. sınıfta olmuştu bu, daha o zamandan içimdeki oyunculuk cevheri kendini göstermiş)
bir de 4. sınıftayken, sınıfımızdan osman diye bir çocuk cama çıkıp intihar etmeye kalkmıştı. bizim hoca mal gibi kalmış, başka sınıftan bir erkek hoca gelip önce "aman yavrum saçmalama, hadi gel üzme bizi bak bütün arkadaşlarını korkutuyorsun"** demiş, çocuk camdan inip içeri girince de "bütün okulu ayağa kaldırdın it herif" diye tekme tokat dövmüştü. sonra ailesi okuldan aldı çocuğu.
aaah ah, ne ekşınlıymış bizim okul. bunlar olayların sadece bir kaçı. hamile kalan kız mı ararsın, başka okuldan kız öğrencilere dayılanıp onların sevgilileri tarafından bıçakla köşeye sıkıştırılan mı... daha neleeer neler.
arkadaslarim tahtaya dart cizmis ayakkabilarini firlatip puan aliyorlardi. ben butun bunlardan habersiz ders zilinin calmasi ile siniftan iceri girdim tam tahtanin onunden gecerken pat ayakkabi suratimda. bu da boyle bir anımdı, unutamam.
köyden şehre yeni gelmiştik o yıl. arkadaş çevrem de yoktu haliyle.
futbol ve diğer oyunlarda aralarına katılmam gerekiyordu.
ama ne onlar beni ne de ben onları tanıyordum.
mavi kaplı bir tarih atlasım vardı. 120 sayfalık bir eserdi, deri ciltli filan.
babam köyden şehre gelince bana hediye etmişti, derslerimde kullanırım diye heralde.
ben de sırf o futbol maçında ve daha sonra ki üç maçta da oynayayım diye o tarih atlasını topun sahibine vermiştim.
okulların kapanmasına iki hafta kala babam benden tarih atlasını istedi, "yok" deyince evin altını üstüne getirdi, öğretmenimi aradı, tanıdığı velileri aradı, sırf o tarih atlası bulunsun diye.
şükür buldu da(!)
gerçeği öğrenince daha bir kızdı ve bana güzel bir dayak attı.
gelelim neden bir tarih atlası için dayak yediğime;
çünkü benim toplamda dört maç için verdiğim o tarih atlasından türkiye'de sadece altı tane varmış.
koleksiyoncunun biri de babama o atlas için neredeyse ev alacak kadar bir para teklif etmiş.
evet, o evi aldık, biraz borçla da olsa.
ama bir atlastan bir ev sahibi olmak da apayrı bir şeymiş. salaklığımı saymazsanız.
3'e mi ne gidiyorduk. sınıf başkanıydım ben (6 yıl başkanlık yaptıydım yanlış olmasın).
bi çocuk vardı anaokulunun başından beri aynı sınıftaydık biz bununla. ama nasıl yaramaz, bi çüke yetmezdi aklı da. insanlar da beni mülayim bilirler hani hiçbir sıkıntı çıkarmışlığım yoktur. neyse çocuk bi gün yine oturmuyor yerine, bizim sınıf öğretmeni de sinirli bi abiydi, tekme atardı la valla. sınıfta bi bokluk çıksa benden bilirdi. neyse işte herkes oturuyor bi gün, bi bu çocuk ayakta. otur diyorum oturmuyor otur diyorum oturmuyor. elemanı iman gücüyle kavrayıp tahtaya doğru bir firlattim, ben bile o gücü nerden bulduğumu hatırlamam, çocuk döne döne çakıldı yere. sonra sınıftaki mallar adımı haykırarak tezahürat yapmaya başladı. sonra çocuk korktu yerine oturdu, bi daha da öyle bişey yapmadı.
ve biz o çocukla hala görüşürüz. ilginçtir sozluk.
ifşa etmek gibi olmasın murat diye bi çocuk vardı. boyu bayan uzundu. ben ona sırık derdim o bana cüce derdi, çocuğa nasıl sinir olurdum anlatamam hep kavga ederdik bi kere kışın kurusun diye çoraplarını kaloriferin üzerine koymuştu mal. ben de sınıf başkanıydım, bütün konuşanları silip onun adını yazmıştım. bi ara derste benle uğraşıp duruyodu, bende de o zamanlar bi cüneyt arkın özgüveni vardı önüme geleni tokatlıyodum çocuğa öyle bi tokat atmıştım ki sinifimiz ikinci kattaydi bi de pencereler açıktı müdür yardımcısı pencereden duyup gelmişti noldu diye. sonra noldu? ben yine çocuğu müdüre şikayet etmeye gidiyodum ders bedendi, tam müdür odasının önünde çocuk beni öpüp kaçmaz mı? ulan hâlâ hatırladıkça tuhaf oluyom ben şimdi bile uyuz oluyom meğer çocuk aşıkmış bana. peh. zaten bi adamakıllı insan yoktu çevremde ilkokuldayken. bi kere çeşme suyundan mıydı nedendi unuttum zehirlenmiştik, hoşlandığım çocuk bi susmamıştı yanındakiyle konuşup duruyodu olm nolur sus midemde savaş var sen konuştukça bombalar patlıyo demiştim o da baaaaam buuuum yaşasın kötülük demişti. o gün bugündür tiksinirim o çocuktan. ha bi kere de arkadaşım silgimi ödünç almıştı sınavın ortasında silgiiiii diye bağırınca sınıf tarafından silgi bombardımanına tutulmuştum. ne gunlerdi beee. her neyse içimde kalmış valla başlığı açan arkadaşa sesleniyorum cennetliksin karşim.
ilkokul 4. sınıfta bir arkadaşıma sınıfta bir kızdan hoşlandığıı söyledim. 5 dakika geçmeden sınıftaki diğer ekip arkadaşlarım etrafıma doluştular, kim kim diye baskı yapıyolar. sınıftan kaçtım peşimdeler, okuldan kaçtım peşimdeler, cadde cadde sokak sokak kaçtım, yetmedi ormana girdim ibneler hala peşimden koştular, tüm öğle arası 1 saat boyunca koştuk. inat değil mi yakaladılar yine söylemedim. hala tam bir sır adamıyım kesseniz konuşmam mk.
çocuksu bir aşkla sevdiğim çilem adlı kızın sınıfın ortasında altına işemesi benim hayatımın dönüm noktası olmuştur. o gün işemeli sıçmalı ayinin gerçekliğine tanıklık ettim ve o kızı bir daha sevemedim.
Yerden yüksek oynuyorduk sınıfça, tabi ben ikinci sınifim daha 1,50 boyunda bişeyim, tam "ekşın" olsun diye çıkıntıdan atlayıp, potanın kenarindan hooop diye dònerken, sekizinci sınıf devasa bir çocuk bana çarpmıştı. Gerçek manada "uçtum"
Yere temasımın ardından, durana kadar sağ yanağımın üstünde bir metre kadar sürüklendim. Neticede gözümün altı ve yanağımım bir kısmı rendelendi.
Hiç unutmuyorum; okulun ilgi odagi olmuştum o yara iyileşene kadar...