bugün

ayakların,
bembeyaz iki martı,
koynuma alıp seviyorum onları,
göğüslerimde soğukluğunu hissediyorum,
ellerimle, gövdemde ısıtıyorum onları
ve başparmağına bir öpücük konduruyorum.
tırnaklarında yeni kurumuş
siyah ojenin kokusu.
ayakların diyorum,
bembeyaz iki martı.
özgürce salınıyor vücudumda,
koynuma alıp seviyorum onları,
tabanına öpücükler konduruyorum.
Unut(ma)mak

Durmaksızın akıp giden bir nehre
Karşı koyar gibi,
Akıp giden zamana direndim.
Boguldukça boğuldum.

Yüzmeye çalışmak yerine
Akışına kapılmalıydım belki de.
Savrulup gitmeliydim
Kırılmış bir dal gibi
Bir yerlerde çamura saplanıp
Kuruduğumu düşünürken
Yeşermeliydim yeniden.
Bir başka bataklığı
Evim yapmalıydım.

Silinip giden anıları düşündüm,
Kıvrılıp giden yolları...
Aklımın bir kenarında
Kıvrılıp bir ömür uyuyakalan
Yokluğunu düşünmemeye çalışırken.

iki kat fazladan deterjan kattım
Elbiselerimden kokunu silmek için
Mis kokulu deterjandan
farksızken kokun.

https://music.youtube.com...VgwARZs&feature=share
alın, 7. sınıfta yazmıştım:

yapamıyorum yapamıyorum sensiz,
biliyorum, biliyorum imkansız,
sevdim seni çok sebepsiz,
sen beni hiç sevmedin mi, şerefsiz?
"Eski bir rüya"

arka balkonları birbirine bakan,
komşu evlerin aşık çocuklarıyız ikimiz.
balkonun trabzanlarına dayanıp beni izliyorsun,
bense gözlerinde hayallere dalmışım çoktan.
aramızda derin bir apartman boşluğu..
kâğıttan bir uçak yapıyorum,
kanatlarına,
seni ilk günden beri sevdiğimi yazıyorum.
ve sana fırlatıyorum.
avuçlarına konan uçakla beraber
kanatlanıp uçuyor sana doğru kalbim.

avucundaki uçağa bakıyorsun,
gülümseyip bana bakıyorsun bir de.
bir aramızdaki uçuruma bakıyorum
bir sana bakıyorum..
Alnıma bir kar tanesi düşüyor,
Yüzünde bahardan kalma bir kelebek
Kanat çırpıyor, sıcacık..

aşkın en masum halini,
aramızda derin bir boşluk varken yaşıyoruz,
içimizde derin bir boşlukla bekliyoruz belki de kavuşacağımız günleri.

aramızda bir adımlık mesafe
elini uzatsan tutacağım,
aramızda derin bir boşluk
bir adım atsam düşeceğim.

annen sesleniyor sana içerden.
koşuveriyorsun hemen.
sizin evin ön penceresine gün ışığı vuruyor,
kuşlar konmuş avlunuzun parmaklıklarına.
bizim evin ön kapısında koca bir fırtına,
senin için yetiştirdiğim papatyaları
karlar kurutmuş çoktan.
Sana yazdığım şiiri okurken,
Kafiyeleri düşüvermiş boşluktan.

seni beyaz karlar korkutur,
beni, balkonunun aralık kalmış kapısı avutur.
Sen, sıcacık gülüşünle bulutlara nispet.
ben, bir güneşli günlere hasretim
bir sana hasret.

(29 Nisan 2023, Van)

görsel

https://music.youtube.com...FdoBbTU&feature=share
" ASMÎN "

Yıldızlı gece, papatyalar
Çocuklar ve deniz..

Bir çocuk, ağlayıp annesine koşuyor
Aklıma sen geliyorsun.
Bir sabah, güneş doğuyor
Bir umut, kendini asıyor.
Asıyor da yaşıyor yine de
Yarın yine asılmak için.
Ben asalak ebesiyim, her sabah
Yeni doğmuş umutların.
Ama sen umutları sevmezsin.

