dövme makinesini hem sağ hem sol elimle kullanabiliyorum ve bu özelliğimi farkettiğim ilk andan itibaren şaşrmaya devam ediyorum gibi huylardır. kendi yeteneklerime inanamıyorum tarzı çok eleştirilerek büyüyen bir çocuk olmanın yan etkisi huylardır. sesim güzel diyorlar inanamıyorum, iç mimarım tasarımlarım var ama yeteneklisin deselerde inanamıyorum.
eşine dostuna komik bir şey anlattığında, izlettiğinde eğer gülüyorlarsa en az onlar kadar gülmek. hele yakınlık derecesi yüksekse karın yıltılma seviyesine geliyor.
halbuki ilk gördüğümde o kadar gülmemiştim. her zaman böyle oluyor. istemsizce sanki.
film izlemeye, müzik dinlemeye tahammül edemiyorum, çünkü bitiyor, biteceğine yakın o acı tat yüzünden fazlasıyla sıkılıyorum bu tür şeylerden, ilginç evet biliyorum, bi şeyin bitmeye yaklaşması beni sinir ediyor, bitiş mevhumu kıl fazlaca..
başkasının su içtiği şişeden bende içebilirim. sevgilimin ağzından çıkan sakızı bile çiğneyebilirim. öyle genişimdir. ama feriştah olsa onun yarım kalan yemeğini yiyemem, çatal kaşığını kullananam. "ben yiyemedim çok geldi istersen sen ye" demeyin kardeşim bana. demeyin..
istanbulda olduğum dönemlerde eyüp mezarlığına çıkıp saatlerce tek başıma oturmak en başta. 1936 yılında ölmüş 5 yaşındaki bir çocuğun mezarının başında onunla dertleşmek, çok ciddiyim dedem yaşında çocukla sohbet ediyorum ara sıra. belli ki artık kimi kimsesi kalmamış, birkaç bayram takip ettim kimse gelmemişti. tabi bu söylediğimi eskisi kadar yapamıyorum, istanbuldan uzak olduğum için.
sonra alkol kullandığım dönemlerde sıklıkla yapardım, zeytinburnu çayırda içip şişeleri dikip ateş ederdim, hey gidi boktan günler.
saat 2'den önce uyuyamam.
uyurken mutlaka müzik dinlerim.
okuduğum kitabı asla kırıştırmam ve ödünç vermem. *
eşyalarımı benden başka biri kullandıysa onu bir daha kullanamam, marka olması falan umrumda değil.
öpülmekten, dokunulmasından hoşlanmam.
otobuse mınıbuse bındıkten sonra ellerımı yıkarım.
evim dışında bir yerde yemek yiyeceksem mutlaka çatalımı, bıçağımı silerim. hatta bazen bardağımı :)
araç kullanırken sıkça yaşarım, yollarda ezilmiş daha önce üzerinden onlarca araç geçmiş hayvanların etrafından geçmeye çalışırım, eğer üzerinden geçtiysem suçluluk duygusu hissederim.
kremsiz yaşayamamak. çok ciddiyim! diyelim bir arkadaşımda kalıcam. kremimi yanıma almadığımı fark ettim. arkadaşımda da yok. saat kaç olursa olsun açık bi yer bulup krem bulmak. olmadı komşudan almak. o'da olmadı evime gitmek.
hayal dunyasinda yasamak. cogu zaman gercek dunyaya uyum saglayamiyorum, vucudum bu dunyada olsa da kafam hep hayallerimde. hatta abartip hayal dunyam yerine gercek dunyada konusmuslugum bile var.
uyuduğum odanın kapısı açıksa uyuyamam.
bir insandan bir kere nefret ettiysem bir daha onu sevemem.
kulaklığıma ölümüne bağlıyımdır.
çok sevdiğim şarkıların dilden dile dolanmasından hiç hoşlanmam mümkünse bir ben bileyim bir de çok çok değer verdiğim insanlar.