sözlük yazarlarının ilk bilgisayar anıları

    1.
  1. Arkadaşın bilgisayarındaki oyunlara hayran kalıp, 200 metre yürüdükten sonra -o zaman küçüğüz. uzak sayılıyor bu mebla- disketi alır ve oyunların kısayollarını kopyaladıktan sonra kendi bilgisayarında açmaya çalışmak. Sonuç hüsran.
    7 ...
  2. 10.
  3. amcamların yeni aldığı bilgisayar * * kapalıyken klavyeden adımızı yazmaya çalışmak. *
    6 ...
  4. 5.
  5. 5 yaşında ilk kez gördüğü bilgisayar kasasının etrafında adını bile tam söyleyemeyerek koşa koşa etrafında tur atmak, tepesi atan abiden okkalı bir tokat yiyip yatak odasında ağlamak.
    7 ...
  6. 21.
  7. *bir akrabanın bilgisayarıydı. beni çağırdı, kağıt oynuyordu bilgisayarda. solitaire'miş bu, sonradan öğrendim. bana da öğretti ama bir bok anlamadım. sonra masaüstüyle ilgili sürükle bırak, pencere kapama, simge yapma gibi saçma sapan birkaç püf noktası gösterdi, gitti. dial up bağlantı türkiye'de internete girmenin tek yoluydu. hız 38k veya 56k'ydı sanırım ve saat ücreti olarak telefon faturasına ekleniyordu.

    baya kurcaladım. altavista en ünlü arama portalıydı. bildiğim 4 tane yabancı isim vardı. michael jackson, bruce willis, demi moore ve rambo. ama rambo sayılmazdı, zaten hiç gerçek gibi değildi.

    yaş itibariyle benim için en iç açıcı seçenek olan demi moore'u aramaya karar verdim. uğraşa uğraşa bunun bir fan sitesini buldum. orada herkes soru soruyordu. ben de demi moore'a soru yazıp gönderdim. acayip heyecanlandım, bu attığımın "eposta" olduğunu sanıyordum. aklımdan bir sürü şey geçti, buna sinirlenebileceğini bile düşündüm. sonra halaoğlunun gösterdiği çarpıya bastım, pencereyi kapadım. o anda halaoğlu geldi, kazayla elimdeki koladan birkaç damla klavyeye döktüm. halaoğlunun birden surat gitti! galiba bilgisayarın bozulacağını düşündü. sonra zorlama bir tebessümle bir şeyler söyleyerek hemen bilgisayarı kapadı.

    normalde içime kapanıkta olsam artık başka biriydim ben. pazartesi okulda herkese demi moore'a eposta gönderdiğimi yarı yavşak bir gülümsemeyle anlattım. allahın davarları, gördükleri en yüksek teknoloji "bankamatik"ti, hepsi şok oldu. bir kısmı inanmadı, siktir çekti. ama onların da aslında inandığını, işlerine gelmediği için bana "atıyosun" dediklerini biliyordum. bu da bende sadece daha çok göt kalkmasını sağlıyordu.

    Andy Warhol'un dediği gibi, 15 dakikalık ünümü yaşamıştım. o yaşta bir çocuğa bu yeterdi de artardı.
    5 ...
  8. 16.
  9. ilk bilgisayarım 40 gb hddsi olan ve öküz kadar büyük monitoru olan sevimli mi sevimli esmer tenli güzel ve işe yarar bir makineydi. severdim onu hemde çok severdim. bilgisayarcı abi gece getirmişti evimize. sabaha kadar belgelerim klasöründe bulduğum beethovenin 9. senfonisini dinlemiştim. artık uykum geldiğinde onu alnından öpmüştüm ve iyi geceler dilemiştim. sabah günaydın demeyi de ihmal etmemiştim tabi ki. hey gidi yıllar.
    eve gelen haciz memuruna onu teslim ettiğim gün hala dün gibi aklımda. ondan kalan tek birşey var bu hayatta bana hatıra; mousesi. *
    bir bilgisayarcı için ilk bilgisayar, ilk sevgili gibidir. asla unutamaz.
    5 ...
  10. 30.
  11. çalıştıra "ne oyun varsa" yazmak...
    5 ...
  12. 3.
  13. yıl:1999
    yer:internet cafe
    oyun:need for speed 2
    araba:frz2000

    bilgisayarla ilk münasebetim *
    5 ...
  14. 9.
  15. windows 3.1 kullanılması nedeniyle 7 yaşındayken çılgın dos komutları bilmek.

    o zamanlar en hayran kaldığım şeyde lotus oyununda arabayla kenardan benzin almaktı. vay anasını ne oyun yapmış lan herifler derdim.
    5 ...
  16. 2.
  17. ısrarla gelen hata raporlarını internet olmadan göndermeye çalışmak.
    3 ...
  18. 11.
  19. başlat'a uzun süre basamamamdır.

    neyi başlatacağından korktuysam artık..
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük