hizmetçiyi çağırıp pantolonumu istemem lazım. uzun iş. bi de üstüne bozuk yoksa. görgüsüzlük yapmak istemem. olanı var olmayanı var. bu sefer tekele göndermem lazım. o da sakat iş. hava tam aydınlanmadı. güzel kız. yazık olur. o zaman şöförü uyandırmam lazım. ohooo çok çetrefilli oldu bu. parası neyse veriyim bitsin bu dava.
son 3 liram vardı, onu da gittim börekçiye yatırdım aq. evlat acısı gibi koydu. o benim yarınki iddaa paramdı lan.
öğlen 2'den beri yemek yememiştim. pc başına akşam 6 gibi geçtim. ben pc de oyun oynarken çocuklarıyla beraber misafirler falan gelmiş. benim bu durumdan haberim yok tabi. ben pc başında saf saf otururken annemin ağzından çıkacak olan "yemek hazır" cümlesini bekliyordum. neyse, oyuna öyle bi dalmışım ki saat 11 olmuş. mutfağa gittim. göz bebeklerim büyümüş şekilde, "anne yemek yok mu, nerde yemek, hani yemek, yemek yok mu yemek" dedim ardı ardına. "biz seni dışarda sanıyorduk, hiç yemek kalmadı" dedi. lan gittim baktım, ekmek kalmamış. zaten gece olmuş bakkal falan da açık kalmaz bu saatte. ekmek olsa iki yumurta kırıp atıştırırdım en azından. ama dolapta yumurta da yoktu. orospu çocuğu misafirler her boku yemişler. tencerenin dibinde bir iki pirinç tanesi vardı onları yedim. bi yandan da finansal durumumu kontrol ediyorum. sadece üç lira kalmıştı. yok lan dedim bu parayı harcayamam. çekmeceleri karıştırıyorum yiyecek bulmak için. makarna bulsam makarna yapardım ama onu da bulamadım. bi yandan midemin sesi, bi yandan cebimdeki bozuk paranın sesi. istemeye istemeye kapıya yönelirken aklıma karıştırdığım çekmecelerde gözüme takılan içi leblebi dolu poşet geldi. lan dedim bu beni yarına kadar idare eder mi acaba. neyse, 4-5 avuç yedim. yedim ama kesmedi beni. allah kahretsin dedim, çıktım gittim börekçiye. bizim burda bi börekçi var 7/24 açık. abi üç liram var ne gelirse ver dedim. verdi bi porsiyon. hepsini yedim bitirdim. daha eve gelirken acıktım lan.
yarına sağ çıkacağımı sanmıyorum. hakkınızı helal edin.
orospu çocuğu misafirler, zıkkımın dibini yiyin.