küçüktük silahın etkisi nedir bilmezdik hatta av tüfeğinin yakın mesafede neler yapacağını da kestiremezdik benim amcaoğlu dedi ağaçta sincap var sonrasında yerde bir sincap ve etrafa biraz saçılmış iç organlar.
yazın her gün bala ve benzeri tatlı şeylere dadanan karıncaları ezmek, zaman zaman suda boğuluşlarını izlemek yaptığım sözde cinayetlerden. sonuçta oldukça çekingen, asosyal ve durgun olan bi insan için bu da benim için önemli bişey.
her gece eve giren sivrileri öldürmekle meşgulüm. Onları öldürmeden de uyumam ha gece 1 de evde sivri olduğunu görünce gece 2 ye kadar onu öldürmeye çalışmıştım. Ama en iyi cinayetim
yine sivrileri öldürmekten uykusuz kaldığım bir günde uykumda annem tarafından açılmış camdan içeri giren bir sineği bir şişenin içine almış ve şişeyi yakmıştım.
geçenlerde bir düşünce geldi aklıma... "lan" dedim "bir gün insanlar huzur içinde yaşayacaklar" diye... sonra pencereden dışarı baktım, o düşünceyi siktim, öldü...
geceleri sadece sapıklık olsun diye mutfağa kırıntılar atıp, sabaha karşı çişe giderken hayli kalabalık bir karınca grubunu, o sarı şirin kinder süpriz kutularına koyup, derin dondurucuya atmıştım.
hee birde sokakta gördüğüm karınca yuvasına, traş kolonyası döküp kibrit çakmıştım.
sene : 95-98 arası
mekan : ev
cinayet zanlısı : president evil
95 lerde hiç unutmam annem bana ufak bir kalem kutusu almıştı, plastik çekmeceliler var ya onlardan. sinekleri yakaladıktan sonra o çekmeceye atardım, sonra içine kolonya döküp kibriti çakardım. böyle binlerce sineği öldürmüşümdür.hitler potansiyeli var sanırım bende.
bahçedeki sümüklü böcekleri tuz ile öldürmüşlüğüm vardır. çok küçüktüm tabi. daha sonraları salyangozları çok sevmemin bu aşırılığımı bastırmaya çalışmamla alakası olabilir diye düşünüyorum ya da ne bilim en azından günah çıkartmak gibi birşeydi belki...
sonraları bahçe hayatım geliştikçe bir takım anı ve gözlemlerim bile oldu salyangozlar için; ama en büyük aptallığım galiba insanların bu bilgilerden etkilene bileceği olmuştur.
''salyangoz yumurtasını nasıl korur?''
başlıklı bir konunun insanlar arasında çokta prim yapmadığını gördüm ...
hele ki kızlarla sohbette, arkalarına bakmadan koştuklarını hatırlarım *
iyiden iyiye sevdim bu hayvanları sonraları... yolda falan görürsem alıp bahçelere geri atmaya başladım.
şu sıraları, yaptığım çizimlerde sayangozu imza gibi birşey için kullandığım çok oluyor.
salyangoz; ''evini sırtıda taşıyan, aynı anda kablumbağa olmayan, yumuşakçalardan bir sümüklü böcektir'' benim için... hayatıma cinayetlerle dahil olmuş ve bir daha da çıkmamıştır. *
çocukken yaptığım en büyük salaklık hamile bir kediyi kaynar kazana atmaya çalışmak olmuştu. Allahtan ki yalnızca patikleri girmiş ve kedicik kurtulmuş. ama bunu yaptığımda 4,5 yaşındaymışım annem anlatmıştı. Bahçeli bir evde büyüdüm yüzlerce hayvan besledim kediden keçiye kadar sonuç olarak deli divane hayvan sever oldum ama bu olay aklıma geldikçe üzülürüm. şimdi hamamböceği hatta akrep bile görsem yakalayıp bahçeye atıyorum.
--spoiler--
akşam içmişim tabi. doğal olarak sindirim sistemleri kollektif uyum içeresinde işlevlerini yerine getiriyorlar. derken kafa kıyak zaten, o kıyak kafa direk odaklanıyor karınca yuvasına. biri girip biri çıkıyor. ulan dedim sinan, insanlar selle boğuşuyor, karıncalarda boğuşsun...
--spoiler--