yorgana sarılıp yatıyorum. size göre tuhaf olmayabilir ama bana göre çok tuhaf bir hareket. bir insan neden yorgana sarılıp yatar ki arkadaş, bu neyin kafası yani. cansız madde seviciliğimi bu, cansızfili gibi ya da nefes almasa da olur gibi bir izlenim yarattığı için bende tuhaf geliyor, sevmiyorum bu hareketi ama yine de çılgınlar gibi sarılıyorum. ama sadece uyuyoruz sarılıp uyuyoruz yani hatta bir tek ben ona sarılıyorum o bana sarılmıyor. yani yorganla düzeyli bir ilişkim var, yanlış anlaşılma olmasın.
sıçarken deterjanların, sabun kaplarının arkasında yazanları okuyorum. eğer hepsini okumuşsam ve tuvaletim çok gelmişse, kütüphaneden bir kitap seçip koşa koşa girip 5-10 sayfa okuyorum. nası bi cinsim anlamadım.
detayları severim zira her şey, bilhassa bir insan detayda gizlidir. karşımdaki insan fark etmeden izlerim onu, şaşırdığında gözlerinin iri iri açılmasını, kızdığında alnının kırışmasını, olaylara verdiği tepkilerle kaydederim yüzünün her bir köşesini...
ama özellikle gülümsemelerini izlerim. gözlerinin küçülüp, dudaklarının yavaş yavaş yayılması, göz altlarının yanaklarıyla dolması, sonra kahkaha atarken gözlerinin seğirmesi... o anı tüm güzelliğiyle kaydederim ve hep o gülümsemeleriyle hatırlarım insanları... ne demiş ahmet telli :
'' gün biter gülüşün kalır bende... ''
işte bende de herkesin gülüşü kalır. bu yüzden etrafımdaki insanların hep gülmesini isterim, karşımda üzgün birini görünce dayanamam, gülümsemesi için türlü şebeklikler yaparım.
'' insanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir gülümseyiştir.
gülümsemenizin bitip, yanaklarınızın başladığı yerden öptüm ! *
amaçsız yürümek. en sevdiğim garipliklerimdendir efenim. özellikle kendimi boşlukta hissettiğim ve üzüntülü olduğum zamanlarda alır başımı saatlerce yürürüm. hiçbir amacım olmadan. yürümek zihini rahatlatır. deneyin efenim faidesini göreceksiniz.
Tam olarak nasıl oluyor bilmiyorum acayip bi sap çeker özelliğim vardır.
Şöyle ki; gittiğim her mekan kıraathaneye döner.
Başlarda kimse inanmıyor ama olay bu sadece bu kadar da değil hemen her yerde hemen bi sap örgütlenmesi oluşturup guruba liderlik yapabilirim. Barda tanımadığım masalarla muhabbet kurup masa birleştirdim çok kez ama hep erkek muhabbeti.
sessiz bir ortamda periyodik çıkan sesler beni sinirlendirir- örneğin; çok sevip şık bulmama rağmen bazı analog saatlere sessiz ortamlarda tahammül etmekte güçlük çekiyorum.
ayak görmekten nefret ediyorum. bir et parçasını sıkmışsınız da oradan o beş parmak fırlamış gibi bir his yaratıyor zihnimde.
bir insanın ayağını gördüğüm zaman aklımda o kişi artık ayağıyla yer ediyor ve güzel çirkin fark etmez inanılmaz derecede rahatsız ediyor o görüntü beni. sinirlenip o ayak görüntüsüne kitleniyorum ve daha fazla nefret ediyorum.