henüz daha çok taze ama ileride anlatacağım ilginç anılarım arasına girmeye hak kazanan bi anı.
geçtiğimiz pazar arkadaşla avcılar sahilde yürürken kayaların üstünde denize yakın yerde iki küçük çocuğun oynadığını gördüm. 6-7 yaşlarındalar. kız olanın ayağı kaydı denize düştü, erkek kardeşi de onu tutayım derken kayıp düştü, babası ile annesi az yukarda oturuyordu, babası gördü koşarak gitti onun da ayağı kaydı düştü 3’ ü bir çırpınıyorlar. Ben de güneş gözlüğümü arkadaşa uzattım fırladım, o anda anneleri de koşuyordu dedim “abla sen dur bi de sen düşme”
çocukları tek tek çıkardım kıyıya adama elimi uzattım vermedi. telefonunu uzattı ıslandı diye. dedim abi öleceksin ne telefonu. neyse ısrar etti önce telefonu kurtardım sonra adamı.
Yurtta kalırken, gece yarısı arkadaşım gelip anahtarımı istemiş yastığımın altından çıkarıp vermişim, sabah kalkinca yatağım da anahtar arıyorum yatağı kaldırıyor, yok, bir korku aldı beni, arkdasim girdi odaya anahtarim kayıp dedim bana verdin ya gece istedim de, dedi. Şaşırıp kaldım uykuma.
10. Sınıftayken okul yurdunda banyodan çıkmıştım sadece havlu vardı üzerimde. O zamanlar yeni yeni kamera takmışlardı yurda. Bende kontrol için indirdim havluyu dans ettim biraz horon biraz ankara havası oynadım tabi sonra disiplin falan. Okuldan ayrılıcaktım zaten o yüzden yaptım. Sapık değilim.
ilkokul 3 teyken ilk kez okul nobetcisi olmustum. tabi bide bi heyecan var kosusturmaca ogretmen bisey istiyor sinifa getiriyorsun. bi ogretmen bana 7-c sinifindan pipet getir dedi ben de tmm ogretmenim diyerek sinifa girdim bi baktim ders var. benden 4 yas buyukler var ve haliyle bi cekiniyosun simdiki jenerasyon gibi degildik. ogretmen ne var oglum dedi ogretmenim imm oldum bi. o an pipet kelimesini unuttum. 4-5 saniye sessizlik oldu. asagi kattaki ogretmen kamis istiyomus dedim demez olaydim. butun sinif kahka icinde bendeki butun kan yuzume toplandi resmen. ogretmen de cidden anlamadi mi tasak mi geciyo bilemedim, ne kamisi dedi. ben kamis ya ogretmenim diyerek 31 cekme isareti yaptim anlasin diye ama adam hala mal gibi bakiyo sinifta bi cocuk gulmekten sandalyeden dustu. ben de bilmiyorum o zaman 31 nedir. siniftan ciktim o gerilimle bikac saniye sonra ogretmen cikip pipeti verdi. evet.
Lise son sınıftayken okuldan çıktık. Arkadaşla iett ye bindik. Orda tarafa geçeceğiz ilk koltuğun başında bizim okuldan bir kız dikiliyor. Biraz da gıcık bir tip. Neyse şoför buna çekil diyor bu takmıyor. Bende ayar oldum iyice ve kıza bağırarak "kardeş götünü çekte bi geçelim" dedim. Otobüstekiler gülmeye başladılar. O kızı bir daha ne okulda ne de otobüste gördüm. Swh. Evet.
