bugün

Mahcup

Bükük yeterince, önünde,
Değiyor göğüs kafesime,
Başım işte.
kabım kaşığım,
çömçede aşım,
ben sana aşığım.
Hayatı içiyorum, yudum yudum, tükenmiş umutların şerefine kaldırdığım hayaller..
avucumda.. yalnızlığı içiyorum, bu gece..

Acıları içiyorum, yutkuna yutkuna, kederden mezeler hazırlamış kader, bahtsızlığı içiyorum, bu gece..

Yılları içiyorum, kadeh kadeh, her yudumda hazin bir anı, maziyi içiyorum bu gece..
Şiir demeyelim de.

Hatıralar,
Bana onu hatırlatmayın artık yeter!
O lacivert göklerden süzülen kar tanelerini,
Ayın soyunmuş gökteki altın gibi rengini,
içimi serinleten sevinçlerle dolu rüzgarları,
durun, Hatırlatmayın bana o günleri, beni.
Yeter, söylettirmeyin bana o hüzün dolu şarkıları.
Dostum bir daha deneme.

En azından burda paylaşma.

Me-ma adlı minimal şiir denememdir.
gocuk deyip geçme ne olur
o olmadan halimiz nice olur
candır canandır kendisi
uzaklaşınca hasreti sarar bedeni
kış aylarının vazgeçilmezi.

oh be gocuğa askortiş şiir de yazdım nihayet. sağ ol marcus iyi aklıma getirdin.
Bir denizin mavisini görmeyeli yıllar oldu
Tıpkı sesini duymayalı yıllar olduğu gibi
Ya da bir kuş sesini inceden
Göremiyoruz, gözlerinin tonunu sindirmeden
Üşüyoruz, gökyüzünün solduğu günler

Sesine, sesine... serf kaldım.
Hayır Juliet arayamazdım!
Kaybettim yine;
Ne yazık ki Hemingway iddiayı kazandı
Mutlu son konusunda haklıydı.
Sevdiğini söylerken içtenliğin ,
Geleceğini söylerken umudun,
Ağlarken samimiyetin yoktu,
Yine de kalbimde sana rağmen sen vardın .
Yağmurun ortasında kalmış
Bir kız çocuğu varmış
Özlemiş annesini
Annesinin sinesini

Fırtına şiddetle eserken
Yüzün düştü çocuk neden
Herkes Biliyor sebebini
Kesti ağaç dalları çehreni

Bu günler de geçecek inan
Baban da güvenli bir liman
incinip üzülmesin küçük kalbin
Kalbin küçük de olsa büyük yüreğin.
Gelemem artık beni bırak
aklımın saldırılarıyla kuşatıldım.
Götüremezsin beni buralardan, deneme sakın!
Denersen bil ki sen de yanarsın...
Anlat öyleyse sen bana,
neden bu kale yıkılmak bilmiyor bir türlü?
Neden düşmanın zehirli oku gelip de bulmuyor yüreğimi?
Kendime karşı taarruza geçeceğim yok başka yolu.
Ne sevmesi? Sevmek mi? Faydası yok.
Bilmiyorum artık korkudan daha güçlü bir şeyi.
Öfke doluyum kendime hem bu yüzden
Şimdi Düşmanca bir el olacağım kendime
Şefkatini çaresiz bırakacak ölçüde zalim
ey özgürlüğe açılan kapının anahtarı!
Çık oradan, adın saklandığın yere yakışmıyor,
Çık oradan ve yayıl ellerime, güç ver bana!
şu yapraksız dallarda sallanmak şenliğim olsun!
Damlı damlı darılar
Kertenkele kovalar
Kertenkele bulamazsa
Gerdanını ovalar
Ovalarken kan tutar
Tülbentini kurular
Yoldan geçen ey yolcu
Durmaz ama durular
Bencileyin Rüstem Dayı
Dünya malı dünyada
Dalına mukayyet ol
Mala vurma rüyada
Rüyalar gerçek olsa
Somyada halvet olmaz
https://kapkaramazov.blog...com/2020/02/kurtulus.html
Uzun zaman oldu görmeyeli, değişmişsin bir hayli / Ne dudak kıvrımlarındaki tebessümden ne de gözlerindeki limoni ışıltıdan eser kalmış; dağılmış saçlarındaki meltem yeli / Karşımda duruyor şimdi; altın saçlı, ela gözlü küçük kız ve ellerini avucuna sakladığı yitik annesi / Çöktüm yüreğim üstüne şimdi; savurdum yalnızlığa yamalı kaderimi...
şimdi atıyorum .

gözler vardı söylediklerimizi yalanlayan
ve sözler vardı gözlediklerimize yalan katan.
gözlerimiz ,sözlerimizle çeliştikçe arttı bu durum.
acaba sözler miydi yalan olan ya da gözler miydi
yalan sözleri doğuran ?

