işte bununla övünülür ki teşvik edici olsun.
hepsi benim değil ama 150m. lik bir çember içinde,
kayısı, mandalina, kiraz, defne, ceviz, iğde var. hemde istanbul un göbeğinde. şanslıyım arkadaş. he hiç birinin de meyvesini toplayıp yememişim ama toplamadan altından aldığım bir kayısıdaki tadı değme manavdan aldığın kayısıda bulamazsın.
istanbul un toprağı hem bereketli hem kaliteli.
Yazın kedilerle resmen kavga ediyoruz, onlar dallarına oturmak, bizse erikleri toplamak için çıkıyoruz bağırış çağırış, ortalıkta uçuşan tüyler yapraklar sonra bir avuç erikle aşağı inen orası burası çizik tipler.
apartmanın yüksekliğinde karadut ağacı
iki kayısı
üç erik
iki limon
dört portakal
üç zeytin
iki şeftali
birkaç tane daha var da hatırlayamıyorum şu anda tam olarak.*
bizim balkona dal vermiş dut
erik
zeytin
taflan
armut
üç incir
iki fındık
üç vişne
hurma
nar ve bir de daha apatman ahalisince tanımlanamamış ağaç mevcırt.
ağaçlardır.
arkadaş yol kenarında, onca trafiğin içinde bir erik ağacı var ki yazın pıtrak gibi erik doluyor. gerçi çakal eriği, bir kilo kızılcığı götüren ben bile 4-5 taneden fazla yiyememekteyim amma ilaç gibi mübarek, sırf vitamin, faideli asit. c vitamini.