sözlenmek:genellikle bir erkek ve bir kadının,kendi aralarında,ailenin huzurunda ya da arkadaşların huzurunda birbirlerine yüzük taktıkları,"senin olmaya söz veriyorum" anlamına gelen olaydır.
genelde liseli aşıklar tarafından birbirini kaybetme korkusu ile yapılan,
"biz sözlendik abi" şeklinde tanımlanan yüzük takma olayı. genelde bu yüzükler er ve dişi kişinin aynı şekilde takabileceği gümüş, maddi değeri öğrenci bütçesini sarsmayacak şekilde olur.
sonra ayrılınınca yüzükler alınır verilir.
genelde aileler arası yapılır. nişan yapmaya gerek kalmayabilir. ama illa nişan da olsun diyenleri bilemeyiz.
bu arada bunu pek duyurmayı sevmeyen erkekler de varmış. gördüm.
erkeğin kadına
fadime seni alacağım demesi uzerine oluşan durum aslında gereksiz bir olgudur sozluler ne cıkmaktadırlar ne nişanlıdırlar (bkz: 2 ucu boklu değnek)
çoğu akrabayla ilk defa tanışılacağı anlamına gelir. genellikle kız isteme ritüeli ile aynı anda yapılır. güzel şeydir sözlenmek, tabi sevdiğinizle sözlendiyseniz.. sevgili döneminizde izin vermeyen, ota boka sorun çıkaran kaynananız artık sizi evine davet edip yaptığı leziz yemeklerden ikram ediyordur. e hoş değil mi allasen?
elbise seçme sürecinin işkence gibi geçtiği tören.
öyle boktan bir yerde sıkışmış ki; abiye giyemezsin, abartmamak gerek, ama normal bir elbise de giyemezsin.
biraz üsturuplu, adaplı, edepli kıyafetler giymek istersin, sonuçta belki o gün tanışacaksın sevdiğin adamın ailesiyle, sevsinler istersin seni. neyse, bir iki denersin. ama bu zamana kadar böylelerini giymediğin için midir nedir bilmem, tavır yapar gibi, yakışmaz hiçbiri.
sonucunda şanslıysan ve içine sinen bir elbise bulduysan öp de başına koy sayın sözlük okuru.
toz pembe bir evredir.
işi resmiyete dökmüşsün abi, sağda solda yakalanırsak akşamına kız dayak yer mi? bir daha görüşemezsek ne olur, babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi gibi sorular yok, dilediğin zaman tak koluna gezin babam gezin.
tabi abisinin belirlediği saate kadar.
en kıyak mekanları gez, hayaller kur; telekominikasyonik seksler de cabası, telefonda iletişebildiğin kadarı ile libido gereksinimleri karşılama falan, ileri de yapacaklarını anlatma felan canım hehe.
yalnız çok masraflı iş. elbiseler takılar, hazırlıklar, sürekli alınan ama evlendikten sonra hiç kullanılmayan o bohçalar ve paçavralar...
ama güzel günlerdi, hatırlarım; 19 ayda biriktirdiğim 3 haftada toz olmuştu, hanımla evlendiğimin ilk gecesi soğan kırıp yemiştik menemenle beraber.
eski günler, güzel günler işte.
tadını çıkarın, evlenince o tat kaçacak çünkü.
türk aile yapısında çıkmanın yeri olmadığından çiftler sözlenir ve bu sayede bir nebze rahatça görüşebilirler. böylece çocuğun niyetinin ciddi olduğu resmiyet kazanmış ve ön protokol imzalanmış olur.
buraya kadar her şey anadoluda normaldir. yada normaldi.
günümüzde ise suratı sivilceli ergen solucanların kendi aralarında yaptığı eylem olarak karşımıza çıkıyor. ben diyorum bunları toplama kampında yakalım diye ama işte sonra faşist diyorlar. *
Hayatımın bir kısmını söz vererek yüzük takmış bir şekilde geçirdim. Evliliğe karşı biri olarak elimde başkasının malı ibaresini içimden gelerek taşıyordum.
O zamanlar Tarkan`ı yakından görmek istiyorum. Şimdi sevişmek tabi ama bu konumuz değil. Ne biçimde sevişirdik oysa.
Yüzüğün aynısını takan adam var birde. Beni çok seviyordu ki sever hala oraya da girmeyelim egom çok salaklık ediyor.
Tarkan`ın Harbiye de konseri var. Ben gidemiyorum...
Yüzüklü adam bu lafımı duyduğunda benim yüzüklü elimden tuttu akşamında Tarkan`ın kalçalarını en önden izliyordum. Hatta gözü bana takıldığında benim merdivene takılmam ve düşmem ayrı bir güzellik oldu.
Sağ dizim mor, sesim kısık ve yüzüklü adam beni hala seviyordu.
Ayrıca en önden izleyeceğimizi öğrendiğim de en seksi elbisemi giyip hazırlanmıştım. Büyük ihtimalle yüzük beynime kan gitmesini engelliyordu.
Ne biçim de güzeldi romantik şarkılarda belime sarılan adamın oluşu.
Sanırsın Babil Kulesi sırrını çözdüm. Oysa sadece seviyordum. Birinin benim için birşeyler yapması kendimi bir halt hissettiriyordu.
Tarkan'ın boyu kısaydı hem.
duvarları boş boş izlememe sebep olan hede. daha dün sabah manitası olan kendince özerk kendince özgür bir hatun idim... oysa bu sabah herşey değişti. yılbaşı haftası gelin kız olarak sevgilimin ailesiyle tanışmaya gideceğim. buda yetmezmiş gibi sömestr tatilinde isteneceğim. yazınca bile hadi lan ordan bu ben olamam diyorum hala ama tüm bunlara hiçbir baskı altında kalmadan bilincim açıkken evet dedim.
daha düne kadar ales kitabım elimde, aslında avustralyaya mı gitsem okul bitince kafasındaydım şimdi kendimi pırlanta yüzük modellerine bakarken buluyorum. güvendiğim tek şey yaptığım peşin pazarlık sözlenirim ama yıllar sonra evlenirim budur benim garantim!
herşey bir yana aklımı deli gibi kurcalayan çok önemli bir sorum var: evlenme teklifindeki pırlanta yüzük söz yüzüğü yerinede takılır mı?
Stres sıkıntıdan başka bir anlamı yoktur. Yüzük ruhunu daraltır insanın. Kavga ederken bile sorumlu hisseder insan kendini. Sözlünün anne babasına yavşamak amacıyla teyzecim amcacım gıygıyı üstüne üstlük bir de ince ince laf sokmalar öldürür bitirir insanı. Bir de kendi anneniz, kayınvalide adayınıza olan teyzecimli ciciş konuşmalarınıza gıcıklanıp size tavır alabilir. Zor bu işler azizim.
1 ay kadar önce gerçekleştirdiğimiz eylem. eylem mi denir buna bilemiyorum gerçi ama. isteme sonrası aile arası yüzük takılıp pasta falan kesiliyor. konuya son derece uzak olup sonradan mecburen dahil olan biri olarak çok net söyleyebilirim ki son derece gereksiz. isteme olayı sonrası direk yüzük takılarak nişan yapılabilir aslında ama ailelerin kalabalık olması, söz yapılacak evin küçük olması vs vs derken türlü faktör giriyor devreye ve birden kendinizi sözlenmiş buluyorsunuz. sevgili desen değiiil, nişanlı desen değiiiil. sözlü. ilişkinin en kro evresi sanırım.