Güncel anlamıyla aşk, gerekli likidite ihtiyacını karşılamak için finansal bir çaba iktisadi bir histir.
ana ait değildir. Uzun ya da kısa vaadeli bir yatırımdır.
Tüketici toplumların bilfiil uğraş edindiği cüzzi ya da dev bir sermayeyle dahil olduğu bir çeşit kar ortaklığıdır. eğer şahıs işletmeleri zarar ederse ilgili sözleşme acilen feshedilmelidir. Bu kararı doğru uygulayan fertler zamanla şirketleşeceklerdir.
Karşılıklı aşka inanmıyorum.
Aşık olmak için platonik olmak lazım. Çünkü aşık olmanın sebebi o kişiye duyulan aşırı arzu, aşırı istektir. Bu yüzden aşk bi nevi takıntı. O kişiye ulaşıldığı taktirde aşk duygusu yerini büyük bir sevgiye bırakabilir.
Bununla beraber, dediğim gibi karşılıklı sevgiye inanırım. Milletin aşk dediği benim gözümde kocaman bir sevgidir. Aşk bambaşka bir şey olsa gerek.
Ben asktan nefret ediyorum cunku insanin icinde surekli olan bir duygu insan bu duyguyu birine vermek istiyor asik oldugum insani cok severim ama ask duygusuna sinir oluyorum para gibi paranin varligini da sevmeyiz ama parayla aldigimiz bir gomlegi severiz ama o gomlek icin paraya ihtiyacimiz var belki de ask lazimdir cunku ask olamzsa belki cogu insan evlenmezdi insan nufusu azalirdi.
Hiçkimsenin bulamadığını düşünüyorum.
bir kızı görüyorsun ve güzelliğine tutuluyorsun sonra adına "aşk" diyorsun. Bu kadar basit mi aşk? bir insana değer vermek? Onun için kaygılanmak, üzülmek, uykusuz kalmak? Kendini hiçe saymak 2 göz 1 burun için, o kızın doğarken seçemediği güzelliği için yapılabilir mi?
aşk, asırlar boyunca masum yürekleri kandıran bir noel masalıydı, milenyumda ise şehvet odalarında kirli çarfalara sinen bir kaç damla terin kokusuydu. Kandırdılar bizi. Seni tanıyorum derken bir bekleme salonundaydık. Ve seni her şeyden çok seviyorum diyenlerin kalbinin misafir odalarındaydık. Çok fena kandırıldık. Güvenimizi sattık şeytana bir hiç uğruna. Güzel yalanlar uydurduk kendimize. Sonra onlara uyuşturucu tesiriyle inandık. Asırlar boyunca adem in çocukları el yapımı tanrılar yaptı onlara hediyeler verdi, yalancı ilahlara kurbanlar sundu her daim lucifer i din edindi ama kendini kurban eden tanrı nın sevgisine, acısına defalarca ihanet etti. aşk diye bahsettikleri bir günah kadar nankördü. Kandırdılar bizi. Biz de kandırılmayı seçtik. Yalanlara inanmak daha basitti. Oysa özgürlük gerćeği bilmekti. Gerçek ise acı verdi. Tüm bu tükenebilirlik kuşakları, dünyanın her yerine yayılan kavimleri ozmandias melankolisinin kucağına itti. Acı çekerken bile masum değildik. Aşk kirlenmekti fakat güzel deģildi. sadece bize öyle geldi.
yakın sanmak uzakları,
yanmak ama ısınmamak..
kalbine göç etmek istemek,
ama takılmak dikenli tellere.
Sonra mı?
Sonrası hep sızı, yüreğinin derinliklerinde hiç geçmeyecek bir sızı.