sözlük yazarlarını derinden sarsan şiirler

entry189 galeri0 video4
    189.
  1. necm suresinin ve tekvir suresinin şiirselliği. derinden sarsmıştır şahsımı. qatami'den veya mahirden dinleyin ve görün.
    0 ...
  2. 188.
  3. 187.
  4. ilyas Ali Kaplan - Yağmalanmış Kentlerin Ağlayan Kadınları

    "Sevgiler vurulur önce en ince yerinden,
    Kırık kapılardan geceler sızar odalara"
    2 ...
  5. 186.
  6. şu dört direkli köprünün altında
    açmışım gözlerimi,
    sahipsiz
    rüzgar sarmış kundağımı
    yağmurla beslenmişim.

    adımı insanlar koymuş
    benden habersiz
    benimsemişim
    serseri derler, hırsız derler,
    .... derler, anlamam da
    alınmam da.

    hiç fiyakalı dolaşmadım sokaklarda
    marka satmadım,
    gökyüzü yorganım oldu hep
    dirseğim yastık
    alışkınım; kara, yağmura, soğuğa
    üşümem,
    sıcak dokunur bana.

    özlemem, hiç tanımadığım hisleri
    istemem varlığını bilmediğim şeyleri
    kıskanmam hiç kimseyi
    özenmem.

    halbuki bilmez kimse
    kendilerinden şanslı olduğumu
    daha özgür
    ve daha zengin.

    şu deniz herkesten çok benimdir
    arkasındaki orman da,
    bütün sokaklar benimdir herkesten çok
    her simitçi biraz bana çalışır.

    aslında her çocuktan daha çocuğum
    canım hiç sıkılmaz buralarda
    en sevdiğim oyundur
    köşe kapmaca.

    yalnız da değilimdir
    yüzlerce kardeşim var
    benim gibi, bana benzer
    kimse ayırt edemez bizi
    birbirimizden.

    geceleri toplanmaya başlarız
    el ayak çekildikten sonra
    konuşuruz, güleriz, dertleşiriz
    biraz farklı olsa da
    herkes kadar biz de umut besleriz
    hayallerimiz de vardır
    ayın dolaştığı yerlerde.

    herkes kadar okumuşluğum da vardır
    her tip insandan bir harf öğrendim
    insanları en iyi ben tanırım
    okuldan, öğretmenden anlamam ama
    bu sokakların mektebini bitirdim
    bana lazım olanı öğrendim.

    herkes kadar insanım da galiba
    herkes kadar ben de bazen ağlarım.

    kafam da var, kalbim de,
    severim de, düşünürüm de,
    yalnız ben sokak çocuğuyum
    sokaklarda yaşamak tek suçum.

    bir gün ben de gideceğim buralardan
    herkes gibi
    yalnız biraz sessizce
    kimseler anlamadan.

    cenazem omuzlar üzerinde gitmeyecek
    belki,
    belediye kaldıracak gürültüsüzce
    ağlayanlar olmayacak başucumda
    bir hayırsever uğramazsa geçerken
    mezarım da çorak kalacak sonunda
    benim gibi.

    içimizden kimin gittiği
    fark edilmeden
    biri alacaktır yerimi
    vakit geçmeden.

    evet, ben sokak çocuğuyum
    bu sokaklarda ne ilk
    ne de sonuncuyum.