Bir çiçekçi dükkanında
Aklıma sen geliyorsun.
Aklımda bir koca ayna
Aynada yüzün..
Aydın'dan Van'a bir otobüs kalkıyor
içinde hüzün..
Bana bir ağlamak geliyor.
Biliyorum, sen buralara gelmezsin.
içimden gelen bir şiir yazmak için
Kağıtlar karalıyorum.
Oysa sen karaltıyı sevmezsin.

Bir gece yarısı uykusunda
Kan ter içinde uyanmışken,
Bir bardak su gibi aklıma geliyorsun.
Terli terli su içmek, hasta eder bilirsin.
içiyorum yine de,
Bilirsin, zehir olsan içerim seni.
Ama sen içerimi bilmezsin.

ikinci sınıf bir meyhanede
Aralanıyor yine perde, dertleniyorum.
Dertlendikçe içiyorum,
içtikçe susuyorum.
Oysa sen susmaları sevmezsin.

içinden geleni söyle diyorsun.
içimden kalkıp gidiyorsun.
Bunu kime söylemeliyim?
Sana söylememi belli ki
Artık istemezsin.

Gözlerinin içine bakıyorum,
Mekanın ve zamanın
Dışına kocaman adımlar atıyorum
(Bilmez miyim, sen adım atmaları sevmezsin! )
Seninle başlayıp seninle bitiyor mesafeler.
(Ama bilirim, sen mesafeleri de sevmezsin.)

Diyorum ki sana bakıp
Gözlerinin karanlığına
bir ışık olup akıp;
Kızımızın adını Asmîn koyacağım.
Sen dilimi bilmezsin:
Dağ çiçeği demek asmîn.
Oysa sen dağları sevmezsin !

Bu dağlarda buldum yüreğimi.
Yüreğimi bilmezsin de,
Dağlamayı iyi bilirsin !

(25 Nisan 2023, Van)

görsel
Sensiz geçen saatleri,
Geri alıyorum şimdi.
Tersine yürüyorum
Sen yokken yürüdüğüm yolları,
tekrar sana varmak için.
Uykusuz gece yarıları
Uykusunda boğuyorum
Yokluğunda doğan umutları.
Neyzen teyfik'in kayıp dölü.
Bende bu başlığa gir diyen kafamı si...
Ben 22 yaşındaki iki kıza bedelim
Ferrari'den inip Twingo'ya bindin
Rolex'i Casio ile değiştirdin
Spor salonunda o kadar vakit geçirdin
Biraz da beynini geliştirseydin.
Nihadent çok gerginsin
Millete meriçlik teklif edersin
Kimse istemez seni
Habibe’ye geri dönersin

Ben şimdi gezmeye gidiyorum
Seni bi daha görmek istemiyorum
Bu gerginlikle delirirsin
inşallah döndüğümde ölersin.
Mezopatamyalı bir kızdı o,
Kaşları Dicle ile fırat,
Gözleri krater gölüydü.
Bakışları lav gibi yakıcıydı
Beyni batılı, ruhu batılı, yüzü doğuluydu,
Kokusu Diyarbakır,
Griliği Ankara,
Teni istanbul'du.
Biraz Anadolu, çoğunlukla da Türkiye'ydi o...
Koca bir okyanus gibisin, yüreğime yaralar bağlayan erimemiş kar gibisin, kasvetli bir kış gününde doğan güneş gibisin, bir soğuk, bir sıcak, mıknatıs gibisin, esaretten kurtuldum. , Acılarından kaçamadım, kim olursan ol, ne olursan ol, sen hep benimsin.
içime ektiğin tohumlar o kadar güçlü ki
Solduğu yerden yeniden yeşeriyor çiçeğimiz.
Sen bıraktığım yerdesin, biliyorum,
Bu ayrılığı ben seçmedim, sen de...
Evrenin sırları, tabiat ananın gücü,
çoklu evren teorisi, Quantum fiziği...
Bu ayrılığın nedenini neyle açıklayacağımı bilmeyecek kadar kafam karışık,
seni özlüyorum, bir bebeğin memeyi özlediği gibi sana açım,
yine buluşuruz, yine konuşuruz, yine sevişiriz belki...
Bıraktığım yerdesin, biliyorum
Bana küsmedin, böyle huyların yoktur senin,
asil, taçsız bir kraliçe sevdiceğine küser mi hiç?
Seni, tenini, anaç kokunu ve sıcaklığını özledim.
Bir daha gitmeyeceğime söz veremem ama gitsem de dönerim, biliyorsun.
Üşüyorum, uzun bir yoldan geldim
Bana şömine önünde bir yatak ser ve beni göğsünde uyut bu gece.
Azm-ü hamam edelim,sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..

Lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü,hatem-i zer drahşan..

Eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..

Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..

Salınarak giderken arkandan ben sokam,
Ard eteğin beline,olmasın çamur aman..

Kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
Sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..

Öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
Düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..

Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
Yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..

Herkeze vermektesin,birde bana versene
Avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..

Sen her zaman gelesin,ben francisco niggasina veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...
Uzaktan da Olsa

Boğaz'dan bir gemi geçiyor,
içinde sen varsın,
Ben balkondayım, rakı içiyorum,
Yanında üzüm, haydari, beyaz peynir,
Bu mutluluk bana yetiyor,
Çünkü, seni izliyorum,
Uzaktan da olsa...
Tarlaların üzerinden Şahin uçuyor,
Kanadında sen varsın.
Ben arabayla uçuşunu takip ediyorum,
Bu mutluluk bana yetiyor,
Çünkü seni izliyorum,
Uzaktan da olsa...
Gece gökyüzündeki Ayışığında sen varsın,
Ben deniz kenarında balık tutuyorum,
Bu mutluluk bana yetiyor,
Çünkü seni izliyorum,
Uzaktan da olsa...
Gece hayalimde sen varsın
Rüyamda sen varsın...
yanımda sen varsın...
Senden çok şey beklemiyorum...
Bu mutluluk bana yetiyor
Çünkü, Seni seviyorum.
Oturuyordu çocuk sessizce
Zıpır zıpır zıplayan
Arkadaşlarının aksine

Dedim lan çocuk
Ne diye oturuyorsun

Dedi ki moruk
Ne bağırıyorsun
Fasulyeyim ben

Dedim ne diye
Bitkisel şeyler oluyorsun
Olsana hayvansal şeyler

Cevap verdi şöyle
ihtiyar yoruyorsun
Bitkisel olsa bile
Fasulyenin protein miktarı
29 gram

Dedim seni iyi kandırmışlar
Sen et ol bundan sonra
Çünkü
Etin protein emilim oranı
Fasulyenin üç katı.
Bir yaşam pınarını, iki kaynak beslesen.
Birisi Kaf Dağı' ndan diğeri en derinden.
Tabiatı toplayıp yere sersen yeniden.
Yine senden can bulur, masmavi sudan kadın.

Kapısı açık kalıp rüzgar inse cennetten.
Bir koku ki güzelce, değdiğini mest eden.
Öğrenmiş insanoğlu gündüz ile geceden.
Takip eder hep seni, sapsarı miskten kadın.

Toplasam salkımları el değmemiş bahçeden.
Bekletsem fıçılarda ta bugüne ezelden.
Yine sarhoş olamam, bana tek mey teninden.
Bir eline dokunsam, kırmızı aşktan kadın.

Günah olsa fark etmez, ruhum seni zikreden.
Kapatsalar zindana saymam yine zulümden.
Celladın elindeki, bir ip saçın telinden.
bana artık ölüm hak, simsiyah saçlı kadın.

Çekip alsa ruhumu, akıtıp da kirini.
hapsetse bir şişeye, ilahiden görevli.
Sonra mizanı kursa, toplansa tüm ahali.
Yine seni tartamaz, bembeyaz ruhtan kadın.
Hep ortak mı bu mutsuzluklar
Kaldırıp koysam hepsini bi vazoya
Vermesem de suyunu,bir gün solmaz mı?
güzelden, çirkinden gözü eladan,
bir tek sana doğru bakıp kurtuldum.
hayattan bezdiren bunca beladan,
şu aklımı sana takıp kurtuldum.

sevilmenin kıymetini bilmedin,
sanki bir çocuktun laf dinlemedin.
seni çok bekledim çaresiz kaldım,
şu duygu dünyamı yakıp kurtuldum.

