Son üç yıla kadar stoper(son yılların moda tabiriyle çıpa) idi. Ama oyun kurmasından anlayan bir stoper, Orta sahaya dönük olanlarından yani. Zidane'ı gözünüzün önüne getirin bir dakika, işte tam onun gibi olmasa da ona yakın.
Futbol; benim için oynaması, hakkında konuşması, seyretmesi inanılmaz eğlenceli spordu.
Şirketimin düzenlediği turnuvada mal biri-afedersiniz ama öyle- sanki dünya kupasıni ona vereceklermiş gibi yaptığı hırsla ve üst üste benden yediği çalımların acısını sol dizimdeki Çapraz bağımdan aldı. Artık oynayamıyorum, bırakın oynamayı çok dikilince inanılmaz sancıyor dizim.
Lig Maçlarını izlemeyi de ikinci yarının tamamını kazandığımız ve şampiyon olduğumuz sezon sonu şike olayları patlak verince bıraktım. Her maçını çarşıda kafede izlediğim o sezon, takımımın ikinci yarı maçları kurmacaymış. Salak gibi kaldım öylece. Strese girdiğimiz, dualar ettiğim, onlarla beraber terledigim o son dakikalar bir senaryo imiş. Çubuklu formayı bir daha dışarı giymiyorum. Evde oğlum ısrar eder de "baba giysene hadi ama" derse ancak o zaman..
Futbol hakkında konuşmaya gelince. Bir arkadaşım var sadece onunla konuşuyorumdum. Hakkında geyik yapması inanılmaz güzeldir futbolun. Takılırsın karşı takımlara, oyunculara, antrenörlere, sabri'ye. Onun da iş değişikliği olacak yakında, ayrılıyor şirketten. Futbol ile ilgili son eğlencemi de yitiriyorum yani.
Bir adet yırtık sol diz yan bağı ve çubuklu forma hayranı kırık bir kalple elleri cebinde kaldırım aşındırıyoruz işte. Mevkimiz bu.
forvet.
fazla koşamıyorum , fizik gücümde yok ama bitiriciliğim süperdir. bir gol pozisyonuna girdim mi affetmem. karşı karşıya filan asla kaçırmam.
örnek : jardel
son dakkalarda hep: "o kadar para verdim bi golde ben atayım" mantığıyla ileri çıkıyorum. diğer soy kafama göre takılıyorum, zaten profesyonel değil bildiğin arkadaşlarla zevkine oynuyoruz.