Çok akıllı olamadım hiç. Yanlış atlara çok oyunlar oynadım. Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep, bir de kendi bacağından asılmayanları. Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı.. içimdeki çocuk saklambaç oynadı hayatla, ben seyrettim. Dışarıdan bakanlar kâh öyle bildiler,kâh böyle. Bense adalar hayal ettim; kıyılarına cam şişeler içinde sevda mektupları vuran..
Yüksekten korktuğum halde yükseğe çıkmak istiyorum ve aşağı doğru rüzgara kendimi bırakmak istiyorum. Rüzgarı ellerimin içinde, parmaklarımın içinden geçerek hissetmek istiyorum.Ama bunu ölmek için istemiyorum, bahsettiğim intihar değil! Sadece rüzgarı hissetmek, düşmenin verdiği hazzı hissetmek istiyorum.
Bi uçurum kenarında oturup saçlarımı rüzgarın dansına bırakmak, zerrelerime kadar hissetmek istiyorum ürpertici aynı... zamanda sarhoş edici bu atmosferi.. Ve ay ışığı altında, yalnızlık ve ben.. Rüzgar ve ben.. Titremek, korkmadan rüzgarı kucaklamak, şakaklarımı buz gibi hissetmek.. Mutluluk bu olsa gerek..
ganj nehri hindularca kutsal kabul edilen hindistanda bir nehir. dünyanın en büyük nehirlerinden biri olan ganj nehrinin uzunluğu 2700 kilometredir. himalaya dağlarının güney yamaçlarından doğar, hint okyanusunda bengal körfezine dökülür.
--elif şafak--
dışadönük, kendini beğenmiş insanlara kıyasla içe kapanık ve mütevazi insanların parıltısı daha azdır belki. ama böyleleri oksijen gibidir, varlıkları hemen anlaşılmasa bile yokluklarında nefes almak zorlaşır.
--elif şafak--
ünlü ya da ünsüz yazar, oyuncu, yönetmen, fenomen, artist, film ve roman karakteri vb. gibi kişilerin ortaya attığı, bu kişilerin belki en klişe belki klişe bile olmayan sözüdür. yani o kişiyi tanımlayacak, kişi ile bütünleşmiş ve o kişinin söylediği cümledir.