Nehir kadınlar sevdim.Dalgaların ucunda yaşadım ömrümü. Özüm gülden yanaydı. Isırgana yüz vermedim. Şaşkınlar dergahında şiirin secdesinden ürpertilerle geçtim.
Güz sokağına giriyorum ölüme doğru. Saçlarımın arasına yuva yapıyor kuşlar. Dostluğun bu yüzü de varmış; geç öğrendim. Saba'da Süleyman'a soyunurken Belkıs saf bir aşkı yaşıyordu kuşkusuz. Bir kuyunun ağzından dinledim.
Zaman daraldı. Tınısını duyuyorum bırakıp gitmelerin. En güzel gülleri görmek için yolumu düşürüyorum gömütlüklere. Avuçlarımda ufalanan toprak insan kokuyor. Bu saflıkla örtüşüyor yüzüm.
Merhabandaki tertemiz dostluğun kalıyor bende. Ölümüne savunduğun doğruların bir de. Bir fidanı suladın; kök saldı,saçaklandı. Suna mı diyor yapraklar arasından sızan ıtır? "Yerlere ve Göklere Dair" kavgalardan yorulduk ey şair. Sonsuzun gölgesi düşüyor alnımıza. Sözcükleri kabuğundan soyup da anar mı adımızı nehir kadınlar? **