ben emeklemeye başladığım andan itibaren başka bebeklere saldırıp ısırıp dovuyormuşum ortamdaki tüm diğer bebeklere çocuklara istisnasız saldırıp dövermişim, artık biyere misafirliğe götürseler beni yada misafir gelse diğer çocukları anneleri kucaklarından bırakmıyormuş ben varım diye, çok ufak olmama emeklememe ramen uzaktan cins cins bakıp el kol yapıyomuşum annen olmasa bitmiştin sen gibi. o sebepten hatırlamıyorum ilk kavgamı. bu tüm hayatım boyunca böyle devap etti.
9 10 yaşımda ancak varım. oturduğumuz mahalle nispeten şehrin dışında ve köyden farksız. etrafımız tarla dolu, mis gibi ağaçlar, tertemiz dere suları. herkese kısmet olmayacak bi çocukluk yani. belki de ağaçlardan, topraktan bişeyler toplayıp yediğinde hasta olmayan son nesildik biz. çok top oynardık. futbol olduğunu öğrendik sonradan ama top derdik o zamanlar. ben de hep kaleci olurdum. severdim kaleciliği, hislerim kuvvetliydi, burnumun dibinden vururlardı topa tutardım. zordu bana gol atmak yani. büyükler maç yaparken beni çağırır kaleci yaparlardı. gene o günlerden birinde topu tam çizgide yakaladım gol dediler. değildi, kesinlikle zamanında yatıp yakalamıştım topu. kale arkasında insanlarda vardı ve onlarda görmüşlerdi. ama şutu atan çocuk gol olduğu konusuna ısrar ediyor ve bağırıp çağırıyordu. üstüme yürüyüp bir de küfredince bende kayış koptu ve atladım üstüne. sürekli çalışmaktan dümdüz olan kollarım o kadar kuvvetliydiki benden 2 3 yaş büyük çocuk kendini kurtaramıyor, ayaklarını toprak sahaya traktör gibi toz püskürttürüyordu. en sonunda sonraları bana madalya kazandıracak sağ yumruğumu kaldırıp bıraktığım anda göğsüne indirdim. sonraları çok yumruk atıp yemek zorunda kaldım. ama birtek bunu unutmadım. o benim ilk yumruğumdu. kum torbaları, mermer yüzeyler dışında ilk defa canlı ete kemiğe vurmuştum. birtek o yumruk için pişmanım. belki sonra yüzbinlerce yumruk attım. dediğim gibi keşke o ilk yumruğu hiç atmasaydım...
yaş olarak hatırlamam da mahalleli çocukların gazına gelip 3.cü sınıfa giderken 8. ci sınıf çocuğu dövmüştüm. büyük gurur meselesiydi.birde normal dövmemiştim eddy vardı o zamanlar heygidi onun tarzında.
ilk kavgamı ılk okul 3 de yaptım. ömer dıye bı cocuk vardı. sacma sapan bır sebepten dolayı kavga etmeye basladık. bunu yere yatırdım dovdum. sonra ablası geldı, laf soylemeye basladı. tuttum sacından sıraya vurdum bır ıkı kere, hoca geldı sonra agzıma sıctı tabı.
ilkokulda okuldan dönerken şişko kızın teki kafama şu dikenli toplardan atmıştı.
koştum tırnaklarımı geçirdim koluna diğer elimin baş parmağını da kızın ağzına geçirdim, neredeyse yırtıcam ağzını.
çevredekiler yetişti de ayrıldık. *
kiracının iki oğlu vardı ben o zaman 6, kiracının küçük oğlu 7 büyüğü 9 yaşındaydı, her gün ben ufak olanı döver büyüğü de gelip beni döverdi, 9 yaşına filan geldiğimde büyüğünü de döver olmuştum.
dövüşten çok Tus sınavı gibi bişeydi. vurmaya kalkıştığı her nokta ile ilgili ilginç derecede saçma sapan hastalıklar ve açıklamalar uydurmuştum diye hatırlıyorum.
