siyah gözlerine beni de götür
daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşuşun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum
pembe uçurtmalar yollandığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asûdeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum
bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tûfanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun
usul usul intizârı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkânsız muştuların
eşiğine gönül vâdilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefâsız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür
Nurullah Genç
"Bütün pencerelerde bekleyen benim
Ve
O çalmayan bütün telefonlarda
Aylardır konuşan da.
Kabul.
Bir kez yolda karşılaşalım
Onunla da avunacağım.
Adımı sesince duymaktan vazgeçtim
Sesini duysam susacağım.."
fondaki şarkı bitti yavrum
pilotun apandisiti patladı
uçak düşüyor
ve birlikte ölmek kulağa hoş gelse de
ben atlamayı tercih ediyorum
olur ya denize düşerim
bir gemi geçer
"Sayfanın başı" ymışım gibi davran bana...
Ne bileyim özen benim için hep en güzelini yazmak için çabala!... " Fazla bilet" mişim gibi davran bana...
Ne bileyim atla otobüsün birine sor beni.. Ama bulama! Bi sonraki duraktan al beni ama hayır sakın atma. Koy bi köşeye sakla olur mu? Yırtma. "Dersin son iki dakikası" ymışım gibi davran bana,
Değerimi dersin başında anla... " Uzun zamandır açmadığın bi musluk" muşum gibi davran bana...
Kolayca açabileceğin zannet ama ilk deneyişinde açama. Uğraş biraz üzerimde çabala!... Yeni aldığın "ayakkabı" nmışım gibi davran bana...
Tut ellerinle her akşam hiç ama hiç kapıda bırakma...
''Posta arabalarından söz et bana
Kan var bütün kelimelerin altında
Ezop'un şu lanetli dilinden söz et
Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık birgün olabilir bugün
Aslan kardeşçe uzanabilir kayalıklara
Bir çay şöyle yağmurların kokusunda
Kan var bütün kelimelerin altında
işte durup dururken surda
Bir yelpaze gibi açıldı sesin
Güzün en gürültülü kanadında
Göğün en ince dalında
Kan var bütün kelimelerin altında
`Umulmadık bir gün olabilir bugün
Bir çeşme gibi akabilir cumartesi`Çığlığındaki sessiz harfler
Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında
Ne güzel konuşur sokak satıcıları
Fötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlar cemal süreya
eski bir kız arkadaşımın bana yazdıklarıdır, hatta alın okuyun lan.
gidişler
Mecburi gidişlere müptela oldum senle. Senle başladı özlediklerimi anma alışkanlığı.
Yüzümü her denize döndüğümde, iyot kokusu dalgalarla kıyıma vurdu. Gemiler geçti.
Zamanın geçtiği kadar yavaş ve bir o kadarda hızlı. Seni kıyıdan özledim ben.
Kıyıdan hayal ettim geleceğin günü. Büyük gemiler içindeki büyük umutları hayal ettim sen yokken.
Özlemleri, istekleri, beklentileri yaşadım onlarla. Seni yaşadım. Belki de çaresizliğime çare buldum.
Gelmelerini bekledim senin. Gitmelerini göz önünde bulundurmadım. Bilirdim ki sen en çok gelmeleri severdin.
Bir şeyler ummadan mutlu olmayı öğrettin bana. Bir yerlerde varlığın varken ve ben sana ulaşamıyorken bile güzeldi seni sevmek.
Ben sanırım özlemle, senin gelmelerini sevdim. Kıyıdan baktığım her geminin içinde sen varmışsın gibi hayal etmeyi.
Gittiğin her farklı ülkede, bana toplayacağın anıları hayal ettim. Senin gözlerinde dünyayı görmeyi sevdim.
Galiba ben senle başlayan cümleleri sevdim.
Belki sende beni özlersin. Güneşin ikimiz için doğuşunu izlerken. Belki sende beni hatırlarsın.
Senle yaptığımız bir şeyi yinelerken. Yeni hayatlara değerken hayatın, bir bakış, belki bir gülüş hatırlatır sana beni.
Benle başlayan bir cümlede, bir anımsaman olur bana dair. Belki bir gün bana dair bir anını paylaşırsın karşındakiyle.
Ben olmasam da geçtiğimiz bir yer hatırlatır belki beni sana.
Bana da bir gün şiir yazar mısın? Benle başlayan bir cümlen olur mu kafanda? Ya da izim olur mu senin hayatında?
Ben bu gün sana yazdım. Gidişinin ilk gününü, bende bıraktıklarını. Gülen yüzün aklımda hala. O kadar sıkı kazınmış ki aklıma.
Ben bu gün sana yazdım. Sana dair olanlara. Aynı kara parçasından bakmıyorken dünyaya, ben senin için yazdım.
Bu gün uzun süreden beri yazmadığım kadar çok yazdım. Cesaretle, hatta istekle. Bu gün farklı bir pencereden baktım dünyaya.
Farklı sevdim bir kere daha. içimde ufak umutlar demetiyle sokağa çıktım. içten güldüm bu sefer. içten oynadım hayattaki rolümü.
Biliyorum güneş bir gün ikimiz için doğacak. Biliyorum ki bir gün mutlaka yanımda uyanacaksın yeni bir güne.
Ve ben o güne kadar ellerimde umutlarım, üzerimde mavi gökyüzüm ve senin geminin kıyıma çarptırdığı dalgalarımla bekliyor olacağım.
Belki biraz değişmiş, belki biraz daha büyümüş, ama ben bıraktığın gibi bekliyor olacağım.
Ve kıyıma vuran her dalgada seni hatırlayacağım
Çok sigara içerdim...
Pat diye bırakayım derken,
Her sabah düşüncesiyle uyandım...
Baktım olmuyor,
Yavaş yavaş uzaklaştım...
Son içtiğim sigaradan sekiz saat sonra,
Nefesim değişti...
ikinci sekiz saatte,
Ciğerlerim onarıma başladı...
Üçünü sekiz saatte,
Yüzümün rengi aynı değildi artık !
Sende öylesin sevgilim .
Bak ! Alıştım olmayışına...
Şimdi seni hiç sevmemiş gibiyim !
Sigarayı içmeyi özlüyor musun ? diye sorarsan,
Sadece içenleri gördüğümde, sevgilim !
Sadece içenleri gördüğümde...
Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan
rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
..
gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
gözlerim biraz karanlık.
içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
duvarlara uzun dalmışlıklar var.
gözlerim biraz yorgun.
içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler
bekleyişler anna. tarık tufan
Ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda yorgun, kirli ve umutsuz gecmisim. Oysa bilmedigin bir sey vardi sevgilim ben sende bütün asklarimi temize cektim.
Düşler ve tarih inilecek son istasyon
Burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi
beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense
çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
o kadar azız ki mutluluk bile bizden çok.