bu kadar saçabildim *
Yatak yaram,
Dökülen meme ucum,
Hepsinde sen,
Hepsinde sana aktığımın acı izi.
Zihinler birer historiyografi,
Bir kaos düzenleyecisi, beyhude.
inan hiç istemedim
Hiç ilerime bakmadım yavrum
Ağzın mememle konuşurken.
Lakin karanlıktı, rutubet kokuyordu odalar.
Her bir önlük çürük beden taşıyordu
Biraz da ondan olmalıydı suratıma
Mütematidiyen çarpan karayel.
Çizecek kuş yoktu gökyüzünde duvara,
Olsaydı da derman yoktu,
-Eklemim çığırtkan, ah ben ne haldeyim.
Ananın tanrısı yoktu yavrum,
Olduğu vakit de sevmedi hiç onu,
Ondan ayrılırken son bir kez çalım mı atmıştı yoksa, - yarattığım, yarattığına yenilecek, katî.
Ben,..
Kuyruk sokumum bilmezsin bilirim ki çok acıyor yavrum,
Kuru mememe dokunuyorum senin hatıranı getirmek için,
Gerçeğin hayalinden korkutucu.
Bunu hep yapıyorsun.
Ucunda bekliyorsun yaşamımın,
Ucundan düşüp gitmemi bekliyorsun.
Ve ben yine mememi tutuyorum.
Bu kadar acıyı sana kim getirdi
Kim biçti tohumunu filizlenirken;
Gözünün yaşına onca yıl kim bakarak güldü
Ve devam etti coşkunluğunun kaynağı olmaya?
Bir balta verin çocukluğumu uzağa fırlatayım özüne darbe atıp;
Yaslı ağaçlarım penceremdeki küçük gözden utanmasın artık.
Delsin parmak uçlarım,kaburgamı hınçla yarıp tiyatromun perdesini aralasın
Ve çıkarsın başrol oyuncusunu, ağzından duymayı beklesin;
Artık hamurumu sadece kendim yoğurduğumdandır güçlü atışlarım!
- beni, kendim sevebilir şimdi. iyi günde kötü günde ölüm bile sikinde olmayarak.
I've seen flowers yet to blossom.
And starry nights I've always adored.
ı've longed for a silent day.
But the night was all.

Yet, this silence encroached on me
Day by day, night and night
Destroyed the amity
Took away the light.

To be continued.
Koparılan çiçeği suya koymak kadar gereksizdir kalbe sunulan özür.
içi boş, manasız insanlarla uğraşması kendin için yapılacak büyük bir küfür.
Duyguları tükenmiş, samimiyetsiz bir nesil
Kalabalık içinde yalnızlık yaşatacak kadar hayvan olmak mı gerekir ?

Düşüncesiz insanlar girer gönlüne bir şekilde
Türkiyede genç olup sevdim desene bir kere ?
Kalbinde parça bırakmaz zalim ilgi kedicikleri
Ama bilmez sevgi onun kedicikliğindende ileri...
Ruhum daralıyor engin duygu denizinde
Meğersem cezaymış duygular
Ayağıma bağlanmış bir ağırlık gibi
sevilmeden ölmeme izin verme...

belli belirsiz hayalin
soluk verir göğsüme
Ama fazla dayanamam bil istedim
batmaktayım en derinlere.
Doksan kişiydik biz o gün. Aç, susuz, uykusuz. Nasır tutmuş ayaklarla, yürüyorduk kaygusuz.

Sis, çamur, kanla, terle, üzerindeydik bulutların. Ayrım Hanke Yaylası'nda, yeşerirken umutlarım.

Soğuk namlular elimizde, yürüyorken dağlara. Şehitlerden selam geldi, savaşan tüm sağlara. Uzaklarım yakınlaştı, inancımla, davamla. Uyan Hanke geliyorum, heybetimle, havamla".
https://www.antoloji.com/mudur-7-siiri/
Bir yangın ki bağrımda
Ne can kaldı
Ne ruh kaldı bu tende
Kaç kere yandı yürek
Akıl hep kaldı sende
Bir yangın ki
Bu yangında beni yakan da
Kendi yanan da sendin
Bir yangın ki
Yandığımda, bittiğimde
Gözlerimde hep sendin.
sen ki gülsen;
yedi tepenin üstüne yedi güneş doğardı.
yedi iklimi yaşardım tek bir gülüşünde.
gök kuşağının yedi renginde uyanırdım,
yedi günün, yedisine de.
yediveren kokardı tenin.
ve seni her koklamamda,
yedi kat semayı gezerdim özgürce.
şimdi sen gittin, saydım;
tam yedi gün, yedi gece...

25.8.2016
para sesi, su sesi, kadın sesi ,
parayla su malum. kadın da nesi ?
bu sözü söyleyen salağa de ki ;
bilmem ki dırdırın güzel neresi.
kabım kaşığım..
ben sana aşığım.