ben 3, 4 yaşlarındayken köyde koyunlarımızdan biri ikiz doğurmuştu. Genelde ikiz doğuran koyunlar, yavrulardan birini sahiplenirken diğerini dışlar. bu sefer de öyle olmuş, anne koyun bir yavruyu emzirirken diğer yavruya üvey evlat muamelesi yapmış, koyunun sahiplenmediği o yavruyu beslemek te bana nasip olmuştu.
Babaannem hergün sağdığı inek sütünden bir kısmını ayırır, sonra da biberona doldurup bana verirdi. Ben ise sabah uyanır uyanmaz o biberonu kapıp doğruca kuzunun yanına gider, bir güzel karnını doyururdum.
O kuzucuk beni görür görmez nerede olursa olsun hoplaya zıplaya yanıma gelir, büyük bir iştahla biberondaki sütü içer, sonra da peşimden bir an olsun ayrılmazdı. Köyün içinde ben önde o arkada gezer dururduk.
Aylar böyle geçerken anne koyunun sahiplendiği diğer kuzu öldü. Bu sefer de vicdan azabından mıdır nedir artık, benim beslediğim kuzuyu sahiplenmeye başladı. Bu kuzu besleme macerası da böylelikle benim açımdan kötü, kuzum açısından da iyi bir sonla nihayete ermiş oldu.
Hikayenin devamında baya acıklı* şeyler de var ama oralara pek girmek istemiyorum*.
bir arkadaşım vardı, adı hüseyin. aynı sınıfta okuyorduk. bir gün kantinden sosisli sandviç almıştım, onu paylaşmıştık. sonradan anladım ki bu hüseyin pkk sempatizanıymış. ilk beslediğim hayvan hüseyin dir.