6. Sınıftaydım. O zamanlar fen bilgisi, sosyal bilgiler yeni ayrılmıştı, çağ atladık sanırdık. Mavi önlükten gömlek kravat moduna dönüşüyor, erkeklerin pipisi ve kızların etekleri yükselmeye başlıyordu. Ben o zamanlar ceza'dan tokio hotel'e keskin bir dönüş içerisindeydim. Çok saygılı, çok sakin, kompleksli ve utangaç bir çocuktum. Uzun boyum, yabancılara benzeyişim, yüksek notlarım yüzünden hocaların hep gülücükleri bana doğru uçardı ama tabi bunu etraftaki öğrenciler görüp beni biraz ayrılaştırmaya başlamışlardı. Az ve öz arkadaşlarım vardı fakat henüz 3-4 aylıktı ilişkilerimiz. Neyse, bir gün fen dersindeyiz. Hocamız okulun en sert hocalarından olup benim gibi (şu anda yavvvşaak olarak tabir ettiğim) öğrencileri seven bir hocaydı. Beni sevdiğini biliyordum fakat bana sert bakıp ufak bi şaka yapsa altıma sıçarım yani. Bu derste bir arkadaşla oturuyorum, ikimiz de hafif tombikçeneyiz. Elimdeki tükenmez kalemi birden bunun baldırına sokuverdim. Ne olduğunu ben de şaşırmıştım amk. Sadece o an yapmak istemiştim ve yaptım. Çocuk eşek gibi anırdı tabi, hoca noluyor orda diye sordu, olay açığa çıktı falan. Kadın üstüme doğru yürüyor ne diyecek diye hafiften altıma sıçma pozisyonundayım. Dibime kadar gelip gözlüğünün üstünden bana baktı, çenesini biraz öne çıkarıp gözlerini kıstı ve:
"Daha bunları yapmak için çok küçüksün bebeğim" dedi, ve dersine devam etti.
kimilerini ilginç, komik gibi tarif etmenin mümkün olmadığı olaylardır. bugün onlardan birini de ben yaşadım.
12.30'da kamil koç'a bindik ısparta'dan, istanbul'a geliyoruz. geçici mezuniyet belgemi aldım. ilk bir saat, şoför iphone 5'inden facebook'a giriyordu, her şey güzeldi. afyon'a doğru gelmeye başladıktan sonra, öyle bir rüzgar çıktı ki, otobüs sallanmaya başladı, baktım tek eliyle yola bakmadan otobüs süren adam, ayaklarıyla da direksiyonu tutmaya çalışıyor. öyle savuruyor rüzgar koca otobüsü.
daha sonra rüzgarı da aldık arkamıza galiba, ne olduysa o kadar hızlı gidiyoruz ki, her mola yerinde, her otogarda sürekli bekliyoruz *. talihsizlik bu ya, bir yağmur başladı, ön camlar kırılacaktı neredeyse, zor kurtulduk. neyse ki kaptan seaways hilesini yazdı da, o kadar suyun içinde rahatça gidiverdik. sakarya'ya kocaeli'ne kadar da durmadı yağmur, kağnı gibi çektik o yolu altmışla.
ulan 21.00'da varırım diyordum bu hızla esenler'e, 21.30 oldu daha dudullu'dayız, kamil koç aktarma merkezi etrafında. etrafındayız hala, çünkü aksilikler biter mi? dudullu'ya girerken, binenler bilir kamil koç ve metro turizm böyle bir köprü altından geçer aktarma merkezlerine girerken, keza nilüfer turizm de. koyduğumun nilüfer turizmin otobüsü yolun tam ortasında bozuldu, küçük otomobiller yandan yandan geçerken, biz ne sağdan, ne soldan geçemedik. mal gibi kaldık, geri geri giderek, alternatif yol aramaya başladık. şoförler de bilmiyor *.
bu sefer 44 kişilik otobüsteki, 20 kişi birden 60 kişi olur gibi navigasyon ile yol tarif etmeye başladı. Bir sefer aha bulduk dedim kendi kendime, * bindirme yerine gelmişiz, bize lazım olan indirme yeri imiş. indirme yeri farklı yerde bir kaç sokak, cadde. gene dolaş dur bu sefer. geçti 1 saat daha böyle. bostancı'ya falan kadar indik bir ara, o kadar gitmişken evime bırakır diye düşünmeye bile başladım.*
bozüyük'den beri de tuvaletimi tutuyorum ayıptır söylemesi, ortada ayıp falan kalmadı ya neyse. esenler'e kadar da tutacaktım ama rötardan dolayı olmadı. girdim hemen tuvalete indirme yerinde. bir dakika olmadı tuvaletimi yaptım, ellerimi yıkıyorum, 21 saniye sabunlama kuralına da dikkat ediyorum tabi. motor sesini duydum, hemen çıktım baktım, otobüs yok. gördüm. koştum, yakalayamadım. aslında iyi de koşardım ama, otobüste ayaklarım çok uyuştu.
