bugün

Hani komşuya gidersin de su doldurman gerekir. O pompaya bir kere basarsın fırk fırk diye ses çıkar sonra sen hemen birkaç kez daha basarsın da sonra su birden fazla gelir de taşar. Ama evinde aynı işlemi kusursuz yaparsın. Başkasının damacanası sana farklı gelir. Böyle bir şeyler işte. Sen ne anlarsın paslı inşaat demiri.
fayda sağlayacağı düşünülerek bir araya gelinen insanlardan, umulan bulunamadığında uzak kalınıyorsa; uzak kalınan kişinin değil uzak kalanın karakterinde sorun var demektir.
yaşını yaşında yaşamayan yaşını yaşından sonra yaşar.

her döneminiz gerektiği gibi olsun usta...
nasıl başa çıkar bu kudurganlıkla güzellik,
bütün gücü bir çiçeğin açmasından daha güçlü değilse.

william shakespeare.
Öleceğimizi biliyoruz ancak inanmıyoruz. Resmen zırvalık. Hep başkalarının ölümünden sonrası için planlar yapılıyor. Ya peki sen gittiğinde kalanlar ne yapacak?
görsel
cehennem var. ateş dayanılmaz. adalet tecelli edecek evet, allah rahmetini en üst seviyede kuppanacak evet. ancak herşeye rağmen ateşi arzular derecesinde yaşıyoruz, olmaz kardeşim.
sokak lambası gibi olma ey yâr, kime yandığın belli olsun.
son; dead is here,
cause the turks are near.

run: if you wanna live,
yo'll upset if you don't leave.
"gençlik gelip geçti bir günlük süstü,
nefsim doymamaktan dünyaya küstü"

en iyi arkadaşıma..
Zaman geçse de ilerde bu zaman güzel gelse de eski zaman her zaman bu zamandan güzel olacaktır.
Olduğu kadar olmadığı yerde torpil halleder.
hepimiz kendimizi kandırarak hayata tutunuyoruz ve ne kadar mutlu olduğumuz, kendimizi ne kadar iyi kandırdığımıza bağlı.
hepimiz suçluyduk, günah keçisi ben seçildim.
Kelimelerim güneş şiirlerim prizma,
Her anım cool bitch, her anım aforizma..
Nereye dönersen dön gtün hep arkada kalır.
Yanlış birşey yapmadım ama bir şekilde kaybettim.
suya ihtiyacı olmakla suyu arzulamak farklı şeylerdir.
görsel
Biz kavuşsak kavuşsak hakkın rahmetine kavuşuruz aq.
hayatımda ilk kez ahmet ümit in beyoğlu rapsodisindeki veya istanbul hatırasındaki karaktrrlerin yerinde; ne zaman öleceğini merak edip bekleyen birisi oluyorum. ölüm ensemde ve bekliyorum. bu iş çözüldüğünde size söz, roman ya da hikaye kadar etraflıca olmasa da yazıya döküp paylaşacam bu hikayeyi. hatta gizemi desem daha doğru olacak.

eğer ölmezsem tabii..

ve hayatımda ilk kez ; 27,5 senedir nerelerde yanlış yaptığımı, pişmanlıklarımı, en büyük sevinç ve üzüntülerimi, kafaya taktığım şeyleri, koskocaman zannettiğimiz dünyanın çok küçük "an"lardan oluştuğunu ve ne kadar küçücük olduğunu, beklentilerimi, insanlara ve dünyaya verdiklerimi ve aldıklarımı bu kadar etraflıca düşündüm.

basit yaşamaktan şikayet etmeyin, mütevazı yaşayın, kırmayın kimseyi. seveceğiniz insanı iyi seçin demicem, bir sürü hatalar yapın, içinizde kalmasın hiçbir atılım.

en önemlisi de "sağ" kalın. selametle..
bazı anıları kafamdaki çekmecelere koyup unutuyorum. Rafa kaldırmak, onları yaşamaktan daha acısız.
insanlar ikiye ayrılır: para sorunu olanlar, para sorunu olmayanlar.
üzülmemek uğruna iyi şeyler yapmaktan vazgeçmek, vicdanının üstüne örtü sermekten farksızdır. bunu da şimdi yazdım bakalım üstteki entiriye cevaben *
Gerçekte sahip olduğumuz tek şey ruhumuzdur.
Bedenler ayrılsa da yürekler hep birdir.
Sevgi, ruhları bir arada tutmaya yarayan zincir gibidir.
Bu zincir kopmadığı sürece bizleri ne ayrılık ne de ölüm ayırabilir.

hayatın en acı gerçeği; sevdiklerini kaybettikçe özgürlüğünün artmasıymış. böyle bir durumda kim özgür olmak isteyebilir ki?