* nedenini hatırlamıyorum bu döğüşün lakin, çok zor şartlar altında başlamıştı. bilerek, kimse karışmasın diye kümese gidip kapıyı kitledik. (akla bak amk) çok fena bi kapışma olmuştu lan, yaklaşık 30-40 dk sürdü. yer yerin dibinde bi kümes olunca bazı tavuklarda telef oldu arada, kimsede görmediği için çok uzun sürdü. rakibinde ağzından burnundan kan gelmişti, benimde. yerden kalkamaz hale geldik resmen. rocky nin profesyonelde ilk maçı misali ayakta kalsam yeterliydi lakin k.o ile aldım. çocuk yerden kalkamayınca korkup eve kaçmıştım. halada nağmalubum.
sene 2004 dershane zamanları,
o gün ders çıkışı lavaboya girmiştim arkamdan yeşilli yeşilli diye sesler geliyordu ,aldırmıyordum etrafıma bakıp kim bu yeşilli acaba diye bakınıyordum lavabodayken oraya gelip şşt yeşilli vs gibi sözlere maruz kalmıştım ama hala bu yeşillinin kim olduğunu bilmiyordum hiç aldırmayıp sınıfıma çıktım tam sırama otururken 3 kız geldi .2si dombilik 1i ise zayıf bir şeydi.Dombilik olanlar kapıya geçti ve zayıf olan geldi yeşilli diyerekten ve tam o anda durdum ve üstüme baktım o yeşilli bendim daha sonra gülmeye başladım , ne gülüyorsun ne oluyor filan derken kollarıma yapıştı hayvan gibi tırnaklarını içine geçirdi tekme vs filan daha sonra arkadaşım arkadan koşarak dombiliklerin arasından koştu ve dahil oldu kendisi kızı bir güzel benzetti ,ben ise yoğun bir cimciklenmeye maruz kalmıştım düşününce çok acıı sözlük
ne idüğü belirsiz bi nedenden dolayı mahalleye yeni gelmiş bi arkadaşla kavga etmiştik yere yatırmıştım kızcağızı hala apartman kapısından içeri girişini hatırlarım şimdi canciğer kuzu sarmasıyız o ayrı.
(bkz: büyük aşklar tekmeyle başlar)
ilk okuldayken ilk aşkımı dansa davet oyununda teklif ettiğl içln bir çocukla kavga etmiştim.öğretmen beni daha çok dövmüştü çünkü tabi kavganın nedenini söylemeyemedim bir türlü.
çocukken arkadaşla bruce lee filmini izledikten sonra havaya girip mahallede evine su taşıyan çocuğa durduk yerde saldırmamız, çocuğun çok dişli çıkması ve bizim dayak yemeden ancak kaçarak kurtuluşumuz, ortaya saçılan su bidonları ve bir saat sonra "ne halt yemeye kavga çıkardık ki" diye birbirimize bakıp gülmemiz.
öğle uykusuna zorla yatırıldığım zamanlarda kayda alınan kavgamdır.
ellerinde kamerayla yurt dışından gelen akrabalar bizde oturmuş, ben uyanmayayım diye sessiz sohbet gırgır eşliğinde kayıt yapan amcam herkese el sallattırırken kapı çalar ve komşunun benden küçük kızı ,annemin benim o sırada uyuduğumu açıklamasına izin vermeden eve dalar. kapının sesine uyanan ve öğle uykusunu alamadığı için huzursuz çirkef olan ben ise anneme dönüp: ' niye geldi bu, neden evimize geldi,' gibi sorular sorunca ,annem benden gelen şirret kokuyu alır 'olur mu canım senin için gelmiş oynayın ne güzel...'' gibi beni sakinleştirmeye çalışan sözler sarf eder ama işe yaramaz. komşu kızı göndermek istesede kırmadan laf anlatamaz. benim bu huysuz halim amcamın hoşuna gitmiş meger beni çekiyormuş. kızın yanına sinsice gidip elimi omzuna atarak :
-buket sence ben seni dövebili miyim ?
+dövebilirsin abla
-yok sen iyice düşün belki dövemem?
+döversin abla
-dövemezsin desene bi, hadi dövemezsin de
diye ben kızın üstüne yürüyüp saç baş giriyoruz birbirimize . son kavgamda bunun lise versyonu oldu ama bu sefer küçük kız pozisyonunda ben vardım. ahımı tutmuş yavrucağın ne.