    Reşide Sarıkavak
    1 ...
  7. 185.
  8. ne zaman geldim sana

    bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi

    düşündüm bütün gece
    kurulmuş bir saat gibi.
    elimde seçkin bir sözcük
    demetiyle,
    düşündüm gelip arasam seni.
    bütün gece bir saat tıkır tıkır
    işledi

    vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi
    bir saat suyun
    dibinde,
    kıvrımlar çizen yelkovanı akrebi.
    duydum çaldı gecenin bir
    yerinde.
    düş müydü, gerçek miydi?
    vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı
    sesi.

    geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
    ne zaman kapatsam
    gözlerimi,
    hep o saat dibinde suyun
    ve ben yanında bir gemi leşi.

    belki hiç yaşamadım senin öznel tarihini.
    geldim mi sana, yoksa gelmedim
    mi?

    sen sırtına giymedin çiy tanelerini,
    avucuma düşmedi yılın ilk
    cemresi
    seni hiç görmedim, sana gelmedim,
    ikiye ayırmadık biz o tarihi.

    neden durmuyor öyleyse dipteki saat?
    sen sırtına giymedin çiy
    tanelerini.

    anılardır bir batığın koruyan gövdesini,
    acı verseler
    bile.
    o saat, o çarpık saat duyuracak sesini
    düşümde, gerçeğimde

    sevgiyle kurarak kendi kendini

    anılardır bir batığın koruyan gövdesini,
    acı verseler
    bile.
    o saat, o çarpık saat duyuracak sesini
    düşümde, gerçeğimde

    sevgiyle kurarak kendi kendini.
    anılardır bir batığın koruyan
    gövdesini.

    metin altıok
    0 ...
  9. 184.
  10. "sevgileri yarınlara bıraktınız
    çekingen, tutuk, saygılı.
    bütün yakınlarınız
    sizi yanlış tanıdı.

    bitmeyen işler yüzünden
    (siz böyle olsun istemezdiniz)
    bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    kalbinizi dolduran duygular
    kalbinizde kaldı.

    siz geniş zamanlar umuyordunuz
    çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    yılların telâşlarda bu kadar çabuk
    geçeceği aklınıza gelmezdi.

    gizli bahçenizde
    açan çiçekler vardı,
    gecelerde ve yalnız.
    vermeye az buldunu
    yahut vaktiniz olmadı."

    Behçet Necatigil benim yerime yazmış....benden önce, çok önce....
    0 ...
  11. 183.
  12. DESEM Ki...

    Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    Toprakların en bereketlisini sende surdum,
    Senden tattım yemişlerin cümlesini.

    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin, nimettensin!

    Desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde senliksin, bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap.
    Ben sende yaşıyorum,
    Sen bende hüküm sürmektesin.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi fark edemezsen,
    Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol;
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür
    Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum...

    Cahit Sıtkı TARANCI'
    1 ...
  13. 182.
  14. güzeller güzeli mery
    gitme geri
    gel beri beri
    mery neden gidiyorsun geri
    azıcık gelsene beri
    mery herkes gitsin de geri
    sen gel beri beri
    mery sen gittiğin günden beri
    ne ölüyüm ne de diri.
    0 ...
  15. 181.
  16. cemal safi den sende kalmış.

    çok güzel ya.
    0 ...
  17. 180.
  18. "....Ah o gemide ben de olsaydım eğer
    Mızrağı sallardım Aştot’a kadar
    Belki gider çirkin bir faşiste değer
    Belki de bir masumun tam kafasına.
    Ama savaş böyleymiş bazen siviller
    Ölebilirlermiş devlet uğruna.
    90’lar bitti artık onlar var ve hey
    "" Siz devlete inanan bütün reziller
    Cehennemde karşıma çıktığınızda
    Öyle bir yumruk patlatacağım ki tam burnunuza
    Hayatınız Gazze şeridi gibi geçerken gözünüzden
    Anlayacaksınız Allah ne demek ""
    Ahlak ne demek
    Ve rüya…
    Bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim:
    "" Devletin bekasının da Allah belasını versin
    Malboranın da! "
    0 ...
  19. 179.
  20. istanbulu dinliyorum gözlerim kapalı.
    tek etkileyen cümlesi buydu.
    0 ...
  21. 178.
  22. koparmadım asla kokladım bir gül
    kâfir olduysam imana geldim

