yazarların içinden gelenleri yazması,kalbinin sesine kulak verip bunları yazıya dökmesini sağlayacak serbest alan.
her şeyi yazabilirsiniz.
iyi yazmalar.
ben başlayayım.
bugün kötü bir sabah uyandım.sabahtan beri keyifsizim,tadım tuzum yok.
evde yalnızım.hayatım fazla boktan artık.eski sevgilime diyemediğim çok şey kaldı.bir yandan onun iç gıdıklayıcı burukluğunu yaşıyorum.bir yandan da üst üste gelen aksilikleri nasıl halledeceğimi düşünüyorum.
çok güzel giden bir hayatım varken 1 hafta içinde hayatım siktiriboktan bir hal aldı.neyse her şeyin bir zamanı olduğuna inanıyorum.bu kasvetli dönemde geçecek elbette...
--spoiler--
SiZE SEVGiDEN SÖZ ETMEK iSTiYORUM
Sana sevgiden söz etsem şimdi sevgilim, utanırsın bilirim. Al bir gölge düşer yanaklarına.
Halbuki utanan benim. En çok kendi sevgimden utanıyorum, bu yüzden de bir çocuğun oyuncağını saklaması gibi saklıyorum sevgimi herkesten. Hani dersin ya, Neden söylemiyorsun sevdiğini? diye. Düşmanlığımdan değil ki bu benimkisi, korkaklık, biliyorsun.
insan çok zor elde ettiğini kaybetmekten korkar, benim de korkum bu. Gitme diye saklıyorum sevgimi kendime. Sakladıkça da utanıyorum bizden.
Sana sevgimden bahsediyorum şimdi,
Ay gökyüzünden gölgesini yollarken yüzüme, karanlık, bir ustura gibi ikiye bölüyor hayatımı. Tam da bu sırada sen düşüyorsun içime. Bir dilenci gibi kapılarında gezerken, bir gülücük için yalvarırken sana, öylece orada bir sundurmanın altında sevgim, gecelerimi aydınlık gibi saran sevgim
Sana sevgiden söz etmek istiyorum bu gece,
iki kişinin aynı anda yürümesinin hazzından, panjurların bile açılmadığı bir eve güneşi getiren, tüm pencereleri sonuna kadar açtıran sevgiden Rüzgârın bile peşine takılıp, bizi, onu yakalayacağımıza inandıran sevgimden Konuşabilmek için sevgimizden, tüm eski hatıralarımızı gömmeli önce, yakmalı senden önce geçen anları; ama önce söz ver bana, gitmemek üzere Söz ise başlıyorum kimsenin inanmadığı o sevginin içimdeki yeşerttiği sözcüklerle:
Seni seviyorum
--spoiler--
hani sözlük uyku tutmaz da aklına hep o gelir ya. öyle bir şey bu. hayal edersin ya surda su olsa burda bu... sonra hatırlarsın ya once yasadıgın guzel seylerı. karanlıkta aptalca gulumsersın. sonra da hanı ıcıne bı bıcak saplanır ya aklına gelınce senden gıdısı. ıste su ekranın sağ altındakı saatı gordukten sonra yarın ders oldugunu hatırlamak da benım ıcımı oyle acıtıyor sozluk.
konuşmuyorsun, konuşmuyor.
bir adım atmaya korkuyorsun. o'nu sevebilirdin. hem de çok. şimdi nefret ettiğin hissine inandırıyorsun kendini. sen o'na bakıyorsun o sana.
öyle bekliyorsunuz, amaçsız, umutsuz.
kim adım atacak? kim bir merhaba diyecek?
sonu yok ki.
olmaz, o sana falan bakmıyor aslında. senin beklediğin gibi o da başka birini bekliyor. o sana hiç merhaba demeyecek. sen de diyemeyeceksin.
bir başkasını bekleyip duracak o.
sen de o'nu.
öyle bakacaksın. hep bir merhabayı arayarak..
hani o zamanlar hatırlarsınız meşhur bir hassasiyet vardı "türkçemize sahip çıkalım" falan gibi.
neyse hoca da geldi ilk gün, dedi ki " arkadaşlar şimdi msn falan çıktı hep dilimize zarar verdi bunlar. bu sorunu beraber açacağız. dilimize yabancı sözcüklerin girmesine beraber dur diyeceğiz, dilimizi beraber koruyacağız."
ben de zavallım atladım hemen " fifty - fifty yani di mi hocammmm ? " ..
o gün bu gündür sessizim, hayata küstüm. ah yerin dibine gireydim keşke..