Cevabı kesinlikle evet olan sorudur.
ama kendimiz için değil de, arkada kalacaklar için.
Yine de kaçınılmaz sondur. Ve ne şekilde olacağı da düşündürür.
canından başka kaybedecek hiç bir şeyi kalmamış bir insanın bile ölüme yakın bir deneyimde bu korkuyla yüzleşeceğini düşünüyorum.
ölüm korkusu, bence şu kısa hayatın anlamını yakalamaktaki kilit unsur. herhangi bir metodik bilgi sahibi değilim, ama yaşarken bu konuyu kendi içerisinde çözebilmiş olan insan, kalan hayatının hemen her anını hissederek yaşar.
******
not: bu arada sözlükte yazanlar sözlük yazarları olduğu için ve de soru şeklinde olduğundan ucuz bir başlık olmuş. ölüm korkusu başlığına taşınmalı ve oradan devam edilmelidir. gammazlığımız, ilgili kişiler tarafından pek siklenmediği için açıklamaları böyle yapıyoruz artık.
Bir gerçekten korkulmuyor. eninde sonunda öleceğiz. ölmeyi unutmak, o yokmuş gibi yaşamak ölüm gerçeğini değiştirmiyor ama yine insanın içinde tarif edemediği şeyler var. mesela kim daha önce ölecek? Kim, kimin ölümünü görecek, o acıyı kim daha önce tadacak? Bir padişahın rüyasında olduğu gibi o mu çocuklarını toprağa koyacak, çocukları mı onu toprağa koyacak?
Ölümden sonrası peki? Kırdığım kalbler beni en çok düşündüreni. onun için yere basmaktan bile korkuyorum bu noktada. eziliyorum, daha fazla eziliyorum. hasta, yaşlı, sakat, engelli, aciz, fakir insanları gördükçe bunlara ben sebep olmuşum gibi bunun sorumluluğunu taşıyamamaktan korkuyorum.
Ölümden %2 lik bir şans değeriyle dönmüş olan birisi olarak söylüyorum ki ölmekten değil, öldükten sonra kaybedecek olduğum şeylerden ve arkada bırakacağım insanların bu acıyı yaşamasından korktum. Yoksa ölsem ne olacak ki.
Yarim yamalak hazirlandigin sinava girmekten korkarsin. Nasil gececegi belli olmaz. iyi hazirlandiysan kafan rahattir, neyle karsilasacagini ve nasil cevap verecegini bilirsin.