cumartesi görünümlü çarşamba akşamından sonra psikopat kedi yüzünden zaten uyuyamış bendeniz bari gideyim de kadıköyde kahvaltı yapayım diyerekten evden çıkıp kadıköye indim. hava tam istediğim gibiydi tam deri ceketlik. rıhtımdan gene kendimi ayaklarıma bırakarak my chef e gelip pazar görünümlü perşembe günü kahvaltımı yaptım uzunca bi çay sigara olayından sonra kanka kişisinin yanıma gelmesiyle güzel bi orta şekerli türk kahvesi içip kendimizi kadıköyün hafif yağmurlu eski kokan sokaklarına bırakıp aşağıya doğru yürüyüp akmara girip ufak bi kitap alışverişi de yaptıktan sonra gene nisan yağmuru kisvesi altında çiseleyen yağmura kendimizi bırakıp sigara eşliğinde bi de vapur sefası yaptık. sonrası mı sonrası iyilik sağlık.
gelecek için bilgiler öğrenme yolundaydım. Yurt dışı eğitim ile ilgili fuarda bulunan katılımcılar arasında yerimi aldım. Ayrıca yakın arkadaşımın doğum günü olmasıyla eğlenceli bir gün geçirmiş oldum.
Sevgili ve iki yazar arkadaş ile kahvaltı, ardından hamamönü gezisi, Muhsin başkana dua, okeyde kızları haşat etme ardından Kızılay'da bilumum Cafe oyunları son olarak iskender kebap. Güzel bir gündü. Sağolun cancağızlarım.
uyanmak, kahvaltı, kahve-sigara, duş, kız çağır, film izle, kahve-sigara, başbaşa öğle yemeği, çay-sigara, filme devam, seks, seks, seks, çok fazla seks, sigara, kızı gönder, akşam yemeği, çay sigara, dışarı çıkıp iki arkadaş görmek, sigara çay, sözlük, uyku.
ankete övgü:
birinci sınıf anket. anketlerin göz dolduranı. tek kelimeyle değil. iki kelimeyle değil, tek cümleyle değil, istediğin kadar kelimeyle... -ama yine de fazla israf etmemek şartıyla.-
günüm bir akıl hastanesinin bahçesinde geçti. ziyaretçiydim.
görüş günü geldi diye saatlerce demir parmaklıkların ardında sevdiklerini bekleyen hastaları izledim. hepsi çıkmak için can atıyordu. akıl esaretinden kurtulup bu sefer elle tutulur parmaklıkların tel örgülerin ardına atılmak fark edemeyecek durumda olan biri için bile hissedilemez değil. bir şey söylemelerine gerek yok, kelimenin hiç önemi yok bu daha ilk bakışta belli. daha yaklaşmadan belli.
çıldırmanın bize rahat bir şey gibi gelmesi "deliye her gün bayram." sözünden, hunili karikatürlerden filan malum. ama bayram yok. tedavi olmaya çalışırken içinden çıkılması mümkün olmayan bir hapishane ruhunu yaşıyor insanlar. çıldırmak; o çıldırmaya sebep olan bütün sıkıntıların bir anda önemsiz olması demek ama artık ümit etmemek, hayal kırıklığına uğramamak, üzülmemek demek değil. bu acı. bu da bir hayal kırıklığı.
aklımıza mukayyet olmalıyız.
"en değerli hazinemiz aklımızdır." *