Yeni işe giren akrabaların, çalıştığı şirketin ajandalarını eşe dosta dağıtırken sanki osmanlı daki "hükümdarlık alametleri"gibi algıladıklarından şüpheleniyorum.
Adıma para bastırdım yani padişahım...
istemeyen kişilere zorla şirketin ajandasını verdim yani işe girdim ... Gibi.
Bakma öyle.
insanlar şu an napıyor. Gecenin bi vakti sokaktan geçen arabalar, entry girenler, sevişenler, uyuyanlar, ağlayanlar, gezenler vs sayısız insan neler yapıyor niçin yaşıyor/yaşıyoruz. Amacımız ne.
Kasiyerlerin neden poşetlere aşırı bağlı olduğunu anlamıyorum.
Peşetler bitince yenisini vermek istemiyorlarmış gibi bir hisse kapılıyorum...
Siz aldıklarınızı doldururken hmm yeter ona o kadar poşet diye düşünüp bizi dikizlediklerinden kıllanıyorum...
Korkuyorum sizden kasiyerler!
Editto: eksilemekte haklısınız. Çünkü küresel ısınma var.
Kalk ve boşa yanan o ışığı kapa koca oğlan.
arkadaşlar aklıma bir şarkı takıldı gece gece. ancak bulamıyorum. biraz eski yabancı şarkı. gitarla müziğini tıngırdattım biraz. şarkıyı bilenler söyleyebilir mi lütfen?
yakın zamanda tekrar hissedebilmeye başladım. konuşurken kendimi hem çok mutlu hissettiğim, hem de çok kötü hissedebildiğim biriyle tanıştım. kıskanma duygumu bile geri getirebilen biriyle. aslında kıskanç değilimdir, sahiplenme konusunda da oldukça kötüyüm. bir erkeği kıskanıyorsam bunun ciddiye alınması gerekir. aksi halde kapılarımı sonsuza dek kapatabilirim, hayır, kapatmakla kalmaz kilitlerim bile. çünkü kıskanmak beni yıpratır ve mutsuz eder. bu da benim kendimi koruma yöntemim. acının yükselerek duyum eşiğimi yok etmesi gibi, birini çok fazla kıskanırsam ona karşı olan tüm ilgimi yitiriyorum. bu kişiye karşı da öyle olmasını istemiyorum. aşk gibi, o da üç harfli. adını ansam gelir mi?
Hoşlandığım şahıs da benden hoşlanıyor mu acaba? Çünkü anlamıyorum be sözlük. Benimle konuşma çabaları kafamı karıştırdı. işin kötüsü de soğuk davranıyorum. Kendim olamıyorum işte. Savunma mekanizması devreye giriyor hemen.