    diye süren Şah ismail(hatai) şiiridir.
    0 ...
  23. 177.
  24. 176.
  25. gönül gurbet ele çıkma
    ya gelinir ya gelinmez
    her dilbere meyil verme
    ya sevilir ya sevilmez

    yüğrüktür bizim atamız
    yardan atlattı zatımız
    gurbet elde kıymetimiz
    ya bilinir ya bilinmez

    bahçenizde nar ağacı
    kimi tatlı kimi acı
    gönüldeki dert ilacı
    ya bulunur ya bulunmaz

    deryalarda olur bahri
    doldur da ver içim zehri
    sunam gurbet elin kahrı
    ya çekilir ya çekilmez

    dost derki düştüm dile
    bülbül eder figan güle
    güzel sevmek bir SARP KALE
    ya alınır ya alınmaz.

    erzurumlu emrahın şiiridir.

    açıkçası belirteyim ki beni en çok etkileyenlerden biridir.
    1 ...
  26. 175.
  27. şanışer .. kimim ben ?

    Kimim ben ?
    Zafer miyim yoksa hüsran mı
    Ayrılık mı vuslat mı
    Çırak mıyım yoksa üstat mı
    Bilmiyorum
    Nerde lafım geçer gülüm
    Yerim yurdum neresi orada dost muyum yoksa düşman mı
    Kimim ben ?
    Ak mıyım yoksa kara mı
    Hangi ucuz romanım bi ben aşk mıyım yoksa para mı
    Sıcak pembe mutluluğum sanki hayal ürünü
    Çocukluğum nerde peki hangi ara büyüdüm
    Kimim ben ?
    Dudaklarıma dua deymez olmuş gülüm
    Kimim ben ?
    Çok zamandır rüya görmez oldum gülüm
    Gidip gelmeler ve kaybediş bi anlam olmalı
    Selcesine aktı yıllar ben bi damla doymadım
    0 ...
  28. 174.
  29. Gözlerim gözlerine değince;
    felâketim olurdu, ağlardım.
    beni sevmiyordun, bilirdim.
    bir sevdiğin vardı, duyardım.
    çöp gibi bir oğlan, ipince.
    hayırsızın biriydi fikrimce.
    ne vakit karşımda görsem;
    öldüreceğimden korkardım.
    felâketim olurdu, ağlardım...

    ne vakit maçka' dan geçsem;
    limanda hep gemiler olurdu.
    ağaçlar kuş gibi gülerdi.
    bir rüzgâr aklımı alırdı.
    sessizce bir cigara yakardın.
    parmaklarımın ucunu yakardın.
    kirpiklerini eğerdin, bakardın.
    üşürdüm, içim ürperirdi.
    felâketim olurdu, ağlardım.

    akşamlar bir roman gibi biterdi.
    jezabel kan içinde yatardı.
    limandan bir gemi giderdi.
    sen kalkıp ona giderdin.
    benzin mum gibi giderdin.
    sabaha kadar kalırdın.
    hayırsızın biriydi fikrimce.
    güldü mü cenâzeye benzerdi.
    hele seni kollarına aldı mı,
    felâketim olurdu, ağlardım...

    (ATTiLA iLHAN)
    1 ...
  30. 173.
  31. DESEM Ki

    Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
    Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    Sende tattım yemişlerin cümlesini.

    Desem ki sen benim için,
    Hava kadar lazım,
    Ekmek kadar mübarek,
    Su gibi aziz bir şeysin;
    Nimettensin, nimettensin!
    Desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    Ve soframda en eski şarap.
    Ben sende yaşıyorum,
    Sen bende hüküm sürmektesin.
    Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    Günlerden sonra bir gün,
    Şayet sesimi farkedemezsen,
    Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    Bil ki ölmüşüm.
    Fakat yine üzülme, müsterih ol;
    Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    Ve neden sonra
    Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    Hatırla ki mahşer günüdür
    Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

    Cahit Sıtkı TARANCI
    0 ...
  32. 172.
  33. Çocuktum.. inandım...

