iki saattir içtiğim kahve elimde. sigara içmeye çıktım. bardağa baktım, tam ağzıma götürüyorum resimdeki "şey"le karşılaştım. desenmiş amk. bildiğin kelebek gelmiş içine yerleşmiş bardağın ortak oluyor resmen.
dün gece yatmadan önce dişlerimi fırçalıyorum, aynadan duvarda asılı olan havluyu gördüm bi an dedim ki aaaa! bu havludan bende de var! sonra kendime geldim zaten kendi evimdeyim havlu da benim evde benim ben de benim. kafa ortak.
genelde insanları dinlememektir.
10 dakikalık bir anlatının son cümlesini yakalayıp oradan konuyu devam ettirirseniz geriye kalan bütün zamanı kendi hayal dünyanız ya da dalgınlıklarınız ile geçirebilirsiniz.
yalnız tek zorluğu periyodik olarak kafa sallamayı ya da göz kırpmayı unutmamaktır.
Bir sitede üç blok binanın yan yana olduğunu düşünün üçüncü bloğa misafirliğe gitmişim ve bir şeyi almak için eve geri dönmem gerekiyordur ikinci bloktaki ve x nolu daireye gidilir ve anahtar takılır biraz zorlanır ve haydaa ne oluyor lan denilir ve kapıyı bir kız açar korkuyla sonra yanlış bloğa geldiğin başından kaynar sular akarcasına aklına gelir kusura bakmayın neyin kafasını yaşıyorum bilmiyorum deyip koşarak uzaklaşılır.
Dalgınlık enderliği ile kaimdir tabii ama benim tekrar eden bir dalgınlığım var: eğer çöp yanında bir şeyi açıyorsam ambalajı yerine ürünü atıyorum çöpe. Her zaman değil tabii ama 5 seferden 2'si diyebilirim.
Saatimin bulunduğu elimde kocaa bir bardak içeçek var iken, ansızın saatin kaç olduğunu öğrenme isteği ile birlikte gelen müthiş ve dayanılmaz bir ıslaklık vücutta vukuu bulur, an itibari ile.