Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Kalbin benim olsun diyorum,çünkü
mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Ram ol bana,ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
kimbilir kaç kişi senin zarif hallerini sevdi,
kaç kişi güzelliğini sevdi...
belki gerçek aşkla; belki değil...
ama bir tek kişi seni sevdi,
bir tek kişi değişen yüzündeki hüznü sevdi.
Uzun bacaklı bir yaban hayvanıydı aşk
Harıl harıl onu arıyordu istanbul, duyuyorduk
Galata Kulesi'ndeydik, başın omzumdaydı
Kule döne döne içimizdeki gökyüzüne akıyordu
Sevgilim,
yüreğimin ipleriyle dudaklarına indim senin
Gözbiliminden tenbilimine dönüşürken aşkımız
Kule'den aşağıya fırlattım beynimi
"Dalgın şair!" dedi Einstein, Niels Bohr'a dönerek
"Baksana, unutmuş beynine kanat takmayı!"
"Yürekle beyin arasındaki en büyük belirsizliktir aşk,"
diyerek söze karıştı Heisenberg.
"Belki de, iki yüreğin aynı dalga boyunda buluştuğu bir salınımdır o!"
dedi Louis de Broglie.
"Aşk, bir kara cisim ışıması değil midir?"
böyle sordu Max Planck da
dayanamayıp,
ışık tozuna bulalı gözleriyle.
"Kendinize geliniz efendiler!" diye söylendi Takiyüddin
"Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açıklanabilir ancak!
O, uzun saçlı bir yıldızdır; yüreğin içinde taranır"
Bence sevgilim,
söylendikçe bizim olan bir şarkıdır aşk.
Dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran.
Galata Kulesi'nden aşağıya fırlattım beynimi, söylemiştim
bana bakan
uzun bacaklı bir yaban hayvanıydı aşk.
Aşağı tükürsem Dördüncü Murat
Yukarı tükürsem Hezarfen Ahmet Çelebi
Ağzımın içinde dilin, bulutlarımı ıslatan gökırmak.
Sonsuzluğu ikiye bölmektir aşk,
kasığına yazdığım ak yazı.
Sevgilim,
ağzına düşerken yanardağının
kanatlarım ol benim.
Kafeslerinden soyundur kuşlarımı,
Balıklarımı çıplakla tuzdan.
Cenevizli boynumu sev, Venedikli sırtımı
Osmanlı kokan saçlarımı
Anadolu'dan gelen gözlerimi
Pera'lı bakışımı sevgilim, istanbullu ellerimi.
Bana beni anımsat,
Sensizken yitirdiklerimi.
Kule'den aşağıya fırlattım beynimi, bir yerlerde yazmıştım.
Bak işte,
bir çift martının yanından geçiyor düşerek.
irice olanı, "Herifin biri kafayı yemiş yine!" diyor yanındakine,
"Sen aşktan ne anlarsın koca gaga!" diye söyleniyor diğeri.
Sevgilim onlara aldırma sen
yalnızlığın kabuğuna çekilip
kendi içime düşerken bile
kanatlarım
kanatlarım
kanatlarım ol benim.
Aşk Iki Kişiliktir
Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini; içinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir. Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir. Avutamaz olur artık
Seni, sevdiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiçbir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını, Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir. Ataol Behramoğlu
Hüseyin Nihal ATSIZ - Geri Dönen Mektup
Hüseyin Nihal ATSIZ - Kahramanlık
Hüseyin Nihal ATSIZ - Davetiye
Ümit Yaşar Oğuzcan - Bir Fotoğrafta Sen
Ümit Yaşar Oğuzcan - Bekleyenler için
Cemal Süreya - Biliyorum Sana giden yollar kapalı
Attila iLHAN - Üçüncü Şahsın Şiiri
Attila iLHAN - Böyle Bir Sevmek
Nazım Hikmet RAN - Davetiye
Ataol Behramoğlu- Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var.
Ataol Behramoğlu- Bu Aşk Burada Biter.
Attila ilhan- Bana Bir Şimşek Çak.
Attila ilhan-Ağustos Çıkmazı.
Edip Cansever- Yerçekimli Karanfil
Didem Madak-Karınca Kumu ( ki her okuduğunda ağlayan biri olarak şiddetle tavsiye ederim.)
sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığa düşe kalka giderim.
(bkz: nazım hikmet)
duydum ki evleniyormuşsun aşkım.
umarsızca dağıtmışsınız davetiyeleri eşe dosta.
dur bakayım ne yazıyor davetiyede.
orçun ile nesrin in bu mutlu gününde
sizleri de aramızda görmek isteriz.
babası osman gülenç, babası nevzat öztürk
vay be nevzat abiye bak.
oysa ki oğlu gibi severdi beni.
hayır sitemim nevzat abiye değil,
sanadır bebeğim sana.
yaşanan onca şeyi hiçe sayıp,
tıpkı bir arsız gibi yollamışsın davetiyeyi bana.
şimdi senden bir tek cevap bekliyorum.
eğer ulan düğün yaptık onca masraf ettik,
umut baba adamdır bir çeğrekle geçiştirmez.
burma bilezik takar takı merasimindeyse niyetin,
gelirim.
ama bak keriz şanlı şöhretli düğün yapıyorum demekse amacın,
burma bileziğimi alır giderim bu diyardan.
kürde fırsat verme ya rab, dehre sultan olmasın
ayağını çarık sıksın, asla iflah olmasın
vur sopayı al ekmeği, karnı bile doymasın
ol çeşmeden gavur içsin, kürde nasip olmasın.
ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini sikeyim,
yansın bu ibneler su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim,
ben deli miyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
verirse verir, vermezse leyla'yı da sikeyim.