arapça köken olarak sami dil ailesine aittir, her ne kadar artık konuşulmasada akadça ve fenikece ile kuzendir. Aramice, Arapça ve ibranice'ye de kardeş diyebiliriz.
anlıycan kutsal dilimiz diye ortalıkta dolaştığınız arapça yoktan var olmadı, sümer, akad, babil, tüm dillerden etkilendi ve en son nebatiler döneminde arabistan'da konuşulmaya başladı, umarım anlaşılır olmuştur.
Hanımlarından dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alıp barındırırsın, geçici olarak ayrıldıklarından, tekrar birleşmeyi arzu ettiğine dönmekte, senin üzerine bir günah yoktur. Onların gözlerinin aydın olması ve tasalanmamalarına ve hepsinin senin verdiklerine razı olmalarına, en elverişli olan budur. Böylece kendilerine Allah'ın hükmünün uygulandığını bilirler ve eşit muameleden memnun olurlar. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir. Allah herşeyi bilir ve azab etmede acele etmez.
avuntuya, kendini ikna etmenin varyasyonlarına bak hele. aynen dostum, 1.57 milyar müslüman hariç 6 milyarı aşkın insan olarak biz söylediklerini anlayamıyoruz.
arapça'da kelimelerin birkaç anlama geldiğini ortaokuldaki din hocamız da söylemişti ve garip bir şekilde bunu övmüştü ve türkçe'de en fazla üç anlamlı kelime ve onun da az olduğu gibi bir şey söyleyip türkçe'yi küçümsemişti.
Mesela döndüm Mevlana gibi dersen burada kelimeyi kendi etrafında dönmek olarak kullanmış olursun. Bakın dönmek fiilinden k yi çıkarırsak kelime dönme anlamına gelir. Bu da Mevlana gibi dönme olayında işi ibneliğe vurur. Ayrıca dönmekten m yi çıkarırsak bu sefer de dönek olur. Bu da Arap severlerin aşina oldukları bir kelimedir. Burada görüldüğü gibi Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu gibi sondan çıkarmalı ve ortadan çıkarmalı bir dildir de aynı zamanda. işte guzel Türkçemizin zenginliği bir kez daha ortaya koyulmuştur. Ayrıca bütün bu dönme türevleri çember etrafında dönme ve yörünge etrafında dönme ile aynı anlama gelir anlatsam inanmazsınız.
Dinin sahibi Araplar değildir yüce allahtır. Arapça bir sebeptir. Tıpkı hayatın tümünün sebepler dairesinde dönmesi gibi. Sebepleri bahane etmek gerçek müsebbibi gözden kaçırmaya sebep olur. Zira sebepleri de yaratan allahtır. Dileseydi Hz Adem ve hz isa gibi sebepsiz de yaratırdı. Halbuki Hz Adem devrinde dil tekti. insanlar çoğalınca diller de çoğaldı. Kesretin oluşu vahdete mani olmaz.
ilimden ancak, tartışma şeklinde değil de meşveret şeklinde olursa istifade edilir. Kaldı ki iman inanç meselelerinde insanları zorlayarak veya bir şeyleri ispat etmeye çalışarak hiçbir yere varamazsınız. Bilakis bu tutum aksi tesir eder. Zira insanlar hürdür. Özgür iradeleriyle karar verirler. insana Seçme hakkı tanınmıştır. Akıl verilmiştir. Kainat gibi muazzam bir örnek, hayat gibi pek değerli bir nimet sunulmuştur. Elbette ki bu süreçte insandan sorumluluklarının farkına varması ve ona göre hareket etmesi beklenir. Nasıl ki sorumsuz kanunsuz kuralsız nizamsız dengesiz yaşam, huzur güven asayiş ve selâmet getirmiyorsa, bu hayatın sahibi insanların da bir sahibi vardır. O nun da kanunları kuralları kaideleri ve emirleri vardır. Bu nedenle insan fıtratına inanç isteği ve kabiliyeti, yaratanı tanısın bilsin gönderdiği dinlere uysun emir ve yasaklarına riayet etsin diye verilmiştir. insan doğar büyür yaşar ve ölür. işte gerçek Deveran bu. ilim kainatın başlangıcı olduğunu tüm bilimsel verilerle bildirirken aynı zamanda her fani ölümlü gibi sonunun olduğunu dikkati nazara vermektedir. O halde kainat belli bir amaca matuf, insan başıboş değildir. Hesap görülecek ve neticesinde ya mükafat yada cezaya düçar olacaktır. insan Bundan asla kaçamaz. Sorumludur.
Madem yoktan varolduk, o halde niye geldik bu dünyaya? Sadece Yiyip içip çoğalmak için mi? Bu kadar basit olmamalı insanın amacı, hedefi, değeri, kadrü kıymeti. Zira onu hayvanlar da yapıyor. insanın farkı eğer varsa kulluğudur. Yoksa ne işe yarar ki insan? Kimse kimseye bedavaya bir şey vermezken yüce Allah sana bunca nimeti, hayatı, kısaca her şeyi bedavaya niye versin? Buraya kadar herkes meseleyi anladı. Bak gayet net ifade ettim. Bundan sonrası kişinin kendine ait. ister inanır iman eder, ister inkâr eder. Kendisi bilir. Hidayet Allah'tan. Ama insan buna layık mı değil mi, işte bu herkesin kendi elindedir.
ibneler bile doğru yola dönerken inkâr edenler niye dönmesin? He içlerinden biri dönmüyorsa uğraşma, onu kendi haline bırakacan. iftira etmenin ne demek olduğunu zaman bitince anlayacak elbetteki..
---spoiler---
Eğer seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi, bana ortak koşman için zorlarlarsa sakın onlara itaat etme, onlarla dünyada hoşca geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz yine banadır. Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. Lokman/15