bugün

Evlenmiş çocuğu olmuş bir yaşında mutluymuş.
1.siniftan 10.sinifa giden ve kader etmeni olmasa evlenecegim kizdi ilk askim.adi yagmur.once cidden arkadastik orta sonda cikmaya basladik.cidden hersey iyi gidiyordu.ama kader.bu sarki benden tum sevipte kavusamayan insanlara.
m.youtube.com/watch?v=0U3E8GpbdsY&itct=CDUQpDAYAiITCI-b4ZyFrsUCFQdHfgodYw8A8FITc2Fnb3BhIGtham1lciBvbmxhcg%3D%3D&hl=tr&gl=TR&client=mv-google
Otobüsteydik. Yanlış anlamayım ha her gün aynı otobüsü kullandığımız hatta aynı apartmanda oturduğumuz için göz aşinalığımız vardı. Ben de o zamana kadar hiçbir şey düşünmedim onun hakkında. Neyse bir sabah otobüste karşıma oturdu. Ben tesadüfen kafamı kaldırdım, o da gözlerini pencereden alıp bana baktı. Güldü gözlerimin içine bakarak. Sonra tekrar dışarıyı izlemeye başladı.

işte o gün ilk gülüşte hayatımın kadınına aşık oldum. Yaşım 18..
yaşım ya 6 ya 7. alt mahallede oturan hülya diye bir kız vardı. Bir kaç hafta oyun oynayıp, sohbet ettikten sonra aşık olduğuma kanaat getirmiştim. Çekingen olduğum için söylemedim ve mecburen mektup yazdım. Abisi okumuş mektubu, sağlam dayak yemiştim.
ölene kadar aklımızda olacak olan kimseler.
ortaokul da karşıma çıkan, uğruna isminin ve soyisminin baş harfleriyle msn adresi aldığım kızıl kafalı hatun kişisi. ulan 6 ay boyunca bu kaşarın peşinden koşup sonunda ayarladım. daha çıkmaya başladığımızın 3.gününde 7-f sınıfından semihle el ele yakaladım. daha o yaşlarda bunları yapan bir orospunun şuan neler yaptığını merak etmeden duramıyorum.
Ilk ask diyoruz ama on iki yasindaki biri icin ask biraz daha fazla sevgiden baska bir sey degildir ama on yedi on sekiz yasina gelince daha farkli oluyor bu yuzden ilk ask hangisidir bilemiyor insan ama aski sevmiyorum aman benden uzak olsun zaten ben artik suya asigim hep cok fazla su icecem hayir yani tamam suyun degerini anladim da onu daha fazla israf etme dusuncesi nedir ask boyle iste nedenini bilmiyorsun anlatabildim mi benim gercek askim suuuu.
yulet diye bir kızdı. kuşadasında tanışmıştık, esmer tenli hafif balık etliydi ama müthiş bir fiziği vardı. kız almanya'da yaşıyordu ne yazık ki, sonrada netten konuşmuştuk karşılık vermemişti aşkıma. çok üzülmüştüm ama kim bilir nerelerde, umurumda bile değil.
hocanın az konuşsun diye dönem dönem yanıma oturttuğu ilkokuldan sınıf arkadaşım.
Lisedeydik ablanın ismi de "burça"ydı. Babası benim serseri olduğum gerekçesi ile onaylmamıştı ilişkimizi. Şimdi gelsin de bir göreyim abiyi tabi önce asistanımdan randevu alması lazım benimle görüşmek için.
lise 3' deyim, 6-7 sene geçmiş galiba, o zamanlar bir çocuk vardı, aynı lisedeydik o da son sınıf. ismi lazım değil, siyasi görüşü hiç lazım değil ama sizden komünist olmasın Mao' cuydu galiba. O zamanlar Hatırla Sevgili dizisinden sonra herkes solcu oldu gerçi, Dev- Lis yapılanmasının içindeydi. Sınıf arkadaşımın arkadaşıydı, öyle tanıştık. Ben bu zalım evladına bir vurul, bir vurul :/ Ben de kendisinin tam zıttıyım.( zıt kutuplar birbirini çeker şekerim.) Her neyse sınıf arkadaşım da bu zımbırtı yapılanmasının içinde, beni nereye çağırıyorlarsa gidiyorum sevdamın peşine. ' Gel, Madımak' ı anacağız, yürüyüş var.' diyemiyorum tabi ' Ben Sivas' lıyım, bizi siz yaktık.' diye. Bir gün halkevine çağırdılar, tabi yine sorgulamadan gittim. Gittik devrimci yemeği ( çökelekli yumurta) yedik. Normalde bir aşağılık kompleksim yok ama orda bana bi' tuhaf bakıyolar, bunun burda ne işi var diye. Hadi film izleyelim dediler, bana inat mıdır nedir, Persepolis'i koyduk izliyoruz, ortamdaki tüm gözler yine benim üzerimde, sanki herkes ' Memleket senin gibiler yüzünden bu halde. ' der gibi bakıyor, halbuki YOLDAŞ ben de eğitimin parasız olmasını istiyorum, ben de yolsuzluğa karşıyım, ben de sömürüye karşıyım, ama gel de bunu ATEŞLi ÇOCUKLAR'a anlat. neyse bu toplum baskısına dayanamayıp, ekşi sözlük yazarları gibi filmi yarıda bırakıp çıktım. Ordan sonra da bir iki kere kırtasiyede karşılaştık, sonra mezun oldu. ( bakın kırtasiyede karşılaştık diyorum, eskiden aşklar böyleydi kuzum, masumane, şimdikiler barda karşılaşıp, çirkefleşiyorlar.)
Lise 2 de olması lazım aq ben onun.
Aşık olduğumu anlayamayacak kadar aşık olmuştum. Babam beni tutup sen aşık olmuşsun dediğinde 16 yaşındaydım. 16 yaşında ve aşıksanız hayat gerçekten güzel,
Eğer aşık olduğunuz da size aşık ise bu artık başka bir boyuta geçer ve cinsellikden daha önemli bir his olur.
Klişe ama Anlatılmaz yaşanır.
2012 yılbaşı gecesi kafalarımız güzelken facebooktan birbirimizi ekleyip ertesi gün buluşup ve o gün şehir değiştirmek zorında olan Ahmet'ti,
7 yaşından 11 yaşına kadar düzenli ilişkimin olduğu sevgili.
Never happened.
6 yaşımda idim. anaokula gidiyordum. aşkım ise 8. sınıfa gidiyordu. ama amelime ulaşmıştım. dudaktan öpüşmüştük. şaka maka gerçekten aşıktım lan. kız da sübyancıydı herhalde.
sene 97. kerim tekin'in karbeyaz ile ortalığı kasıp kavurduğu, tarkan'ın şımarık albümü ile iyice şımardığı, yıldız tilbe'nin ''ulen zamanında ne güzel şarkıları varmış'' dediğimiz, beninin bugün ki kadar göze batmadığı, kaygısızlar ile yatıp kalktığımız, tsubasa'yı şirinler'i dört gözle beklediğim, tek isteğimin bütün harçlığımla bakkal yasin abiden aldığım futbolcu kartlarından çıkan stickerları biriktirerek albümü tamamlayıp futbol topunu almak olan, mahalleye gelen dönen salıncakla özgürlüğün tadını doyasıya çıkardığım, bi daha geri gelmesi imkansız olan ömrüm boyunca unutamayacağım o eşsiz 97 yazının ateşli temmuzuydu benim ilk aşık olduğum gün..