    Bir masaldı bu! Sen anlatırdın...
    Miş'li geçmiş zamanlardan yokluğa uzanan
    Dinle derdin:
    Ateşi,yağmuru,güneşi dinle
    Kekik kokulu dağlarda
    Bir çoban kavalında saklı
    Eski bir türkünün yakarışını
    Alev alev bir yüreğin yanışını dinle...

    Sen anlatırdın...
    Yanmış bir türkünün ezgisinde
    Diyar diyar dolaşan aşkları
    Oysa
    Yalınayak sevdalarım gezinirdi düşlerinde
    Bilmezdin...
    Düşlerin vardı
    Asırlar öncesinden uykularıma süzülen
    Ve gözlerin...
    Her mevsim yeniden yeşeren

    Kim bilir şimdi neresindesin zamanın
    Hangi yüzyılın masalında saklısın
    Belki bin bir geceli Şehrazat’sın
    Belki Babil’in asma bahçelerinde
    Çocukluğumun ellerinden tutmaktasın

    Bir masaldı bu!
    Hep sen anlattın...
    Çocuktum...inandım...
    0 ...
  34. 171.
  35. Senelerce senelerce evveldi
    Bir deniz ülkesinde
    Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
    ismi; Annabel Lee
    Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
    Sevmekten başka beni
    O çocuk ben çocuk, memleketimiz
    O deniz ülkesiydi
    Sevdalı değil karasevdalıydık
    Ben ve Annabel Lee
    Göklerde uçan melekler
    Kıskanırlardı bizi
    Bir gün işte bu yüzden göze geldi
    O deniz ülkesinde
    Üşüdü bir rüzgarından bulutun
    Güzelim Annabel Lee
    Götürdüler el üstünde
    Koyup gittiler beni
    Mezarı oradadır şimdi
    O deniz ülkesinde
    Biz daha bahtiyardık meleklerden
    Onlar kıskanırdı bizi
    Evet! Bu yüzden "Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi"
    Bir gece rüzgarından bulutun
    Üşüdü gitti Annabel Lee
    Sevdadan yana kim olursa olsun
    Yaşca başca ileri
    Geçemezlerdi bizi
    Ne yedi kat göklerdeki melekler
    Ne deniz dibi cinleri
    Hiç biri ayıramaz beni senden
    Güzelim Annabel Lee
    Ay gelir ışır, hayalin erişir
    Güzelim Annabel Lee
    Orda gecelerim uzanır beklerim
    Sevgilim sevgilim hayatım gelinim
    O azgın sahildeki
    Yattığın yerde seni...

    edgar allan poe.
    0 ...
  36. 170.
  37. Güzel bir gün olacak diye söz verdin de,
    Niye böyle paltosuz yollara düşürdün beni?
    Hain bulutlar yarı yolda ulaşsında tepeme,
    Kara dumanlarıyla saklasınlar diye mi görkemini?
    Bulutların arasından şöyle bir görünmen yetmez
    Fırtına yemiş yüzümdeki yağmuru kurutmaya,
    Bana kalırsa kimse o merheme merhem demez,
    Yarayı iyileştirse de,kalan izi geçirmiyorsa.
    Utanmışsın neye yarar,derdime derman olmadıkça,
    Pişmanlık geri getirmez ki benim yitirdiğimi.
    Hakaretin izi hep taşınacak olduktan sonra,
    Ne kadar üzülse boş,yapacağını yapan kişi.

    Ah ,ama aşkının döktüğü o gözyaşları,o incilerin hepsi;
    Öyle zengin ki,onlar ödüyor tüm kötülüklerin fidyesini.....

    (bkz: Shakespeare)
    0 ...
  38. 169.
  39. ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
    Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    Bu evleri atla bu evleri de bunları da
    Göğe bakalım.

    Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım.
    inecek var deriz otobüs durur ineriz.
    Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya,
    Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum.
    Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam.
    Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım.
    Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    Beni bırak göğe bakalım.

    Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım.
    Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.
    Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi,
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor,
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim.
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım.
    Bana dönesin diye bir bir kapattım.
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz,
    Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.
    Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin.
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat.
    Durma kendini hatırlat.
    Durma göğe bakalım...
    0 ...
  40. 168.
  41. MAVi BiR ÖLÜM/ ÖMER ÇELiK (insan şairin aşkına özeniyor)
    Yine sana sesleneceğim
    Senin kim olduğunu hiç bilmeden
    Senin kim olduğunu en çok bilerek
    isyankar zambakların çılgın nilüferlerin
    Dört nala açan kiraz çiçeklerinin
    Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım
    Sarı bir hüzün kızıl bir gurur
    Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana
    ...........
    Sana oklardan değil yaylardan bahsedeceğim
    Gülün dikeninden değil
    Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım
    Topraktan söz açacağım
    Akan su gelmeyecek kelimelerime
    Suyu şefkatle kucaklayan damlaları dinlendireceğim
    ............
    YiNE SANA SESLENECEĞiM
    Senin kim olduğunu hiç bilmeden
    Bilmek istemeden
    .........
    Alaattin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi
    Ve ne dilersem dilememi isteseydi
    Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim
    Bir şeyden vazgeçmek isterdim sadece
    Hayatta birşeyden vazgeçmek lütfedilseydi
    Bedeli herşeyim olsa bile
    Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim
    Garip değilmi sana seslenmekten vazgeçtiğimi
    Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belkide
    Oysa sana seslenmek bütün hesaplarımı gördüğüm şu dünyadaki
    Tek geride kalmış hesap benim için
    Bu dünyadaki tek yük
    Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek
    Kürek mahkumu için kürek neyse
    Benim içinde sana selenmek o
    Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu
    Öbür yandan bileklerimden sızan kanların
    Gönlümü işgale yönlendiği bir rotanın can suyu
    Oysa ben sana kürekten değil gemiden bahsetmek isterdim
    Atalarım bana kadınlara gökyüzünü
    Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler
    Sen kürekleri yağlı urganları
    Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun
    Sana ellerimle dokunarak gözlerimle okşayarak
    Göstermek istedim
    Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri
    Ama senin vaktin yoktu
    Ben bunu hiç anlayamadım
    Kavmimin kadınları bana öğretmedilerki
    Bazı kadınların beyaz apletlerden daha çok
    Siyah apletleri sevebileceğini
    .............
    Sana sesleniyorum
    Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarına
    Toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor
    Kürekleri bırakamıyorum
    Önce yücelttiğin sonra terkettiğin aşkın onuru için
    Kalemi biran elimden düşürmüyorum
    Ankara Kalesinin önünde
    SANA SESLENiYORUM
    ..............
    Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin
    Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm
    Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı
    Cehennemle konuşur Seni ona anlatabilirdim
    Oysa sen ne cenneti isteyebilecek kadar aşık oldun
    Nede cehennemi isteyebilecek kadar ayrılık
    Seviyorum seni ama dedin
    Hoşçakal diye ekledin
    Şimdi gitmeye mecburum
    Belki yine gelirim, umarım gelirim
    SON SÖZÜN OLDU
    Cennet ve cehennemin dillerini
    Savaş naralarıı ve aşk şiirlerini
    Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım
    Senim sözlerinin anlamını öğretmediler
    Hiçbirşey söylemeden gittin
    Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim
    Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana
    Ve kalemimle ilk defa yavan gözlerle baktın
    Yine yeniden sadece sana sesleneceğim
    Müebbet bir aşk dışında
    Bildiğim tüm duygularımı terkedeceğim
    SANA SELENECEĞiM YiNE
    Seni sadece kuru bir sevgiyle değil
    Derin bir hüzünle binlerce yıllık bir gururla
    Ve pervasız bir öfke ile sevdiğimi duyuyormusun
    Mütevazi bir sevgiyle değil
    Küstah bir aşkla sevdim seni
    Ben OSMANLI gibi
    Kollarımın yetişmediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken
    Ölen köprülerin ülkesindeki Venedikteki son sancağı
    Kışın üşümemek için şal yaptın kendine
    Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde
    Gün geçtikçe eksilir demiştim oysa
    Atalarımın öğrettiklerinede ters düşsede
    Sana inanırım bilirsin
    Zamanla unutursun demiştim
    Niye daha derinleşiyor öyleyse
    Derinleşiyor özlemin
    Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları
    Coşturuyor ayrılık sözlerin
    Öfkelerimin kararlılığını
    Aşka katık ederek konuşacağım
    Bedenim bu dünyayı terkedene kadar
    ............
    Öyle sanıyorumki
    Hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için
    Benden uzun yaşayacaksın
    Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne
    Onların benden geldiğini birtek sen bileceksin
    Küstah bir aşkla seveceğim seni
    Ben savaş ve ölümle haşir neşir olan
    Kelimeler dışındakileri unutmaya gayret edceğim
    Ömrün geri kalınında
    SANA SESLENECEĞiM YiNE
    Ben seni beyrut gibi sevdim ama
    Sana ne Mağribi nede Manhatten'i anlatamadım
    Bağdat ve Şam'ı işgale yeltenmişken
    Venedik' ten gelen ihanet tarumar etti ordularımı
    Sarı bir keder, kızıl bir kibir, siyah bir isyanla konuşacağım sana
    Senin kim olduğunu hiç bilmeden
    Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım
    Senin kim olduğunu en çok bilerek
    Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terkedeceğim
    Müebbet bir aşk, Sarı bir hüzün
    Kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım
    Bu dünyayı terketme müjdesi gelene kadar
    ..........
    Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke
    Hüznün beni aşan taşkınlığını
    Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını
    Öfkelerimin hiç bir zaman sona ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını
    Anlayabilseydin
    ANLATABiLiRDiM SANA
    Seninle yaşana bir aşktan sonra
    Ayrılığın ölüm bile olsa
    MAVi BiR ÖLÜM OLACAĞINI
    -
    Seyfullah kartal'ın yorumuyla:

