Babam tır şoförü. Ayda 4-5 kere uzun yola gider. Ben de arada sırada kendisine eşlik ederim. Tırla uzun yola gitmeyi gerçekten seviyorum. Bazen de direksiyona ben geçiyorum, peder artık gide gele nerede polis var yok ezberlemiş, oralarda veriyor direksiyonu. Neyse istanbul'dan çıktık, ankara semalarındayız. Gece 03:00 falan. aldım direksiyonu, ulan bir rahat ki amk tırı... devam ediyorum, 6 şeritli bir yola girdik. ileride de gişeler var. "baba gişeye geldik polis olmasın?" dedim. "yok yok rahat ol!" dedi. iyi dedim. neyse 200 metre sonra falan gişeye gireceğiz, birden sağ taraftan bi tır yavaş şekilde önüme geçmeye çalıştı. Lan ben de panikledim gaza biraz daha yüklendim. (Ama öyle bir durum ki sanki euro truck similator oynuyorum. orada değişik fantezilerim vardı. 130 la benzinciye girer aynı hızla yola dalardım.:)) neyse tırı geride bıraktık babam yavaş yavaş diye bağırıyor. lan tam gişeden geçerken ''küüüüttt'' diye ses geldi. içimden bi ses ''mert şimdi yarrağı yedin oğlum!'' dedi. lan dedim kesin çamurluğu falan kırdım. sonra aşağı inip baktık allahtan sadece çamurluk falan çizilmiş. o ''küüüttt'' sesi nereden geldi anlayamadım amk. o an hayatımda en tırstığım anlardandır vesselam...
gece uyku tutmaz bir türlü, oda karanlık ben yatıyorum. ortalık da darmadağınık haliyle, o zifiri karanlıkta ordaki burdaki şeyleri korkunç şeylere benzetiyorum ya. bir gün öyle gideceğim kalpten. her gece zıplayarak düşüyorum yataktan lan. bu ne lan bu ne?
akşam vakti tramvayla giderken , birden elektriğin kesildiği ve tramvayın iki durak arasında durup kaldığı dakikalar. acaba bu böyle çalışmaz da , bi sonraki tramvay arkadan gelip çarpar mı düşüncesi. son durak filminden sahnelere yapılan göndermeler. bu anlar 2 dakika da korku filmi senaryosu çizdirir kafada böyle işte insana.
ve nihayetinde son durağa sağ salim varılır. üzerinde servis dışı yazan aracın ardı sıra bakılır. *
park da arkadaşların fotoğrafını çekmek için poz ayarlaması yaptığım esnada yanımda kocaman bir köpeğin hırlaması ve dişlerini göstererek bana baktığı an.
arkadaşlarımla gittiğim hotelde (marmaris'te.) denize bir açıldım yüzerek. açılmak o açılmak kendimi yunan adalarına çok yakın bir mesafede buldum ve 25 dakika da gittiğim yeri 5 dakika da döndüm. (abartmıyorum.)
sahsimi evine alan kiz arkadasimin evinde basilmistik bir kere.
eve aldiktan bir sure sonra, o an iste calisiyor olmasi gereken abisi eve gelmis, korkudan yatagin altina girmistim. isin kotusu iki kardes ayni odayi paylasiyorlardi. herif bilgisayara bir oturdu 2 saat kalkmadi. 2 saat boyunca ne kadar korktugumu bir ben bir de allah bilir. hapsirmamak, kimildamamak icin yogun bir mucadele vermistim. nihayetinde azmin zaferi kazandi ve kazasiz belasiz atlattim. tabii yatagin altindan ciktigimda toz adama donmustum.
onun haricinde asansor halatlarinin kopmasi uzerine yere cakilmistik. onda da korkmustum.
günlük yaşamda karşılaşılabilecek mistik ya da ani reflekslerle alınan tepkiler sonucu yaşanılan anlardır.
Zira bir tanesi vardır ki hiç unutturmaz kendini;
Hazırlığı atlatmış ve artık fakülteye girmiştim. Bir kaç kadavra görüşünden sonra buna alışmıştım. Hatta Anatomi hocalarının '' manyak '' olduğu görüşüne katılmamaktaydım. Şirinlerdi bana göre. Sessiz, sakin, efendi tiplerdi. bir gün bu görüş ilelebet değişti.
Sabah saat 9.30 civarlarıydı. Önlüğümü giymiş ve içerde hocayı beklemekteydim. Tesadüfte odur ki ilk defa bir anatomi dersine erken gitmiş ve sınıf arkadaşlarımı beklemekteydim. Kadavra musalla taşında yatmakta ve bende içerde oyalanmaktaydım. Birden kapı açıldı ve ;
Hoca : kardeşim bugün nasılsın ? -Bulgarca olarak-
Ben : Teşekkür ederim hocam. Siz nasılsınız?
Hoca : Hey aptal! Sana demedim. Orada, masa da yatana dedim!
iç sesim : '' ooouuuzuuubillahimineşeytanirrraciiimmm bismilllahirrahamenirrahimm ''