leyla'ydı adı. bizim evin bi kaç ev ilerisindeki komşumuza yazları almanya'dan gelirlerdi. biz de mahallede saklambaç, seksek, yakan top falan oynarken tanışmıştık. bozuk türkçesi ile o kadar güzel eflatun derdi ki ben ona bakmaktan donakalır, durmadan vurulurdum. artık biz daha bi samimi olmaya başladıktan sonra ben onunla daha fazla vakit geçirmeye, onların bahçesindeki çardakta beraber üzüm yemeye başlamıştık. gün geçtikçe vaktimizi birbirimize daha fazla ayırıyorduk. artık ben mahallede erkekleri satmaya başlar olmuştum, futbolcu kartından, mahalle maçlarından misketten kesilmiştim. tek yaptığım leyla ile birbirimize üzüm yedirmek ve çardakta saçmasapan oyunlar oynamaktı. yine bi gün beraber çardakta oturduğumuz bi ara leyla bana bişey söyleyeceğini, yanına iyice yaklaşmamı istedi. yeterince yanaştığım zaman dudağıma, (ya da yanağıma, ya da ikisinin arasına emin değilim) bi öpücük kondurarak, ardından da ''seni seviyorum'' dedi. peki gelelim bundan sonraki kısmına? ben ne yaptım? işler güçler'deki ahmet kural gibi: yanaklarını ellerimin arasına aldım,elimin tersiyle yanağını hafifçe okşadım, zaman durmuştu sanki ,hafif bi meltem saçlarını okşuyordu, o güzel yüzüne inen saçlarını kulağının arkasına alarak, haluk bilginer'in karizmatik ses tonuyla hafifçe fısıldadım : 'ben de seni seviyorum narçiçeğim' diyemedim ya la !... hemen mahallede oynayan bebelerin yanına koştum ''başlarım lan misketinize şimdi beni dinleyin !... oooolum ''leyla beni seviyomuşşş laaaan hebele höbele hahaha ehoheheh bik bik bik ''diye deli dana gibi mahallede bi o yana bi bu yana koşturmaya başladım.çocuklarda ''leyla murat'ı seviyoooo ,leyla murat'ı seviiiyooo '' diye arkamdan koşuyo o sıra tabi .bizim ki küstü bana benim yaptığım öküzlükten dolayı ,e haklı kızcağız ,ne diye elaleme anıra anıra anlatıyon ki ,mal ! ..bi kaç hafta uğraştım barışmak için ama ı ııı olmadı :( sonra bi gün evde ablamın arkadaşlarının doğum gününde aldığı o zamanların meşhur hediyesi müzik kutusunu evden çaldım .(evet çaldım ,çok pis aşıktım olum napim ) ,ve o müzik kutusunu leyla'ya verdim ,''beni affet sevdiceğim ,çocukluk yaptım ,birbirimize üzüm yedirdiğimiz o güzel günleri özledim ''dedim .iki yana sallanıp biraz naz yaptıktan sonra ''tamam affettim ama bi daha kimseye bişey söylemek yok'' dedi .zaten bilmeyen kimse kalmamıştı anasını satıyim ,de neyse ...