kuzenim'le yaptım ilk kavgamı. hatta nerdeyse bütün kavgalarım onunlaydı. benden 4-5 ay büyüktü, abi demeye çalıştırıyodu ibne. benim de asi ruhum delledi mi atlıyodum üstüne, az kavga etmedik, genellikle ben döverdim. ama ağız burun kırmak değil bizimkisi, 'pes' ettiresiye kadar.*
ilk kavga ilk okulda oldu. bizim mahallede seyit diye bir çocuk vardı lakabı "ayı" idi... o aramızdaki en korkulan adamlardan birisini dövmüştü yumruklaya yumruklaya. dövdüğü kimse de bizim arkadaşımızdı ama o ne yapsa biz birşey yapamadığımızdan sineye çekiyorduk, korkuyorduk işin açığı bu. bir gün seyit aydinç e bir girişti, kafasını yumruk yapmuruna tuttu tabi aydinç afalladı * ben de bu sayede yumruk atmayı öğrendim seyitten .
benim ilk kavgam kısa oldu ortabire daha yeni başlamışız okulun bahçesinde sıra oluyoruz burak diye bir çocuk var sırada bana yamuk yaptı yerimi aldı ben de çekilmesini söyledim çekilmedi çekiştirdi beni, sağ kroşeyi indirdim burağın kafasına ama eğdi kafasını yüzüne değilde kafasına denk geldi. ondan sonra kavga bitti. çünkü burağın kafasıkanıyor benim ise yüzük parmağımın hizasındaki kemik, elimin üzerinden dışarı çıkmıştı. ağlaya ağlaya eve gitmiştim korkudan. noluyor lan bu ele falan diyerekten.
mahallelerde köpeklerın tuuu kıss kıss kıss dıiyerek kışkırtırıldığı, sokak aralarında mahalle maçları yapıldığı, her kara parçasında misketlerin amansızca yuvarlandığı zamanlar. 12 yaşımda ya varım ya yokum.
bizim mahallede de bu köpek kışkırtan namı diğer itçi x dıye anılan bır sürü serseri çocuk vardı. aslında bunlarla pek münasebetimiz olmazdı. ama bu serseri kılıklı çocuklar ne zaman misket oynasak oyunun içine ederlerdi. kimi misketleri alir kaçar kimi ben de oynayım diyerek oyuna girip mızıkçılık yapardı. futbol maçlarında ise topu alıp kaçtıkları dahi görülmüştü bu tiplerin.
mahallede buna dur diyecek daha efendi büyükler vardı ama çocuk çolukla uğraşmak istemiyorlardı.
yine bir gun misket oynuyoruz. mahallede bulunan itçilerden en azılısı yanımıza geldı. tabi oyun oynayan çocukları hemen bır korku aldı. misketlerı alıp gidiyorlarken gitmeyin lann diye bağırdım bunlara.
callofcu: gitmeyin olum nereye kaçıyorsunuz? samet: olum itçi gökhan geliyor. misketleri alıp kaçalım callofcu: ne korkuyonuz kaç kişiyiz burda? samet: kaç kişi miyiz?
arkadaşlara dönup baktığımda bütün çocuklar ali, enes, bekır ve adını hatırlayadamın 3 5 tanesi çoktan koşup gitmışlerdı. yapacak bir şey yoktu. itçi gökhan da giderek yaklaşıyordu. yapacak bir şey yoktu. misket oynamaya devam ederken samet de yavaştan tüymüştü.
itçi gökhan yanıma gelıp yerdeki misketlerı eline aldı ve,
itçi: ya ben de oynarım ya da misketlerı fırlatırım. callofcu: tamam sen de oyna. itçi: bu misketler borç olsun. callofcu: olmaz gökhan adam gıbı oynacayaksan oyna. itçi: borç olsun bunlar kazanınca öderim. callofcu: tamam hadi başlayalım.
itçi gökhan ın elinde yaklaşık 15 20 tane misket vardı. oyun başladı. bilerek kötu oynuyordum itçi gokhan oyunu mızıtmasın diye. sonra bir iki el butun misketlerı süpürünce itçi gökhan hemen mızıtmaya başladı. gerek çizgiye atarken gerek misketlere atarken acayip sünüyordu. göz yumdum ama işin daha kötüye gideceğini anlamıştım. son elde de butun misketleri alınca itçi gokhan kuduz köpekler gibi misketleri yerden alıp fırlatmaya başladı.
o güne kadar fazla kavga etmemiş biriydim. bana küfür edilmesine dayanamazdım, o küfrü duyunca kafamın tası attı zaten. elimdekı misketleri itçi gökhan ın suratına fırlattım. gel lan buraya deyip üstüne atladım. itçi falan ama çok fıss çıkmıştı. çelmeyi takıp yere yatırdım. yumruğumu kaldırıp bir daha yapacak mısın dedim. yumruğu atamayacağımı hissediyordum. o anda kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı ve sert atıyordu.