ulan bir de geçici mezuniyet belgem, onaylı transkriptim kaçırdığım otobüste kaldı. konuştum vezneyle, bir sonraki otobüsle yollarız, evraklarını da alırsın oradan dediler. eh ulan buna da tamam dedim içimden.
ne göreyim, otobüsteki, sağ yanımdaki esmer kız, güzeldi de şimdi yalan yok, canım benim ya. bekliyordu orada. konuştuk, gülüştük beklerken her ikimiz de. ne oldu bu sefer demeye kalmadan, otobüs geldi, kıza görüşürüz bile demeden gittim, bindim esenler'e gitmek üzere. ne adını soyadını alabildim, ne numarasını. neden? malım çünkü, sormadım bile. neyse sonra esenler'e geldim, tırsa tırsa otogar'dan bayrampaşa'ya kadar yürüdüm. 24.00'da anca evde oldum. bilgisayarını başına geçtim ve sözlüğe yazdım.
masama çay dökülmesinin sonrasında daha önce çamaşır suyuna batırılıp tezgahtaki zorlu bir lekeyle savaşan bezi kullanmam ellerimi yıkamama rağmen tırnak yeme alışkanlığından dolayı azcık çamaşır suyu emmem.
Geçen aylarca telefonla konuşurken bi arkadaşımdan bana kitap önermesinl istedim o sırada da elimde inceleme yapıyorum hangisini alsam diye. Elimde olasılıksız var tam o anda arkadaşımda onu al dedi ve tereddüt etmeden aldım 1.5 günde bitirdim ve bu zaman kadar okuduğum en güzel kitaptı fakat o anda elimde o kitabın olması tesadafünü hala çözemedim kalp kalbe karşıymış demekki.
bigün çarşıda gezerken, umumi tuvalete girdik arkadaşla. neyse birer lira vereceğiz tabi, bende 75 kuruş çıktı, 25 kuruşunu arkadaş tamamladı. bir ay onu tuvalete ben çıkardım. neymiş efenim çarşıda benim 25 kuruşu o tamamlamışmış. bu da böyle bir anımdır.
ilk ve tek konserimi verirken iki amfinin arasına girmişim mikrofondan ciyak ciyak ses çıkıyor. seyircilerden biri geldi beni bi kaç adım öne aldı. abi iki amfinin arasında durursan mikrofondan ciyak ciyak ses çıkar dedi. konser bitti o çocuk yanıma geldi. abi bizim grup var solistimiz olur musun dedi. numaramı aldı. bi daha aramadı. 2 sene oldu bekliyorum hala *
koca bir set kitap almışım lise sondayım üniversite sınavına hazırlanıyorum tabii yeni kitap alınca hepsini çözeceğim umuduyla bir sevinçle otobüse bindim eve gidicem. bindim kart okutucam elimdeki ağır kitap poşetini yere bıraktım. kartı okutup eğildim yerden kitapları almaya o sırada otobüs harekete geçti. o an doğrulurken dengemi kaybettim ve yalpalayarak koltukta oturan teyzenin kucağına yumuşak bir şekilde oturdum. teyze sanki bu hergün başına geliyormuşcasına beni hiç tınlamadı, dönüp yüzüme bakmadı bile. ama rezilliğim burda bitmedi. daha sonra teyzenin kucağından yine yalpayarak yere yüzüstü yattım, evet resmen yattım. gülmekten yerden kalkmaya halim yoktu bile. sağolsun o sırada arkadaşım gülmesini tamamlayarak bana yardım etmek aklına geldi. bu da böyle bir anımdır.
Dün bir yerde ekmek arası köfte yerken karşıda bir kavga çıktı. Ben de kaçırır mıyım hemen izlemeye koştum, sonra da köftemi zaten yeterince yediğimden aşağı salınıp eve geldim. Yani hesabı ödemedim ve itiraf ediyorum bu olayı gerçekleştiği için için çok mutluyum.