dillere destan aşkımıza yine aynı çardakta devam etmeye başladık .aşkımız dediğim birbirimize üzüm yedirmek ve saçmasapan ''ablaa lubla lublub lublaa yes yes ...'' diye başlayan ve ''....sisimoni fıstık ''ile biten (sisimoni ne lann ? ) ,dünyanın en gereksiz el şaplatarak oynanan oyunlarına devam ettik .ama dünyanın en mutlu çiftiydik ,kıskançlık,yalan,trip,cinsel hayat *swh~ hiçbişi yoktu .bi kaç yaz biz beraber devam ettik böyle.sonra bu her yaz gelememeye başladı .her güzel şey gibi bu da bitti bi süre sonra ..duydum ki şimdi 2 çocuğuyla almanya'da mutlu mes'ut yaşıyomuş ,hep mutlu olsun ilk göz ağrım ,ne zaman biri müzik kutusu dese o aklıma gelir benim .mutlu ol leyla ,ömür boyu unutmucam seni ..

geçen gün ablamlara gitmiştim ,oturduk amerikan salatası yiyoruz,aklıma geldi ,''küçükken senin bi müzik kutun vardı onu ben senden habersiz alıp leyla'ya vermiştim abla :( dedim .o da '' biliyorum '' dedi ..gülüştük ..'' koyuyim mi bi tabak daha''dedi .''yok abla sağol tabağım var zaten''dedim .kolumu cimcikledi.hayır ne dedim ki şimdi ben ?
Ergenliği atlatmaya çalışan seyrek saçlı göbekli ve kısa bir insandı.
4. sınıftayken 145 civarı fln boyum olduğunu düşünrsek benden 10 15 cm kısa olan birisiydi.
sarısın yeşil gözlü 7 yaşının hemen başlarında, gülünce yüzünde güller açan gülçin adında bir kızdı. ben de 6.5 yaşındayım ozaman ama çok hızlıyım öle böyle deil. benim gibi 40 yıllık zamparayı süt dökmüş kediye çevirmişti. ah gençlik....
1.70 boyunda sırık yutmuş gibiydi. tabi ilkokul son. ama sırık yutmuş hali benim sonra aşık olduğum kezbanlardan kat be kat güzeldi.

ah sümeyram ah. senden gayrısına aşık olmak koydu bana.
Lise 2 yeni bitmiş, yaz tatiline giriş yapmış, yalnızlığı yada yalnız olduğumu zannettiğim zamanları ilk defa algılıyordum.artık aşık olmalıydım kendime her gün bunu söylüyor kendimi buna koşulluyordum.Yaz tatili bitti bir çarşamba günü liseden önce dershane başladı.sınıfa erkenden gelip yerleştim.aradan 15 dakika geçti belki.Kapıdan bir aydınlık geldi karanlığıma,sandım ki yazımı kışa çevirecek,kabuslarımı en güzel rüyalarıma dönüştürecek.Fakat bilemedim kıymetini karanlığın daha kuytusu,kabusun daha beteri varmış...
Bin şükür ki biz karanlığa yenik düşmedik,çok sevdik sevilmeden ama hiçbir vakit yalnız olmadık.
hic unutmam
aynı siniftaydim onla
orta boylu
hafif balık etli
siyah saçlı
beyaz saçlı
çekik gözlü
güzeller güzeli

sonra bi kazada kaybettim onu.hayallerim vardi onla.
hani polat ile elif gibiydik..
neyse aglayamayacagim.
Nane mollanın öküzün hayvanın tekiydi.

Şaka şaka, ben hayatımda tek bi poncige aşık oldum, o da çok minnoş bir serseri.