callofcu: bir daha oyunumuza karışacak mısın? itçi: sen göreceksin olum şurdan kalkayım. callofcu: kes lannn bir daha yapacak mısın diyorumm. itçi: tamam yapmam. callofcu: yaparsan seni bir daha döverim anladın mı? itçi: anladımmm.
yumruğumu yavaşca indirip itçi gökhan ın üstünden kalktım. arkamdan gelecek kaygısıyla eve doğru koşmaya başladım. nefesim kitlenmış boğazım düğümlenmişti. ama koşmaya devam edıp balkonda olan annemı görünce bağırarak,
+ kapıyı aç anneee..
annem ne olduğunu anlamamış yavaş adımlarla içeri gırmıştı. arkamdan azılı bır köpek gıbı gelen ıtçı gokhan bana kufretmeye başladı. kapıya koştum annem kapıyı açmamıştı. kapıya yumruk atmaya başladım. kapı hala açılmamıştı. tam o sırada ıtçı gökhan yanıma kadar geldı ve
ensesıne tokat yemesı bır oldu.
apartmanımızın mert delıkanlısı emre abıydı bu. aslında pek muhabbetımız olmazdı onunla. bır gun sokakta yeni açılan internet kafenin promosyon fişini vermişti bana. internete gidip fişi verdiğimde bunun tarihi geçmiş demişlerdi. o günden beri hıç sevmezdım emre abiyi. ama beni itçi gökhan ın elinden kurtarması. işte o zaman emre abi ye bır kahraman gözüyle bakmaya başlamıştım.
emre abi: sıktır gıt lan yavşak. itçi : ama bana küfür ettı. emre abi: hadı lan bızım apartmandan adam dövdurtmeyız amunagoyım.
deyıp ıtçı gökhanın götune tekmeyı bastı. ıtçı yerden kalkıtp ağlaya ağlaya nereye gıttığı bellı olmamakla bırlıkte sıktır olup gıttı. ben de emre abıye teşekkur etmek ıçın yanına gıdıp,
callofcu: çok sağol emre abı. emre abi: hadı sen de evıne gıt bu pezevenklerle takılma fazla. callofcu: tamam abı tekrar çok sağol.
emre abiye teşekkür edıp evimin yolunu tuttum. annem fazla meraklı ne var ne oldu gibilerinden bakış attı. ben de bir şey yok der gibi kafamı salladım.
o günden sonra itçi gökhan ne zaman oyunumuza karışacak olsa emre abi den yediği tekmeyi hatırlıyor ve yanımıza dahi yaklaşamıyordu.
ahhh ulan emre abi senvn sayende mutlu bır çocukluk geçirdik ya çok sağol.
_______________________________________________________________ tanım: sözlük yazarlarının ilk yaptığı kavgalardır.
_______________________________________________________________
ilk okul üçe giden sıska ama cevval, sarı, acı biber kıvamında bir çocukkene kafamı bozan kim olursa dövüyordum. az baskın bir şeydim. benden bezdiklerinden haberim olmayan bir grup arkadaşımın komplo hazırladığını kız irisi orta bir öğrencisi izbandut zehra ile dolduruşlar sonucu dövüşmeye yeltendiğimde anladım. ama dövüşe başlamıştık artık geçti.
dövüşten kaçamazdım ama dayak da yememeliydim. kavga sırasında bir beni bir de zehrayı galeyana getiren iki gurup oluştu. baktım iş sarpa saracak, yoldan geçenlerden de fayda yok. ben de pek sevgili bakkalımıza doğru gidişi sağlamaya koyuldum. ya onu o tarafa itiyordum ya kendim savrulduğumda istikamet o taraf oluyordu.
nihayetinde canım bi denecik bakkalımız mehmet amca sesimizi duydu. önce etrafımızdaki çocukları fırçaladı " ne dövüştürüyonuz bunnarı he, ayıp de mi, tutun şunnarı" şekllinde. sonra fırça sırası bize geldi ki bende fırçaya can kurban. "tutun şunları dövüştürmeyin ayıp siz arkıdeşsiniz" dedi. yenişemeden ayrıldık ve ben de hem itibarımı korumuş hem de dersimi almış oldum.
bir daha sakın olaki bu tıfıl halinle hem yaşca hem en ve boyca senden büyük biriyle dövüşmeye yeltenme.