    0 ...
  42. 167.
  43. Münacaat / ismet Özel (Beni hüngür hüngür ağlatan şiirlerden)
    Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
    ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
    büklümlerinin içten ve dışardan
    sarmaladığı günlerde
    bir zamandı
    heves ettim gölgemi enginde yatan
    o berrak sayfada gezindirsem diye
    ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
    Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
    genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
    halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
    demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
    vay ki gençtim
    ölümle paslanmış buldum sesimi.

    Hata yapmak
    fırsatını Adem’e veren sendin
    bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
    gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
    gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
    haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
    bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
    bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
    tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
    ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

    Çeşme var,kurnası murdar
    yazgım
    kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.

    Gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
    nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
    gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
    ne fark eder demişim
    bilmeden farkı istemişim.
    Vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
    arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
    Yola madem
    çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
    hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
    yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
    yola devam ederdim.

    Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
    gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
    onunla ben
    hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
    bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.

    Oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
    ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
    hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
    bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
    kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
    eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
    alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
    ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
    doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
    ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
    gönendi dünya bundan istifade
    dünya bayındırladı:
    Bir yakış,bir yanış tasarımı beride
    öte yakada bir benî adem
    her gün küsülü kaldık.

    Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
    artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
    gençken almadın canımı,bilmedim
    demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
    çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
    çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
    insanın insana raptolduğu cevher.

    Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde?
    -
    Şairin kendi sesinden:

    1 ...
  44. 166.
  45. 165.
  46. yeni bir meyhane buldum mezarlığın karşısında
    beni ararsan ya o meyhanedeyim ya da karşısında.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük