sözlük yazarlarının depresyon anıları

entry9 galeri0
    1.
  1. depresyona girdikten sonra yaşadıkları anlardır.

    her şey 2004 eylülünde başladı. lanet bir okulu kazandığımı okula başladıktan 1 ay sonra anladım. bırakmak istedim lakin ailem "yaparsın sen, aslansın sen" yalanlarıyla zorunlu devam ettim. başarılı bir eğitim öğretim hayatından sonra üniversitede tökezleyen bir öğrenci profili çizdim. aslında bir süre sonra amacım olan üniversite diplomasını umursamadığımı anladım. sadece gittiğim o lanet yerden çıkmak için o kağıt parçasını almam gerektiğini düşünmeye başladım. öylesine bir okul hayatı benimsedim yani sırf gitmek için gidiyorum artık.

    arasıra küçük aşklar yaşadım. zaman zaman gözyaşları döktüm. 1.5 yıllık ilişkimi bitirdim sevgim bitti diye. açıkçası biriyle uğraşacak gücüm yoktu. ve biran bile üzülmedim bitti diye. sonra karşıma birisi çıktı. aradığım insan olduğunu düşündüm. beni tamamlıyordu. işte hayatımın anlamı bu dediğim insandı. bu seferde ben yalnızlığa mahkum bırakıldım. şimdi bunun için üzülüyorum bir yandanda.

    artık hiçbir şey yapmak gelmiyor. çoğu zaman uyumak, uyumadığım zamanlarda da alkole vuruyorum kendimi. yaprak dökümünü izliyorum. leyla'yı izlerken hüngür hüngür ağlamak istiyorum. utanıyorum göz yaşlarımdan. insanlar artık görmesin beni üzgün istiyorum. bazen de hayata küfretmek istiyorum. neden bana bütün bu eziyeti layık gördün diye bağırmak istiyorum. artık hüzünlü şarkıları seviyorum sadece. bir de kelimeleri çünkü sığındığım limanım oldu kelimeler.
    17 ...
  2. 2.
  3. bir kafede oturup muhtelif mizah dergilerini okuyan ve çay içen yazarın ota boka gülerken aniden kulagındaki müzigin de etkisiyle aglamaya başlaması
    sözlükle bakışırken aniden internetin baglantısının gitmesi sonucu önce hiçbir şey yapmadan bakmaya devam etmesi sonra kafasını önüne eğmesi herhangi bir şarkı açması sonra da sinirlenip monitörü yumruklaması
    hiç dinlemedigi tarzda müzikleri sırf ezgileri güzel geldi diye arayıp kasıp bulup indirmesi ve gözler yaş yumagı dinlemesi
    gibi anılardır.
    2 ...
  4. 3.
  5. "..galiba depresyona girmiştim. bira-sigara çaktım, sonra da kanepede sızmışım.." gibi sönük, boktan, sade ve gösterişsiz de olabilecek yaşanmışlıklar bütünü.*
    0 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. 2 aydır depresyon ve onun yarattığı derin çözümsüzlüğün içindeydim. bir gündüz vakti aklıma intihar etme fikri geldi. aradığım çözümü bulmuş olmanın verdiği derin bir mutluluk vardı artık. büyük bir çözümsüzlüğün içinde bu çözümü geliştirmek çölde su bulmak gibi bir şeydi. ama intihar sadece seni etkilemeyen ve arkanda yığınla insanın haklarını da gaspedeceğin bencilce bir davranıştı. ben bu kadar bencil olmamalıyım diyerek bir süre bu düşünceyle mücadele ettim. ancak geçen her dakika acıma acı kattığı için biran önce bu ızdıraba son vermek için de can atıyordum. tedavi yöntemi, doktor ve ilaçların değişmesi sayesinde kısa bir sürede bu duygu rafa kalktı. ama bu anımdan bana kalan net bir done vardı ki; intihar ciddi bir çözüm şekli olarak algılanıyor ve intihar eden insanlar inanın mutlu olarak ölüyor. en kötü netice; her türlü belirsizlikten daha mutluluk verici.
    3 ...
  9. 6.
  10. 3.5 yıldır yaşanılan ve artık alıştım abi onsuz ben bir hiçim dedirten ruh hali.
    1 ...
  11. 7.
  12. tek yaptığım yürümek yürümek yürmek. görüntüler iz birakmadan allah bilir nereye gidiyor. dışardan görseler aha postmodern geçiyor taşlayın derler. kulaklar hiç birşey duymuyor. kulaklık mulaklıkta yok. bakarsın görmezsin, görürsün bakmazsın.

    çoğu vakit bir kara deliktir. hiç birşey hatırlamazsın. ben neyim ben kimim what is the matrix olursun.

    ama bir saat çatır çatır kurulmaksızın çalışır.

    sonra hatırlarsın. hani olur ya bir rüya görürsün hatırlamazsın. sonra keskel alaka bir yerde aklına gelir. bir nevi de ja vu diyebiliriz. hatta dö sava diyebiliriz.

    bazı vakitler bol grultulu bir bara gidersin bir köseye kurulur kadehlere kadehler sigaralara sigaralar eklersin.

    ne düşündüğünü bile bilmezsin ki çoğu zaman düsünmezsin bile.

    absurdluğe yelken acarsin.

    mantikdir seni manti eden.

    gidersin cilginca araba yikarsin.

    bir gün oh diyip cikarsin.

    sandiviç olmus hayatin peynirinde turlarsin.

    gün gelir kelek bayat ekmeği gün gelir peyniri,

    bir salıncaktir sallanir.
    2 ...
  13. 8.
  14. bazen hiç bitmeyecek gibi gelen anılardır.

    sıkışıp kalınmış başkasına aitmiş gibi gelen bir hayatı sürdürmekten yoruldum. ne çıkabiliyorum ne boğularak kurtulabiliyorum. bir yanda ailem bir yanda kendi hayatım diyorum ama çözemiyorum. aslında dışardan bakıldığında sorunsuz bir hayat içine girildiğinde çamura bulanmış bir çırpınış... yok olmuyor böyle. nefes almadıktan sonra solunum cihazlarıyla ne kadar canlı kalınabilirse benim de öyle bir yaşama mücadelesi...
    1 ...
  15. 9.
  16. nasıl da güzel çalıyor ulan bu herif kemanı.çay da soğumuş. ısıtsam mı niye bitti ki bu rakı.başım dönse ya, midem bulansa bile razıyım.boğazım ağrıyor. sigarayı mı değiştirmeli, bırakmalı mı yoksa.nasıldı bunun sözleri"sevdim bir genç kadını."ya sonrası.bunaldım.iyi de çıkaracak bir şey kalmadı ki üstümde.duşun altına giriversem bari.ılık ılık akıverse.yumuşacık,tertemiz.ama daha demin kurulandım, saçlarım bile kurumadı henüz.kenan mı çok seviyor günsel'i ,günsel mi çok seviyor kenan'ı
    kaset bitti.çay soğudu.ben hala ayığım.yetmedi ki iki kadeh.lanet olsun.olmuyor, bir türlü veremiyorum kendimi.yazmayı denedim, kelimeler kaçtı,iki tek attım, rakı bitti. çay demledim.tek başıma tango yaptım. bir gün tek başına'yı okudum,okumaya daldım. şiir okudum.türkü söyledim.kovamadım seni.
    yok be güzel,hata ettim.tutup şap diye öpmeliydim o küçücük ağızından,avuçlarıma alıp yuvarlacık yüzünü.ya iteleyip tersleseydin ya da.
    salı günü miting var,şiir ezberlemeliyim.koca okula ayıp olur elde kağıt şiir okursam. sonar yazmalıyım biraz.ama cümleler benden kaçıyor.aklımdasın.telefonum da açık arada bir dıtlıyor.doğu,çocukları ayaklandırmış.üstü kapalı teselli cümleleri sıralanıyor ardı ardına.karşımda güney.yatırmış başını omzuma,çay içiyor.dolanma be zafer öyle deli dana gibi.az sonra çıkar gelir alt katta ki manya karı."hayırdır oğlum apartmanı mı yıkmaya çalışıyordun" hadi oradan diyemem ki.
    aklıma murathan'ın öyküsü geliyor."boyacıköy'de kanlı bir aşk cinayeti"film yapacaktım güya.senaryosunu nereye koydum ki.
    adam durakta otobüs bekler. gelin arabası gelir, duru durağın karşısındaki lokantanın önünde.gelin,damat,üç de adam inerler arabadan,girerler lokantaya.adam geline bakar,bir süre sonra da gelinin gözleri kilitlenir adama.yemek biter. gelin,damat ve adamlar kalkarlar.adam duraktan çıkıp,gelinin yanına gelir.elini tutar,"seni seviyorum."der. gözleri açıktır,ama ıslak.sonun başlangıcı gibidir gözleri.tekrar eder,"seni seviyorum. ne'olur gitme."gelin adama bakar,sonun başlangıcını görmüştür o da.gülümser yine de. yine de iki damla yaş süzülür gözlerinden yanaklarına,kimseler görmez.adama döner.daha bir sıkar,elini sıkan adamın elini."çok geç"der,"çok geç kaldın.ben de seni seviyorum ama geç kaldın.bu diyalog kimine göre uzun,kimine göreyse kısacık sürer.adam elini redingotunun cebine sokar.bir silah çıkarır.bir gül uzatır gibi doğrultur geline."seni seviyorum."der,"seni çok seviyorum. ne'olur gitme."gelin gülümser.sonun da sonu gelmiştir."geç kaldın."der,"çok geç kaldın."adam tetiği çeker.
    bu benim özetim.öykünün aslı çok daha uzun. benim senaryom daha farklı.istersen anlatırım.
    bir de şiiri var murathan'ın,"yalnız bir opera". orada der ki:
    "ne sen dönebilirsin bana,
    ne de ben kapıyı açabilirim sana."
    sen de kapılardan bahsettin bu gün.aralık bıraktığın kapı varya,o kapı işte. sadece seyredebiliriz birbirimizi.ben o kapıdan geçemeyecek kadar büyüdüm.ne sen gelebilirsin bu yana,ne de ben geçebilirim öte yana.
    ben de bir masaldan,bir diyalog anlattım sana bu gün.ne kavuşması mümkündür,ne de ayrılması.sen de onayladın.
    yok be güzel,hata ettim.tutup elini,bağrıma sokmalıydım.ya kaçardın ya da.
    saat 2'ye geliyor.çayı ısıttım,tekrar soğudu.kaset yine bitti.ama bitmedi yazacaklarım.telefonum açık hala.ama neden çalmıyor.5'e çeyrek kalaya var daha.beklesem mi.beklemeli miyim.
    bir gün tek başına'yı okuyorum.ama yine yalnız başıma.dizlerin yok ki başımı yatırayım. duymazsın ki sesimi,okusam da beyhude.
    üşüyorum güzel.alnımda ter boncuk boncuk ama ben üşüyorum güzel.ne diyordu yunus "ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca."ben diyorum işte,yunus ne karışır.
    midem kazınıyor.ağzım zehir,sigaradan genzim yanıyor.yesem mi kurabiyelerinden bir kaçını.yersem biter.toprak çanak bana bakıyor,ben ona.ya sen neredesin.dalga sesleri kulaklarımda.sinsi sinsi yaklaşıyor baş ağrısı.geç kalmıştı, buyursun gelsin.bir o eksikti acıyan yerlerimin yanına.dağılmıştım,artık hiç toparlanamam.
    "ne kavuşması mümkündür,ne de ayrılması.zor iş bizim sevdamız.dedi adam.onayladı kadın, "haklısın."hatırlayamadım,oraya da geliyor muydu dalga sesleri.
    sevmek güzel şey be güzel.dehşet güzel şey.güzel de,dokunamazsam gül tenine, al al olmazsa yanakların sevgilim dediğimde, ağzından çıkmazsa sevda sözleri, ağzından çıkıp da kulağıma varmazsa ne işe yarar ki sevmek güzel...
    yok be güzel,hata ettim.kocaman sarılmalıydım sana.kocaman sarılıp içime almalıydım seni dedim.soğuktun beton kadar.çarptım duvara düştüm. düşerken gördün mü beni güzel.
    keloğlan canavarın mağarasında, canavarın uyumasını beklerken, parmağını kesip tuz basarmış yarasına, uyumamak için.yüreğim sancıyor güzel.yüreğim yanıyor, dehşet acıyor. parmağımı kırsam yüreğimin acısını bastırır mı güzel. iyi de duvar neden kaçıyor.ben kanıyorum da sen üşüyor musun güzel.
    uyku bastırıyor.kaset yine bitti.çay da bitti.bir sigara daha yaktım yanan boğazıma inat.telefonum hala açık.ama o da bana inat çalmıyor.çalsın be güzel.dalgalar çarpıyor cümlelerime.duyuyor musun dalga seslerini güzel.
    yalnızım güzel.çok yalnızım.üşüyorum güzel.gel güzel.kaçma güzel.kırma be güzel, kırdırma.nen varsa al da gel güzel.yükle sırtıma, korkma taşırım ben. gel güzel.gecikme güzel,geciktirme.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük