"dar sokaklardan geçiyorum; loş.. insanların arasından yan döne döne geçebiliyorum, alkol kokuyor tüm nefesler. paket taşlı bir odaya giriyorum ve bar sandalyesine oturuyorum. vesikalık çekimlerinde kullanılan ışık yanıyor hemen tepemde ve sen çıkıyorsun içine tişört giydiğin yeşil gömleğinle. dişlerimi kontrol ediyorsun ve dişetimdeki iyi huylu tümörümü alıveriyorsun. sen dişlerimle ve dişetlerimle ilgilenirken seninle konuşabilmek istiyorum, olmuyor. "rüyada diş görmek iyi değildir" demek istiyorum enazından, diyemiyorum. çıkıyoruz dışarı. sokaklar tenha. hava serin ve sen gömleğini ilikliyorsun. arka sokakta bi'yerde babamı görmüşler. haberini alıyoruz yürürken. yol değiştiriyoruz..."
sınıf arkadaşımın çok garip bir oda arkadaşı var, bu adam sabah uyanınca ve günün her saati ne zaman bi yansımada kendini görse meloik işareti yapıp böğüren kafası bi milyon bi metalcidir. ben rüyamda bu herifi, kendi oturduğum apartmanın en üst katında çiftetelli oynarken gördüm. sanırım ölene kadar anlamını bilemeyeceğim rüyadır.
ingiliz edebiyatı dersinin sınavının önceki gece gördüğüm, william wordsworth, alexander pope ve jonathan swift tarafından dövülerek sınava götürüldüğüm ve kağıtta ne yazarsan yaz kalacaksın ibaresini gördüğüm rüyadır.
mario'nun üstünde iki kere zıplayınca kaybolduğu mantarlardan biriydim. abi niye mario değilim lan! orda bile başrol yok. isyanım var ulan! kafamı kaplumbağa gibi içime gömmüşüm böyle. kıyın kıyın gidiyorum. ruh halimi siz düşünün.
dün gece rüyamda yemekteyiz programına konuk olarak katılmıştım. işin ilginç tarafı bu programın sadece reklamlarını görmüş olmama rağmen hiç tanımadığım yarışmacılarla kanka olmuştum rüyamda. hayırdır inşallah.
arkadaşlarımla evde top çeviriyoruz *. ardından elektrikler gidiyor * ; sonra arkadaşlarım yok oluyor , yalnız kalıyorum. sonra kabasakal geliyor ve bana yaklaşıyor , tam beni boğacakken de uyanıyorum.
rüyamda bursadan istanbula uçuyorum ama öyle uçakla değil bildiğin kollarımla kanat çırparak. ve kız kulesinin tepesine konuyorum. benden mutlusu yok... keşke rüyada kalsaydım.
kedi doğurmak. bildiğin pıtır pıtır doğurdum. renk renk kediler öyle sari, gri filan değil gökkuşağı gibiydiler. tamam ciddi anlamda kedilere bir tutkum var da, doğurmak.. bilemiyorum.
rüyamda hoşlandığım kızla çölde yürüyorum,hava soğuk diyerek ona sarılıyorum,biraz sarıldıktan sonra kafamı kaldırıp baktığımda sarıldığımın dexter morgan olduğunu fark ediyorum. orada sıçızlıyorum ve kan ter içinde uyanıyorum.