ben küçükken ama baya küççüken bizim evin bahcesinde tek başıma oynarken orda bi tuhaf bişe gördüm ağzıma attım ve kabuğunu kırmya calıştımkırıldı ağzımın içi bişeyle dolmuşdu baktığımda solucana benzeyen bişeylerdi.
(bkz: sülük)
kurban bayramı tatili bitiminde ailemin yanından okula dönecektim. doğu ekspiresi den 1000 km yol için çok komik bir ücret ödedim.
tren sabah 8 gibi kayseriye geldi. yolcu falan aldı. bende kolidora çıktım. doğu ekspiresi, kapıda açık. kapanmamış. kırıkkaleye doğru gidiyor. sonra iki tane hatun çıktı kolidora, allah ım ne güzellik. uzun boylular ve bakımlı oldukları herhallerinden belli. birinin kucağında beyaz bir kaniş var. kızlardan biri tuvalete girdi. ben pek oralı olmadım. birincisi tuvaletten çıktı. kucağında köpek olan ingilizce şu sallağın sigarasını elinden alıp atayım mı dedi ve güldü. söylediklerini anladım. ama buna cesaret edemeyeğini düşünüp dışarı bakarak gülümsedim.
sigara içmek yasaktı. insanız bunu hatırlatsa anlarız heralde. bi de anlamıyormuşum gibi ingilizce konuşmaları yok mu!
ben sigaramı bitirmek üzereydim. bir ya da iki fırt vardı. birinci kız ikinciye köpeği verdi ve elimdeki sigaraya hamle yaptı. karşılık vermedim ve sigara mı tutup dışarı attı, güldü.
köpeği tutan kıza bir bakış attım. ardınan kıvrak bir hareketle kanişi ensesinden tutup açık olan kapıdan aşağı fırlattım.
ciyak diye bir ses geldi. kızlar dondu kaldı.
yüzlerine öfkeyle bakıp ingilizce "amına kodumun orospuları sigara mı attığınız gibi benide aşağı attın!!! hadi!!!" dedim.
arkamı dönüp vagon kapısını açtım ki sırtıma sert bir şeyle vurulduğunu hissettim(sanırım çantayla vurdular) sigaramı atan kızın "hayvaaan!!!"diye bağıdığını duydum. vagon karıştı.
kompaktor geldi. ne olduğunu sordu. kızlar olanı biteni anlattı. "doğru mu?" diye sordu kompaktor. ben "hayır, yalan" dedim.
"sigaramı attığı doğru ama kanişi ben atmadım. kız sigaramı atınca köpek sanırım izmariti bir şey sanıp peşinden atladı" diye ekledim. bu arada kızlar "hayvan... hayvan yalan söylüyor" diye bağırmaya devam ediyordu.
sakinliğimi koruyup "sizden davacı olacağım, sırtıma vurdunuz ve hala hakaret ediyorsunuz, biraz mahkemelerde sürününde görün" dedim.
ortalık sakinleşti ve ankara da inince polisin geleceğini kompaktor söyledi.
tren ankara ya gelince iki sivil polis aldı ve ulus taki polis karakoluna götürdü. kadınların ifadelerini yalanladım. masadaki başkomsere bakanın koruması olan dayımı aramak istediğimi söyledim. dayımı aradım olanı biteni anlattım. dayım "ifadeni değiştirme, aynı kalsın ben geliyorum" dedi. yarım saat sonra dayım geldi.
kadınlara birşeyler söyledi. birisi fenalık geçiriyordu. ben sırıtıyordum. sonunda yanıma geldiler "allah belanı versin senin" dediler. bende arkalarından sessizce ama onların duyağı bir ses tonuyla "sizin gibi çok da tatlıydı."dedim.
Olay geçtiğimiz cumartesi günü gerçekleşti. Her cumartesi günü olduğu gibi kendimi geliştirmek amaçlı o cumartesi de kursa gitmiştim. Keşke gitmeseydim. Kurs çıkışında değerli anneciğim ve babacığımın kurs aldığım binanın önünde trafik kazası geçirmesi beni gerçekten derinden etkiledi. Çarpan kamyon şoförünü her ne kadar parçalamak istediysem de sağlık ekipleri ve polisler buna engel oldular. insanın hayatta güvenebileceği insanların bir arabanın içinde sıkışıp acı çekerken görmek çok üzücü. Allah kimseye böyle bir şey göstermesin. Yağmurlu havaları ve cumartesileri sevmezdim, artık nefret ediyorum. Dikkatsiz, gece lambasını açmaya tenezzül etmeyen bir şoför (?!) yüzünden belkide tüm hayatım mahvolacak. Lütfen büyüklerimizin kıymetini bilelim.
Hoşlanılan kişinin şahsıma ilgi duymaya başlaması,sevgiliymişiz tribine girmesi,umudun Allah'ını verip falanca gün görüşelim dedikten sonra utana sıkıla atm'den 20 lira yollamamı rica edip ortadan kaybolması.Dünyanın en garip hikayesi lan.
2009 un ağustos ayı. Klasik bir yaz gecesi yaşıyorduk annem babam ve ben. ipe sapa gelmeyecek konularda muhabbet ediyorduk. televizyonda rastgele ntv açıktı.
tv de bir alt yazı geçti şu şekilde: "Adana dağlıoğlu mahallesinde çıkan olaylarda bir polis memuru bıçaklandı." bir anda ipe sapa gelmez muhabbetten uzaklastım soguk soguk terlemeye başladım. gözlerim doluyordu ama anneme babama çaktırmamak için kendimi tutmaya başladım. o sırada babamın bana baktığını farkettim. şimdi ikimiz beraber anneme çaktırmadan birşeyler yapmalıydık. babam annemi mutfağa aldı götürdü.
22 yaşındaki abim o gece dağlıoğlunda çalışıyordu. olaylar çıkacagını falan 3-4 saat önceki tel görüşmemizde konuşmuştuk. havadan sudan muhabbet ettikten sonra kapatmıstık. hemen abime ulasmak istedim ama ulaşamadım. 3-4 saat boyunca tek bir kelime için olduğum yerde titredim.Allah kimseye yaşatmasın.
insanın korktugu başına gelirmiş ya şükürler olsun gelmedi. benim abim bıçaklanmamış. arkadaşı ferdi abi bıçaklanmış ve şehit düşmüş. Ve bin kez lanet olsun ki başka bir abimin şehit düştüğüne o gece bin kez şükür ettim. ve yine lanet olsun ki hala şükür ediyorum...
daha 4-5 yaşlarındayım ve doğduğum şehir istanbuldayım. o gün hayatımda ilk kez bilgisayarı görmüştüm. sonra sandalyenin üzerine çıkıp bilgisayarda saçma sapan tuşlara basıyorumdum yaz günü sıcaktı terlemiştim, bi yandan da vantilatörün buz gibi havasını damarlarımda hissediyorum. neyse gün yatağa yattım daha yarım saat geçmeden midemde sanki bi' top var sandım. sonra tuvalete koştum, kusmaya çalıştım ve kustum. kustum ama gerçekten kan kustum. dışkım bile kandan simsiyah olmuştu. sonra hastaneye gittik mide kanaması geçiriyomuşum.
gecenin 4 ünde arabayla üç arkadaş giderken gördüğümüz bir kıza laf atmak başlı başına kötü bir fikirdi. ve " seni yeriiiiim" lafına aldığımız " ay başı gel salçalı yersin" cevabı tam anlamıyla kötü bir anıydı.
bundan 10 sene kadar önceydi. bir tanıdığın düğününe gitmiştik düğün sonunda bizi düğün sahibi dangalak yanlış düğün otobüsüne bindirdi. üç kadın hiç tanımadığımız bir şehirde gecenin bir yarısı sokak ortasında kalakaldık. o düğünün sahibi arkadaşından emanet araba aldı bizi taksi durağına getirdi. işin kötü yanı düğün sahibinin telefonu evde kalmış. neyse taksici şerefsizler daha adam durumu izah ederken arkadaki taksiye beş adam bindiler. niyetleri 2 yaşlı kadın ve bana neyse anladınız. adam arabaya mosmor bindi. nasıl bir şerefsizliktir ayrı konu. bizi yakın bir yere bıraktı parasını verdim. evlerine vardığımızda o dangalak ev sahibi şampanya patlatıyordu götünde patlayasıca. vay efendim mrl akıllı kızmış halledermiş gelirmiş. hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum.