birçok insanı gün boyunca isyan ettirme noktasına getiren haller yaşanır.
1- okul çıkışı ergenlerin kızlı erkekli birbirine bağıra bağıra küfretmesi.
2- minibüs dolu olduğu halde şoförün yolcu almaya çalışması kadar, insanların binme gayreti.
3- kalabalık bir ortama girilince herkesin sana bön bön bakması.
4- çağrı merkezlerinin insanı çıldırtacak kadar bekletmesi...
eve gelen misafir çocuklarının elektronik eşyalara zarar vermesi.
Şöyle ki, iki gündür bilgisayarım bozuk ve bunun sebebi bilgisayarın kasasına tekme atan dokuz yaşındaki kuzen.yani başka tekme atacak başka bir şey yokmuş gibi gitmiş kasaya tekme atmış veled.*
otoban gibi hızlı akan bir yolda, son model lüks arabalarıyla adeta kağnı edasında üstelik, orta şeritte hatta ipin ucunu kaçırıp sol şeritte gitme sevdasında olan sürücüler. tamam hız iyi bir şey değil onu anladık ama öyle bir yolda yavaş gitmekte tehlikelidir, zira yüklü bir ağır vasıtanın yavaşlaması veya durması öyle sanıldığı kadar kolay değildir.
sabah 8 deki derse yetişmek için o kadar uğraştıktan sonra(5-10 dakika geçte kalınıp) hocanın benden yarım saat sonra derse gelmesi. erken gelse derse almıcak zaten.
ilk defa tanıştığın biriyle muhabbetin içine edip, konuşacak bir şey bırakmayıncaya kadar konuştuktan sonra bir kaç saniyelik sessizlik kaplar ya etrafı.
sen mi? yoksa o mu? kim lafa girecek? ne diyecek? acaba ne soracak? gidecek mi dersin?
işte öyle anlarda, kanalizasyon kapakları ve mazgalları acaba ne zaman simetrik bir şekilde yerleştirilip, çıkıntısız halde göreceğiz konusu ve buna eş diyaloglar patlak verince kızarım ben sözlük.
firmalarda birbirinden haberi olmadan iş yapan çalışanlar,
sorumsuzluklar, lakaitlikler,
işgüzarlıklar.
parasını tıkır tıkır ödediğim halde hizmet alamadığım durumlar.