sözlük yazarlarının hayat hakkındaki fikirleri

entry2 galeri0
    1.
  1. şimdi herkes boş bulduğu yere otursun.. siz pek muhterem mahlukatlara hayatın anlamını açıklayacağımdır.

    1-görmek; hayat ne gördüğündür. gözlerindir. diğer gözlerle gözgöze geldiğinde gözbebeklerinizin agu diye konuşmasıdır. o yüzden onun adı gözbebeğidir. bebekler konuşamaz ama hissederler. dünya'ya nasıl bakıyorsun? o gözler ruhunun uhrevi alemden, dünyevi aleme açılan penceresidir. ne demiş mevlana? "dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.." sen o pencereden ne gördün?

    alemdeki her zerrecik senin bir yansımandır. nereye bakarsan bak, göreceğin kendi suretinden başka bir şey değildir. karşında bir düşman mı var? işte o sensin. sevgiliye bakınca gördüğün şey ne? işte o sensin. annenle, babanla, arkadaşlarınla, tezgahtarla, kasapla, kuryeyle, polisle, tinerciyle, orospuyla, bir gay ile, bir travesti ile, müdürle, ünlü birisiyle gözgöze geldiğinizde ne oluyor?

    korku ve şüpheyle gözlerini kaçırıyorsunuz, ya da biraz daha uzun bakmak için kendinizi zorluyorsunuz, ya da gözlerinizi ondan alamıyorsunuz değil mi? işte onlar sizsiniz, onları seviniz.

    2-konuşmak-dinlemek; insan ne konuştuğudur. en uzun süre sohbet edebildiğiniz insan kim ise, onu ne pahasına olursa olsun kaybetmeyin. cümlelerine en uzun süre aynı merak ve ilgiyle katlandığınız insanı da sakın kaybetmeyin. konuşun. susmak bazen iyidir fakat konuşmak ibadettir. insanların sizi yargılamalarından, konuştuğunuz şeyleri saçma bulmasından çekinmeden konuşun. güzel ve anlamlı konuşmaya çalışın. önemli olan ne dediğiniz değil, nasıl dediğinizdir. bir insan sizinle konuşmayı kesmiş ya da azaltmışsa, ya size küsmüştür ya da hayatında artık istemiyordur. bu evrensel bir yasadır. konuşmayı kesmek en büyük tavırdır. insan duymak ister çünkü. sevdiğinizi söyleyin, kızdığınızı söyleyin, nefret ettiğinizi, bayıldığınızı, ilgilenmediğinizi, çok istediğinizi söyleyin. çekinmeyin. nasıl ki gidilemeyen yer sizin değildir, dile gelmeyen şeyler de sizin değildir. seviyordunuz ama söylemediniz = siz hiç sevmediniz.

    3-düşünmek; "sen düşünceden ibaretsin, gerisi etsin kemiksin" demiş mevlana. bizler sadece düşünceden ibaretiz. rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız. etrafımızdaki nesnel dünya, düşüncelerimizden ibarettir. güzel düşünürsek güzel olur, kötü düşünürsek kötü olur. aklından iyi düşünceler geçen iyi birisidir, aklından kötü düşünceler geçen kötü birisidir, aklından yavşakça düşünceler geçiren yavşaktır, aklından korkak düşünceler geçiren korkaktır, aklından seksi düşünceler geçiren seksidir. yaşlandığını düşünen yaşlıdır, yeteri kadar iyi olmadığını düşünen yeteri kadar iyi değildir, hep kendisini değil başkalarını da düşünenin empati yeteneği gelişmiştir, zekidir, sadece kendilerini düşünenler evrendeki en aptal canlılardır.

    "insan düşüncelerinin ürünüdür. ne düşünürse ona dönüşür." mahatma gandhi

    "düşüncelerinize dikkat edin. sözleriniz olurlar. sözlerinize dikkat edin. davranışlarınız olurlar. davranışlarınıza dikkat edin. alışkanlıklarınız olurlar. alışkanlıklarınıza dikkat edin. değerleriniz olurlar. değerlerinize dikkat edin. kaderiniz olurlar." mahatma gandgi

    4-sevmek; çok sev. elinden gelen yetmez, elinden gelmeyen kısmınla da sev. gücün bu kadar mı? sevgin kendi yarıçapındaki bir daireyi mi kapsıyor? ne talihsizsin, özellikle de senin daha çok sevmen gerekiyor. düşmanını, ölümü, sıtmayı, kanseri bile sev. benim cici kanserim diye sev onu. çünkü o kanser de senin bir parçan. katilleri de sev, özellikle de küçük çocukları öldürenleri. n'oldu? sevmekte zorlanıyor musun? sevgi için bahane mi arıyorsun? bazı şeylerden nefret mi ediyorsun? etme. içine karışacak bir tane nefret atomu seni parçalamaya yetecek kadar büyük bir atom bombası gücündedir. evrendeki tek bir zerreden dahi nefret etme. aksine onları sev, atomlar sevgiyle büyür.
    1 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük