Cebimde tamı tamına 5 lira param var son sigaramı yaktım keyifli keyifli içtim son dal o zamanlar winston box içiyom fiyatı 6 buçuk lira o zamanlar neyse derken sigara bitti öğrenciyim baba eve geçtim neyse ben yemeği yedim hurra dışarı sigara içmeye sigara yok cepde son beş lira winston dan başka sigarada içmiyom hamınna açtım cüzdanı 1 dolar hatıra için saklanan ama kimin verdiği bilinmeyen dedim bozdurucam yol ortasında bozuk para toplayan dilenci var --abla ben turistim şu doları bozsana 1 buçuk lira lazım bana çok acilcüzdanım evde kalmış dedim dilencide kabul etti değiştik paraları gittim sigara aldım hühühühühüh...
Bakkaldan veresiyeyle ekmek alirdik, tamam burasi sorun degil ama hergun sehrin bir yanindan bir yanina gitmekti mesele. Arkadaslarimdan saklana saklana uzatarak gelirdim yolu. Neyse ki gecti o gunler, Allah kimseye yasatmasin.
son vapur seferi akbil kayıp param bitmiş zaten har vurup harman savurmuşum kalacak yerim yok mecbur kaçak bindim.hala aklıma gelir ve cidden vicdanım sızlıyor,sonuçta parayla binen herkesin hakkına girdim.
Cebimde 1.5 tl varken çantam ve diğer eşyalarımı kapının kenarına koyup, evden çıkarken ayakkabıyı dışarda giyinmeye çabalarken bir anda rüzgarın esmesi ve tüm eşyalarım içerideyken kapının çat diye kapanması. Sabah hastaneye 1.5 tl ile gitmem ve akşam 9'da ancak eve dönebilmem. Parasızlık fenaymış.
bugün kyk yemekhanesinde yaşadığım olaydır. devlet bana 4,5 tl veriyor. etli yemek 3,5 tl. geriye ne alırsam alayım 1,5 tl den aşağı değil. şimdi çorba alsam ekmekle yerim bol bol. etli yemeği yavan yerim. ama pilav alsam ekmeği pilavla yerim. o zaman da içecek almak durumundayım o da 70 kr. ee o zaman daha çok doyarım ama bunu alışkanlık haline getirirsem sıçarım. anlayacağınız ne yemek yiyeceğime harcadığım enerji zaten beni yeterince acıktırıyor.
çantasıyla birlikte arkadaşını şenlik alanında kaybetmek ve üzerine bir de telefonunu çantada sessizde unutmak.
Diyeceksiniz ki bunun neresi fakirlik.
Arkadaşın numarasını ezbere bilmeyen ben oradaki güvenlik görevlilerinden telefonlarını rica ettim saolsun verdiler ama mal kendi telefonun sessizde kim duyacak. Eve gideyim desen evde tek kalıyorsun yedek anahtar yok iki ucu boklu değnek.
Saolsun güvenlikçi amca 50 tl uzattı istemedim ama al al eve gidersin bulursun dedi. Ama yok dedim amca sen şu servislere yetecek para ver bana 2tl falan yeter ben bulurum gidecek yer amca yazık bu sefer 10tl uzattı. Ulan hayatımda hiç bu kadar ezilmedim ya ben. Teşekkür ederken arkadaşım geldi rahat bir nefes aldım. amcaya parasını geri uzatıp teksas teşekkür ettim ve sonra eve gittik. O 20dakikalık zaman diliminde hissettiğim acizliği hiç hissetmedim.
gecmis zaman olur ki yine salakligim ustunde,kimseye haber vermeden sehir disina kaciyorum ama daha resit bile degilim.otobus biletini almaya gittim, 2lira cikmadi.2lira ne ki lan,simdi olsa donup bakmazsin ama 2lirayi denklestiremeden olmuyor.adam verdi bileti,aksama kadar getir 2lirayi dedi. eski sevgilimin bana hediye ettigi, ayrilmamiza ragmen hic cikarmadigim bilekligi gittim sattim.2lirayi da verdim.sonra ucuzladigimi hissettim,ruhum ucuzlamisti.manevi degeri olan bir seyi maddiyata cevirip kendimden igrenmistim.
bir kaç sene önce arkadaşımla kadıköy'de dolaşmaktayız. artık eve dönelim dedik. o zamanlar da otobüslerin bazılarında para geçiyor, öğrenci de 1 lira. dedik otobüse binelim. akbiller boş ama para veririz. arkadaşa dedim "bende 50 kuruş kaldı yalnız." işte o an arkadaşın suratını hiç unutmuyorum. attı elini cebine, 50 kuruş çıkardı. "bende de kalan bu." dedi. aha dedik siki tuttuk. napıcaz nedicez derken, bahariye caddesinde gazi amca vardır bilen bilir. milli piyango, kazı kazan vs satar. ** "lan kazı kazan mı oynasak" dedim. her halükarda binemicektik zaten otobüse, en azından şimdi bi şansımız vardı. gittik aldık kazı kazanı 1 liraya, kazıdık 2 lira çıktı. normalde tabi insanlar çıkan 2 lirayı almaz yeni kazı kazan alır kazır. biz utana sıkıla 2 lira istedik amcadan. sonra anlattık tabi durumu, hatta yarım saat oturduk sohbet ettik amcamla. savaş anılarını anlattı. fakirdik ama fakirliğimiz bize o amcayı kazandırdı.
kamptayken en yakın bakkalın 12 km ötesinde olması ve piknik için gelip de 2.5 ltlik fantanın 4de3ünün içilmediğini görmek bizi nasıl sevindirmişti. yakınlarda çeşmede yok , nehirden su doldurup kaynatıp içiyoruz. o fanta öyle bir güzel geldiki orada kaldığımızın 6. gününde , sanki medeniyeti bulan adamlar gibi hissettik bi an kendimizi. (tabii arabada yok altımızda , bisikletlerle gittik 60 km , bisikletlere 30ar kg yük bağlayarak.)
üniversitede, yurtta, kırtasiyeden silgi alırken, en ucuzu hangisi diye sormuştum. adamın yüzüme bakışı ile arkadaşımın kahkahaları arka fonda " ben zaten her acının tiryakisi olmuşum ". . adeta dram filmden bir sahne . silgi yani silgi pahalı olsa ne olacak?