Bu çocuk… Söylediğim şeyi gerçekten ciddiye alması ve bunun üzerine düşünmesi beni bugün çok mutlu etti. Ve böyle o akışta olması kasmaması falan da ayrıca çok hoşuma gidiyor.
beni hep mutsuzluklarım tatmin etti. her mutsuzluğum bana yetti hepsine kucak açtım. bir tek mutlu anım yağmurun altında yürüyüp kaybolduğum bir akşamdı. koskoca yaşımda kaybolmuştum hem kendi şehrimde hem birinde. mahvetti beni. o akşam ben hayattan kaybolmuşum meğer.
ben vazgeçilmiş biriyim, beni bildiğim hiçbir şey mutlu etmiyor.
Sabah iş yerinin kapı önünde yavru bir kırlangıç gördüm. Uçamıyordu. Ofise aldım biraz yiyecek verdim (çiya tohumlu ekmeğimin tohumlarını ayıkladım *) iş çıkışı veterinere götürüm diye bir kutuya koydum ama saatlerce hiç durmadı kutuda çırpınıp durdu. Yağmurun dinmesini bekleyip yeşillik bir alanda saldım. Uçamazsa tekrar alacaktım ama yüzyıllık klişe hasıl oldu. Evet, pırpır ederken canlandı ve uçup bir ağaca kondu.
Bundan sonrası sende kirby’cim. Yolun açık olsun, başın sıkışırsa adresi biliyorsun.
son 20 senedir ciddi anlamda pozitif bir şey hissetmiyorum. dünya da hayat da canımı sıkıyor ve hiçbir şeye isteğim yok. elimden geleni yapıyorum ama kimsenin umurunda olmuyor. ne olacağını bilmiyorum.
Koca kız oldum Çalışıyorum ama istediğim bazı şeyleri arada babama aldırmak hoşuma gidiyor. Tek çocuk olmanın faydaları bir şey de demiyorlar swh.
inşallah yakın zamanda geziye gidicem birikimi ona verdim, harçlık için de biraz sevimlilik yapmam gerekiyor..
Kolayca mutlu olabilen bir insanımdır aslında. Basit bir şarkı, saf bir tebessüm, tuvale atılan bir fırça darbesi, okunulan kitaptaki beğenilen bir alıntı, yazılan ufak bir not, yolda görülen herhangi bir hayvan, çiçekler, konuşabildiğim bir insan...
Birçok şey.
Yalnızca kimi zaman elimden alınıyormuş gibi hissediyorum, bir başka şeyle üstünü örtüyorlarmış gibi sanki.
Anlamsız.