teflon.
Geneli kötüdür. Aruzla yazamayan modern yazamaz. Yazmak var bir de yazmak var. Çoğu insan yazar ancak yazar olmak başka bir haldir. Evvela usül gelir, bilmeyen bileni taklit eder. Tabii bunların yeşermesi için toprak lazımdır. Toprak ise lisandır. Avamın bilmediği üç beş kelime bilince dil bilmiş olmuyorsunuz. Kök bileceksiniz. Kabul edin veya etmeyin ancak bu toprakların gerçeği bu. Osmanlıcaya aşina olmayan kişinin şiiri donsuzdur. Böyle yaparsanız keseden ne çıkarsa diye medine dilencisi gibi şiir yazacağınıza hazinenizden bugün hangisini kullansam diye seçmeceyle yazarsınız. Sade ve özlük için önce bir şeylere sahip olmak gerekir.

Kimseyi ezmiyorum, tavsiye veriyorum. iyi şiir yazmak istiyorsanız bunlar şart. Ha yok ben ilgimi aldım tatmin oldum bana bu kafi diyorsanız takılın ne diyeyim.
ne dünümdün, ne bu günüm, ne de yarınım;
takvimden kopmayan tek sayfamdın sen.
ne yazım, ne kışım, ne de baharım;
hazan mevsimi, rüzgara direnen yaprağımdın sen.
ne gökyüzü maisi, ne deniz yeşili, ne de güneş sarısı;
simsiyahıma bembeyazımdın sen.
ne yolcuydun yolda, ne yoldaş, ne de arkadaş;
gönül hanımda, hancımdın sen.
ne kazancımdın düne, ne borcumdun yarına, ne de kalanım,
ömür bakiyemde ziyanımdın sen.
ne meleğimdin, ne şeytanım, ne de nefsim;
en derinimde hissettiğim vicdanımdın sen.
ne cenneti hak ettim, ne yandım cehennemde, ne de çıkabildim berzahtan;
sonsuz bekleyişimde arafımdın sen.
görsel
bugün yazdım. acele bir şekilde, eksiklikleri vardır.
serbest bir çalışma. üzerinde sıkıntılar vardır. sevabıyla günahıyla kabul buyurun...

(aşkın şarkısı) diğer adıyla (alacaklı gözler)

şarkılar var içimizde susarsak kimsenin haberi olmaz.
şarkı söylemeyenlerin kaderi unutulmaktır,
ben şarkılarımı söyleyememişsem ona...

söyle dedi söyle de duyayım sesini,
''inandırıcı bulmak isterim ezgilerini''
sevdiğinden özel çiçekler bekleyen kızlar gibi
mutlu edilmek istiyordu gözleri,
bir şarkıyla silmek istiyordu geçmişi
tahtına kurulup seyrine dalmak istiyordu,
yudum yudum içmek istiyordu
yalanlarla kirletilmemiş bir aşkı
alıcı olmak istiyordu, alacaklıydı gözleri
anlasam da söyleyemiyordum ona
aşkımın şarkısını.

naçizane.
Sesin uysal bir kıyamet çağrısı,
Karşılıklı susalım,
Yoksa bir sur çalınır bana özel

Susalım,
Yoksa israfil gücenecek.
Herkesten daha mutlu yaşamalı hayatı
Bir bebek şaşkınlığıyla izlemeli olan biteni.
Bir çocuk merakıyla keşfetmeli her şeyi
Anne şevkati kadar kucak kucak sarmalı dünyayı.

Güneşe kör olana kadar bakmalı, suyu kana kana içmeliyim
Çiçeklerin kokusunu, Havayı, bayılana kadar çekmeliyim içime.
Yağmurda sırılsıklam olmalı, soğuktan tir tir titreyene kadar gömülmeliyim kara.
saçlarımı savurmalıyım dalga dalga denizlere, masmavi ufuklarda, dalmalıyım hayallere.

bebeğin ilk gülüşü kadar içten olmalı mutluluğum.
Kokladıkça uzaklaşmalıyım ölümden.
Yaşamın son nefesi kadar derinden hissetmeli hayatı.
Acı olan ne varsa boğulmalı gözyaşımla..